20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte Atatürk'ün 100 yıllık sırrı! 'Sonuna kadar gizli kalacak...'

Mustafa Kemal, 'Padişah da kim oluyormuş! Padişahlık da ne demekmiş! Cumhuriyet yaparız!' diye konuştu. Ben hemen elimi ağzına kapadım. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin kutlu 100. yılına girdiğimiz günlerde, Atatürk'ün 100 yıllık milli sırrı...

İşte Atatürk'ün 100 yıllık sırrı! 'Sonuna kadar gizli kalacak...'

Yukarıdaki sözleri, 1906 yılında Suriye'de 2. Abdülhamit şerefine düzenlenen şenlikleri izleyen Atatürk'ün okul arkadaşı Halil'e (Karsıaslan) ait.

Halil Bey Atatürk’ün cumhuriyet konusundaki bir hatırasını bizlere şu şekilde aktarmaktadır:

Ya cülusu hümayun veya veladeti hümayun şenlikleri tertip edilmişti. Mustafa Kemal ile birlikte donanmayı seyretmeye çıkmıştık. Aniden kolumu tutarak:

“Halil dedi… Bu millet kendi kurtuluşu için şenlik yapabilir. Nihayet, büyük hizmetler etmiş olan bir adam için şenlik yapabilir, diyelim. Fakat Hanedan için neden donanma yapılsın?… Padişah da kim oluyormuş? Padişahlık da ne demekmiş?

İşte Atatürk'ün 100 yıllık sırrı! 'Sonuna kadar gizli kalacak...' - Resim : 1

'CUMHURİYET YAPARIZ'

Halil bu soruya şu cevabı veriyor:

“Peki, memleketi nasıl idare edeceğiz? Sultan fenadır... Seninle beraberim. Ama o giderse gene bir padişah lazım…” diyecek oldum. Buna fena hâlde kızdı.

“Neden mutlaka padişah fikrine saplanıyorsun Halil?” diye bağırdı. “Cumhuriyet yaparız.”

İşte Türk Devrimi'nin büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün, daha genç bir subay olduğu dönemde önüne hedef olarak koyduğu 'cumhuriyet' fikri, ilk kez o gün çıktı.

Sultan Abdülhamit'in baskıcı rejimi altında bütün şürekanın dizlerinin titrediği yıllarda Mustafa Kemal, âdeta yıllar sonra gelecek olan Milli Mücadele zaferini görmüş gibiydi.

İşte Atatürk'ün 100 yıllık sırrı! 'Sonuna kadar gizli kalacak...' - Resim : 2

'SONUNA KADAR GİZLİ KALACAK'

28 Temmuz 1919. Erzurum. Atatürk, Mazhar Müfit Kansu'ya şunları söylüyor:

Müfit, bu defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya, birde sen bileceksin. Şartım bu…

Mazhar Müfit Kansu o günleri şöyle anlatıyor:

Erzurum Kongresi sıralarında özel konuşmalarında:

Süreyya Yiğit’in:

- "Başarıya ulaştıktan sonra dahi iş bitmiyor Paşam, memleketin sonu gelmez çalışmaya ve devrimlere ihtiyacı var."

Biçimindeki düşüncesi ile konu, memleketin sosyal bünyesine aktarıldı. Paşa vatanın kurtulmasından sonra Cumhuriyet ilanının şart olduğu hakkındaki düşünce ve inancını bir kere daha belirttikten sonra:

- "Mazhar not defterin yanında mı?" diye sordu.

- "Hayır Paşam…" dedim.

- "Zahmet olacak ama. Bir merdiven inip çıkacaksın. Al gel." dedi.

Nerede ise sabah olacaktı. Fakat onun yanında iken dünya, gecesi gündüzü olmayan bir alemden ibaretti. Bundan dolayı, uyku ihtiyacı da yoktu. Hemen aşağıya indim. Not defterini alıp geldim.

O, hatıra defterime ve günü gününe her olayı not edişime hem memnun olur, hem de şaka yapmaktan kendisini alıkoyamazdı.

-Belleğimiz zayıfladığı zaman Mazhar Müfit’in defteri çok işimize yarayacak… Derdi. Defteri getirdiğimi görünce, sigarasını birkaç nefes çekti ve;

-“Ama bu defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya, birde sen bileceksin. Şartım bu…” Dedi. Süreyya’da, ben de:

- "Buna emin olabilirsiniz Paşam." Dedik. Paşa, bundan sonra;

- "Öyleyse önce tarih koy!" Dedi. Koydum: 7-8 Temmuz 1919. Sabaha karşı.

Tarihi sayfanın üzerine yazdığımı görünce.

- "Pekala… Yaz!" diyerek devam etti.

- "Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Bunu size daha önce de bir sorunuz üzerine söylemiştim.

Bu bir.

İki: Padişah ve Hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.

Üç: Örtünmek kalkacaktır.

Dört: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir."

Bu anda gayri ihtiyari kalem elimden düştü. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme baktı. Bu gözlerin bir takılışta birbirine çok şey anlatan konuşuşuydu.

Paşa ile zaman zaman senli benli konuşmaktan çekinmezdim.

- "Neden durakladın?"

'PAŞAM YETER...'

- "Darılma ama Paşam, sizin de hayal peşinde koşan taraflarınız var." dedim, gülerek:

- "Bunu zaman gösterir. Sen yaz…" dedi. Yazmaya devam ettim:

- "Beş: Latin harfleri kabul edilecek."

- "Paşam yeter... Yeter…"

Dedim ve biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insan davranışı ile:

- "Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter!"

Diyerek, defterimi kapadım ve koltuğumun altına sıkıştırdım. İnanmayan bir adam davranışı ile:

- "Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz hoşça kalın…" diyerek yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. Süreyya (Yiğit) da benimle beraber odadan çıktı.

'MİLLİ SIR GİBİ VİCDANIMDA TAŞIDIM'

Atatürk, büyük nutkunda cumhuriyet fikrini nasıl içinde sakladığını şu sözlerle izah etmiştir:

Bu son sözlerimi özetlemek gerekirse, diyebilirim ki, Ben milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme kabiliyetini, bir millî sır gibi vicdanımda taşıyarak, yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak mecburiyetinde idim.
Atatürk Cumhuriyet