Yandex
27 Nisan 2025 Pazar
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstanbul’un fethinin bilinmeyen şehitliği üstüne-2 İBB Başkanlık Konutu

Rumeli Hisarı şehitlik mevkiinde bulunan Saka Baba’ya ait olan 855 Hicri (1451) tarihli süslemesiz sade bir taştan şunu anlıyoruz: Hisarın bitişiğinde zaviye kurmuş olan Ali Baba ve Saka Baba, Fatih’in ordusu ve Şeyh Bedreddin ile aynı tarihte buraya gelmiş erenlerdir

İstanbul’un fethinin bilinmeyen şehitliği üstüne-2 İBB Başkanlık Konutu
ATTİLA HAKAN GANİMGİL

İstanbul’un fethinden evvel tarihlenmiş mezar taşlarının dışında, şehitliğe damgasını vuran makam taşında yazılı olan “makām-ı şühedâ” yazısı, birden fazla şehidin gömüldüğü toplu mezarın simgesidir.

-Makam-ı Şühedâ

-hâzâ makâm-ı

-şühedâ

-sene 855

Şehadet Kuyusu’nun tarihsel bir gerçek olduğunu kanıtlamakta, sonradan icat edilen bir “fetih mitolojisi” olduğunu utangaç bir dille savlayan neoliberal tarih bakış açısını çürütmektedir.

1930’da yapılan çalışmada 200 civarında çeşitli dönemlere ait mezar taşı saptanıp, fotoğraflanarak envantere kaydediliyor.

Geçen yıllarda yapılan yüzey temizliği sırasında bitki örtüsü altında kalan yeni 200 mezar taşı ve Bizans dönemine ait eserler ortaya çıkarılıyor.

Şehitliğin tarihinin 600 yıla dayandığı düşünüldüğünde, kapsamlı bilimsel ve arkeolojik araştırmayla yeni mezar taşlarının çıkması kesindir.

İstanbul’un fethinin bilinmeyen şehitliği üstüne-2 İBB Başkanlık Konutu - Resim : 1

SOSYETE MEZARLIĞI YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR

Yakınından her gün milyonlarca insanın varlığını bilmeden teğet geçtiği, Türk tarihini kuru bir bilgi yığınından çıkarıp dokunabileceğimiz, yaşayan bir tarihe dönüştürecek bu anıtsal şehitliğin varlığının üstü örtülüyor. Hatta bugün varlığı tehdit altında. Üstelik korumakla yükümlü kurumlar tarafından…

İlki, bu tarihsel alan İBB Mezarlıklar Müdürlüğü tarafından 1. sınıf mezarlık tarifesine alınarak, “sosyete mezarlığı” olma tehlikesindedir.

Sarıyer Belediyesi, “arsa” olarak gördüğü bu tarihsel alanı istimlâk ederek, yol geçirmek amacıyla Boğaziçi Üniversitesine bir dizi yazı göndermiştir.

Daha da trajik olanı bu şehitliğin bir bölümü, İBB tarafından yapılan çalışmalarla Başkanlık Konutu olarak hazırlanmış ve Ekrem İmamoğlu tarafından konut olarak kullanılmaktadır.

İstanbul’un fethinin bilinmeyen şehitliği üstüne-2 İBB Başkanlık Konutu - Resim : 2
Saka Baba’ya ait olan 855 Hicri (1451) tarihli süslemesiz sade taş.

ÜÇ KAT BÜYÜTÜLDÜ

“O bina zaten vardı!” diye gelecek itirazlara yanıtı tez elden takdim edelim: Söz konusu bina Türkiye’de Hristiyan misyonerliği çalışmalarıyla maruf Amerikan Board Heyeti’ne ait taş bir binaydı. Binanın eski halini bilen biri olarak belirtiyorum: Bina yapılan eklerle üç misli büyütülerek şu anda bir malikâneye dönüşmüştür. Arkeolojik kazı yapılması gereken mezarlar üzerine yeni yapılan kış bahçesi, gezi yolları vardır ve kanalizasyon boruları geçmektedir.

Amerikan Board Heyeti’nin İstanbul’un fethine karşı duyduğu rövanşist Haçlı ruhuyla, Türk şehitliği üzerine bina inşa etmeme gibi bir duyarlılığı olamazdı. Ama İBB’nin ve İmamoğlu’nun aynı hatayı sürdürmesi son derece olumsuz bir durumdur.

Ayrıca İBB planlamalarında “View Terrace” yapılarak şehitlik, boğaz manzaralı bir Disneyland’a dönüştürülmek istenmektedir.

Umarız bu hatalardan dönülür.

İstanbul’un fethinin bilinmeyen şehitliği üstüne-2 İBB Başkanlık Konutu - Resim : 3
Makam taşında yazılı olan “makam-ı şühedâ” yazısı, birden fazla şehidin
gömüldüğü toplu mezarın simgesidir.

Rumeli Hisarı Şehitliği, İstanbul’a ve tarihe kazandırılır. Bu nedenle;

- Kapsamlı tarihsel ve arkeolojik çalışma ile Hisarüstü-Nispetiye caddesinden açılacak bir kapıyla, Boğaziçi Üniversitesinden bağımsız olarak, güvenliğe sahip bir kapıdan şehitlik ziyarete açılabilir.

- Şehitliğe varlığını belirten bir tabela ve bayrak asılmalıdır. Kimsesizler mezarlığı görünümünde olan şehitlik; bayraksız, kitabesiz, ziyaretçisiz, duasız bir şehitlik olmaktan kurtarılmalıdır.

Tevfik Fikret’in “Şu sâde makbere beş asrın âşiyânesidir” mısraında anlattığı gibi, 1451’den günümüze uzanan tarihsel sürecin nişânesi ve İstanbul’un fethinde belirleyici bir önemi olan kalenin yapımı sırasında ölen savaşçıların anılarını yaşatan bir anıt mezar olarak milletimize, gelecek kuşaklara ve İstanbul’a kazandırılmalıdır.

Tüm şehit ve gazilerimize saygı ve minnetle... - BİTTİ -

Yahya Kemal şehitlikte

Anılarda, Yahya Kemal Beyatlı şehitliğe geldiğinde, İstanbul için ilk ölen Türklerin mezarlığında onların büyük ruhlarının havasını hisseder. Bu şehitlerin çoğunun mezar taşları hâk ile yeksan olmuştur. Yalnız Bektaşi Dergâhı'nın tam önünde bulunan küçük bir mezar taşı vardır. “Taşa elimle dokundum, sallanıyordu.” diye anlatır. Bizim için onca önemli olan bu mezar taşlarının çok yakında tümden yok olacağını düşünerek hayıflanır; “Bu mezar taşları dursalar, onların yerine bizim gibi faniler fenâ yâb olsalar.”

sükûn u hâb: ezelî ihtiyâc-ı fâniyyet!

nüvişte cebhe-i hüznünde bir "hüvelbâkî",

bu ihtiyâc-ı fenânın şu taş nişânesidir;

şu serviler mütehâşî birer talâkatle

okur geçenlere 'âid menâkıb-ı 'ibret;

şu sâde makbere beş 'asrın âşiyânesidir.

bu âşiyânede ben şimdi, bâr-ı haşyetle

şikeste, etmedeyim gölgelerden istimdâd:

geçer, geçer nazarımdan kavâfil-i ecdâd.

Tevfik Fikret

İBB
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız