İşte ABD'nin Suriye'deki büyük yalanı: Omran bebek

Fas'tan Tunus'a kadar 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini açık açık dillendiren ve Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü YPG/PKK'yı aleni bir şekilde destekleyen ABD'nin "ihtilâl imalâtı"nın son örneği Suriye'de yaşandı.

İnsanlık tarihinin en barbar sahnelerinin yaşandığı Batı Asya coğrafyası, Amerikan elitleri ve CIA'ya doğrudan bağlı sivil toplum şebekesi tarafından kana bulandı.

Batı'nın vahşi isteklerine direnen meşru yönetimin şeytanlaştırıldığı, 'demokratikleşme' adı altında ayaklanma ve çatışmaların yaratılarak bölündüğü son ülke olan Suriye'de, 2016 yılında çekilen bir fotoğraf, istihbarat örgütleri tarafından fonlanan medya tarafından tüm dünya kamuoyuna servis edilmişti.

AMERİKAN MEDYASI YALANI YAYIYOR

'Esad kimyasal silah kullanıyor' yalanıyla birlikte BBC, Reuters, Al jazeera ve Voice of America (VOA) gibi medya kuruluşları Omran Daqneesh adlı bir çocuğu tüm dünyanın gözü önünde propaganda malzemesi olarak kullandı.

Sosyal medyada hızla yayılan ve geniş kesimler tarafından paylaşılan fotoğrafta kanlar içerisindeki Omran bebek, bir ambulansta travma halinde görülüyor.

FOTOĞRAF STÜDYO ÇEKİMİ

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve cihatçı gruplar tarafından da çok kez paylaşılan fotoğraf, Esad yönetimine karşı propaganda malzemesi olarak kullanıldı.

BABASI AÇIKLADI: ÇOCUĞU BENDEN ZORLA ALIP FOTOĞRAFINI ÇEKTİLER

Omran'ın babası, söz konusu fotoğrafın 'Beyaz Baretler' adıyla sözde sağlık ekiplerinin bir tertibi olduğunu açıkladı:

Halep’in Kerm el Katırcı Semtinde bulunduğum sırada kaynağını bilmediğimiz bir patlama sonucunda evimizin bir kısmı havaya uçtu. Patlamada ben yaranırken oğlum Omran hiçbir yara almadı. Fakat yeni bir patlamanın olması tehlikesine karşı yaralı olmama rağmen sağ salim çocuğumu kucaklayıp evden çıktım. Evden çıkmam ardından bir terör grubu gelip çocuğu zorla benden aldılar ve ambulans aracına koyup muhtelif iddialar altında fotoğraf ve videolarını çektiler.

Suriyeli gazeteci Kinana Allouche'ye konuşan Ümran bebeğin babası yaptığı açıklamada, "Uluslararası medya çocuğumun resimlerini hükümete karşı kullanmaya çalıştı" dedi.
Baba Daqneesh ayrıca, ''Muhalifler oğlumun kanını sattı ve bana röportaj için defalarca kez büyük paralar teklif etti'' ifadelerini kullanmıştı.

Yaşanan olay, ABD'nin patronajındaki medya ve sivil toplum örgütlerinin bir ülkenin kaderiyle ne denli oynayabildiğine dair çarpıcı bir gerçeği gözler önüne seriyor. Suriye'de özgürlük naraları atan Türkiye'deki merkez medyanın da söz konusu yalanları dillendirmesi ise kamuoyunun medya okuryazarlığı noktasında geliştirilmesi gerektiği sonucunu doğuruyor.