İstanbul Sözleşmesi İngiltere'de bile sorun mu yaratıyor?
Koreograf Rosie Kay, transfobik olmakla suçlanarak kendi kurduğu dans topluluğundan ayrılmak zorunda kaldı. Fikirlerini kararlılıkla savunan Kay'in açıklamaları, Batı merkezli LGBTİ dayatmalarının tepkiye yol açtığını gösterdi
İngiltere’nin ve Avrupa’nın en önde gelen dans koreograflarından Rosie Kay, LGBTİ tartışmalarının bir sonucu olarak, kendi kurduğu dans grubundan istifa etmek zorunda kaldı. Koreograf Rosie Kay, 2018 senesinde İngiltere’nin eski sömürge topraklarını da içine alan Commonwealth Handover kutlamalarının ve “Sunshine on Leith” adli filmin dans kareografilerini de yapan Avrupa’nın önde gelen dansçılarındandı.
Kay’ın kendi kurduğu dans grubu ile yapacakları, Virginia Wolf’un Orlando adlı eserinden uyarlanan oyun hakkındaki çalışmalar sırasında çıkan tartışma sonucu, gruptan ayrılma kararı aldığı açıklandı. Eserde, erkek bir şairin kadın olması ele alınıyordu. Eser konusunda çıkan tartışmalarda, Kay erkeklikten kadınlığa geçiş anlamına gelen “trans” olmanın, doğallığa aykırı olduğunu belirterek şunları ifade etmişti:
“Erkek veya kadın olmak dışındaki bir cinsiyet tanımına girmeye çalışmak, bu cinsiyetlerin gerektirdiklerinden kaçmak anlamına gelir. Bu tür cinsiyetli kişilerin hormon kullanması da, toplumda “hadımlaştırma”ya yol açmaktadır. Trans-kadınlar özellikle de kadınlar tuvaletlerinde cinsiyeti hakiki kadın olan insanlara tehlike arzetmektedir. Bu gibi trans-kadınlar, kadınlar tuvaletlerine sadece oradaki kadınlara taciz amacı ile ulaşmak izni istemektedirler”.
'KADINLARA EN BÜYÜK ZARARI VERİR'
Rosie Kay konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, insanların doğduğu biyolojik cinselliği değiştirebileceğine inanmadığını, buna inanmamasının da kanunlar tarafından fikir özgürlüğü anlamında korunduğunu ifade etti. Ayrıca Kay, trans-kadınların varlığı ile gerçek kadınların kendi haklarını, kadın-görünümlü erkekler yüzünden kaybettiklerini belirtti. Bu haklardan biri de, kadınlar tuvaleti gibi tek cinsiyetlik yerlerin rahatca ve özgürce kullanılması hakkı. Kay, 20 senelik kareograf geçmişine ve bu alandaki ününe dayanarak, gerçek kadınların haklarını savunduğunu belirterek, mevcut kültürün toksik yapısından kaynaklanan bu tür sorunların, kadınlara en büyük zararı vereceğini belirtti.
AVRUPA'DA BİLE TEPKİ TOPLUYOR
Kay, İngiltere'de büyük tartışmalara sebep olan bu olaydan sonra, BBC aracılığı ile dans grubundaki oyunculardan özür diledi. Ama biyolojik cinsiyet dışındaki cinsiyet tanımlamalarına karşı olan fikirlerinden ödün vermeyeceğini de açıklamalarına ekledi. Avrupa sanat dünyasındaki bu son tartışma ve mücadele, İstanbul Sözleşmesinin Türkiye’ye ve Türk kültürüne dayattığı değişiklikler ve düşüncelerin, Avrupa'nın en liberal ülkelerinden olan İngiltere’de bile aslında kabul edilmediğini ve ne kadar tepki topladığını göstermesi bakımından önem taşımakla beraber, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çıkmasının ne denli isabetli bir karar olduğunu gösteriyor.