İstanbul'un göbeğindeki Türkistan İslam Partisi teröründe yeni gelişme: Öldürdüler gömdüler mağduruz dediler
Çinli Lisha Yu cinayetiyle ilgili davanın duruşmasında, arabayı kullanan Yunuscan Türkistanlı dinlendi. Türkistanlı, ‘Lisha Yu'yu takip ettik. Kadın korksun diye Abdulselam bagaja atmış. Burada öldü. Abdülgaffar Tamuygur'un çiftliğine götürdük. Çin’e gönderirler diye korktuğum için sustum’ dedi
İstanbul’da kaçırılıp öldürülen, cesedi Bilecik’e gömülen Çinli Lisha Yu cinayetiyle ilgili davanın ikinci duruşmasında konuşan sanık Yunuscan Türkistanlı, cinayetin nasıl işlendiğini anlattı. Çin’de zulüm olduğunu savunarak iade edilmek istemediği için sustuğunu iddia eden Türkistanlı, Reina’da düzenlenen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili hazırlanan dosyada IŞİD üyesi olarak geçiyor.
İstanbul'da öldürülüp Bilecik Söğüt Kızılsaray mevkindeki Abdulgaffar Tamuygur'a ait çiftlik evine gömülen Çinli Lisha Yu cinayeti davasında ikinci celse Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya daha önce SEGBİS sisteminde yaşanan sorun nedeniyle ifade veremeyen Yunuscan Türkistanlı, çiftliğin sahibi Abdulgaffar Tamuygur, davanın ihbarcısı Mehmet Akif Yakıcı ve tanıklar katıldı.
LİSHA YU’YA DUR İŞARETİ YAPMIŞLAR
Araç kiralama ve şoförlük yaptığını belirten Türkistanlı, Abdulselam adlı şahsın kendisiyle araç kiralamak ve şoförlük için anlaştığını söyledi. Türkistanlı, Abdulselam'ın kendisine, Lisha Yu'yu kastederek, Çinli birisinden ailesini Çin'den kaçırmak karşılığında anlaştığını, ancak ailesi Çin'de hapiste olduğu için verdiği parayı geri isteyip alamadığını söyledi. Olay günü Hüseyin Ahmed, Abdulvahap Abdurrahman ve daha önceki ifadesinde yer almayan Abdulselam ile Lisha Yu'yu takip ettiklerini, maktulun aracına çarpmadan önce Abdulselam'ın dur işareti yaptığını ifade etti. Türkistanlı'nın ifadesine göre Yu hızlandığında kendileri de hızlandı, ani fren yapınca arkadan çarptılar. Ardından Abdulselam ve Hüseyin Ahmed, Yu'yu sinirle araçtan çıkarıp kendi araçlarının arka koltuğuna getirdiler. Olaydan 2.5 saat sonra Abdulselam'ın kalacak yer bulamadığı için evine geldiğini belirten Türkistanlı “Ailem, çocuklarım var” diyerek reddetti. Bunun üzerine ikili Abdulgaffar Tamuygur'un çiftliğine gittiler. Türkistanlı, olaydan sonraki Cuma günü Hüseyin Ahmed'le görüşüp olayı anlattığını, Tamuygur'dan yardım istediklerini söyledi.
ORTAK İFADE: ZULÜMDEN KAÇTIK
Sanıklar verdikleri ifadelerde Çin’den zulüm nedeniyle kaçtıklarını ve geri iade edilmekten korktukları için olayla ilgili sessiz kaldıklarını söylüyor. Bu kapsamda Türkistanlı, ifadesinde "Kadın nerede diye sordum. 'Polisler görmesin, kadın korksun diye bagaja koydum' dedi. Bilecik Söğüt Kızılsaray mevkinde bagaja baktıklarında kadının öldüğünü gördüklerini söyleyen Türkistanlı, korktuğunu, karakola gidelim dediğini, ancak Çin'e gönderilmek istemediği için sustuğunu, cesedi Abdulselam'ın gömdüğünü şu sözlerle anlattı:
“Karakola gidelim dedim, ‘tamam tamam’ dedi. Bizim akrabalarımızın hepsi Çin’de. Söylesek akrabalarımız çok sıkıntı çeker. Beni de Çin’e gönderirler. Abdulselam bana ‘sen kimseye söyleme buraya gömelim’ dedi. Akrabalarım cezaevinde olduğu için tamam dedim” ifadelerini kullandı.
Yunuscan Türkistanlı 4 Ocak’taki duruşmada da mahkemeden talebi sorulduğunda tahliyesini isteyip şunları söylemişti: “Ben Türk adaletine güveniyorum. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Benim ailem Çin hapishanesinde zulüm görüyorlar. Ben kasten kimseyi öldürmedim, masumum.”
Sanıklardan Hüseyin Ahmed de 4 Ocak’ta görülen duruşmada şu sözleri kullanmıştı:
“Ben 6-7 sene önce anne ve babamdan ayrıldım. Eşimin ailesi Çin hapishanesindedir. Zor durumdayım. Bana emanet edilen eşimin 3 kardeşi de var. onlara bakmakla yükümlüyüm”
Sanıklardan Abdulvahap Abdurahman da benzer ifadeleri kullandı:
“Ben 6 senedir Türkiye’deyim. Çin zulmünden kaçarak geldim. Türkiye’de bir Çinlinin yüzünden mahkemeniz huzurundayım. Çin zulmünden kurtulamadım. Benim kimliğimde Çin Halk Cumhuriyeti yazdığı için bana Çinli diyorlar bu benim çok zoruma gidiyor.”
TUTUKLULUĞUN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Duruşmada, ifadelerde geçen Abdulselam isimli kişinin ilk duruşmada talep edilmesine rağmen bilgilerinin dosyada yer almadığı, ifadesinin alınmadığı vurgulandı. Cumhuriyet Savcısı, "mevcut delil durumu, kaçan şüphelinin olması, sanıkların yabancı uyruklu oldukları nedeniyle tutukluluk hallerinin devam edilmesi talep olunur" dedi. Mahkeme 19 Nisan saat 10:00'a ertelendi.
İFADELERDEKİ ÇELİŞKİLER
Lisha Yu cinayetindeki ifadelerde çelişkiler dikkat çekiyor. Sanıklar daha önce verdikleri ifadelerde maktulun kullandığı araca bilerek çarptıklarını ifade ederken, Türkistanlı duruşmada verdiği ifadede kaza olduğunu söyledi. İfadelerde Lisha Yu'yu bagaja koydukları belirtilirken, Türkistanlı duruşmadaki ifadesinde farklı anlatımda bulundu. Türkistanlı, iddianamede yer alan ifadesinde maktülün gürültü çıkarması nedeniyle yakındaki evinden aldığı valize elleri arkadan bantlanarak koyup bagaja yerleştirdiklerini, benzinlikte durdukları sırada kontrol ettiklerini anlatmıştı. Türkistanlı duruşmada verdiği ifadelerde bunları reddetti: “Bilecik'e doğru yola koyulduk. Bir saat sonra aracın içinden sesler gelmeye başladı. Abdulselam radyonun sesini açtı. Müsait yerde durduk. Araçtan inip bagaja baktık. Lisha ile Çince bir şeyler konuştu. Kadının eli ayağı bağlıydı.”
Türkistanlı ifadelerdeki çelişkileri soran hakime verdiği yanıtta kendisine emniyetteki sorgusunda, “Burada Abdulselam diye birisi yok, burada olanlardan birini söyle” denildiğini iddia etti. Türkistanlı “Olayı söylemezsen eşini çocuklarını göndereceğiz, TC Kimliğini iptal edeceğiz” diyerek tehdit edildiğini, gizli tanık yapılacağının söylendiğini, kendisinin dövüldüğünü de ileri sürdü.
CİNAYETİ İHBAR EDEN TANIK OLARAK DİNLENDİ
Türkistanlı, Abdulselam’ın Yu'nun kendisine "Aksaray'dan bir Uygurla ortak lokanta açacağım. Ondan alacağım 30 bin dolarla borcunu ödeyeceğim" dediğini de iddia etti. Davanın ihbarcısı olarak tanıklık yapan Mehmet Akif Yakıcı da verdiği ifadede maktul Lisha Yu ile birlikte iş yaptığı Çinli arkadaşı sayesinde tanıştığını belirtti: "Maktulün sevgilisi, ofisimize gelerek, arkadaşıyla konuştuğunda onu bir aracın takip ettiğini ve bir daha haber alamadığını söyledi. Ben de bu durumu CİMER'e yazdım. Sonradan öğrendiğime göre maktulün erkek arkadaşı Uygur'muş. Çinli arkadaşımdan duyduğuma göre, maktul ile erkek arkadaşı arasında alacak verecek meselesi varmış.”
AKŞENER’İN DANIŞMANINA VATAN PARTİSİ'NDEN TEPKİ: CIA AĞZIYLA, AHLAK DIŞI HAKARET VE İFTİRALAR
Aydınlık Gazetesi’nin Türkiye ile Çin’in arasını bozmaya çalışan ABD destekli Uygur meselesinde gerçekleri ortaya çıkartması özellikle İyi Parti çevresinde rahatsızlık yarattı. Partisinin grup toplantısında kürsüde kışkırtma yapan Akşener’in basın danışmanı Murat İde, katıldığı programda Aydınlık ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e hakaretlerde bulundu. Aydınlık ve Vatan Partisi yöneticileri ise yayına katılamadı.
KRT TV’de Çiğdem Akdemir ile birlikte ‘Burası Çok Önemli’ isimli programda gündemi değerlendiren İde, Aydınlık’ın 28 Ocak’taki “Akşener, Biden’a göz kırptı; TBMM Kürsüsünden kışkırtıcı faaliyet” başlıklı manşetini hedef aldı:
“Doğu Türkistan’daki Türk’ün meselesinden bahsetmek nasıl olur da Biden’a göz kırpmak olur? Bu başlık, milli bir meseledeki tavrı Biden’a dayamak bile milli şuur anlamında şuursuzluk demek.”
İde, Perinçek’e de hakaretlerle saldırdı. Perinçek’i Türk ve Müslüman düşmanı olmakla itham etti.
'YÜREĞİ Mİ YETMEDİ'
Programa Aydınlık ve Vatan Partisi yöneticileri katılmak, İde’ye cevap vermek istedi ancak talepleri kabul edilmedi. Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel, sosyal medyadan şunları yazdı: “Sayın Çiğdem Akdemir ve KRT, Aydınlık hakkındaki programlara Aydınlık yöneticilerinin de katılması gerekmez mi? Hakikati göstermek için Aydınlıkçılarla yüz yüze konuşmak daha kolay bir yol değil mi? Konuğunuzun mu yüreği yetmedi, siz mi tercih etmediniz?”
'GLADYO ARTIKLARI'
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı da, İde'nin sözlerine sosyal medyadan yanıt verdi: “Meral Akşener’in basın danışmanı Murat İde KRT TV’de, Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Vatan Partisi ve Aydınlık gazetesi hakkında, CIA ağzıyla, ahlak dışı, yalan, hakaret ve iftiralarla dolu bir konuşma yapmıştır. FETÖ’nün Silivri duvarlarını yıkan, Ermeni Soykırımı yalanını tarihe gömen, 15 Temmuz hain darbesinin ezilmesinde tarihi ve öncü rol oynayan Doğu Perinçek’in ve Vatan Partisi’nin milliliğini sorgulamaya kimsenin gücü yetmez. Bu HDP-PKK dostu Gladyo artıkları milletimizi kandıramaz. Kürsülerde şov yaparak, Mehmetçik'e kurşun sıkan Türkistan İslami Partisi’ni baş tacı ederek Uygurları savunamazsınız. Çin’e düşmanlık, Biden görevidir. Bu görevle ancak Türkiye’ye ve Uygurlara düşmanlık yaparsınız. Uygurların yanında olan ve sorunlarını çözen Vatan Partisi'dir.
“Türkiye düşmanı mevzilerde FETÖ görevleri devam ediyorlar. Genelkurmay’a kulak yerleştirenler, FETÖ kumpaslarının emniyet amirlerini atayanlar, ABD planlarıyla MHP’yi bölenler Türk milliyetçisi değil, ancak ABD’nin Türkiye düşmanı projelerinde kullanışlı aparat olurlar ve oldular. Sözde milli hassasiyetleriyle CIA bağlantılı Uygur ayrılıkçılarını kürsülere çıkarırlar, timsah gözyaşları dökerler. Ancak 500 gündür HDP-PKK’ya kahramanca meydan okuyan Diyarbakır annelerinin yüzlerine bile bakamazlar. Bunların 'milliyetçiliği' budur. Maskeleri düşmüştür.”