İstihbaratçı olay günü FETÖ'cülerle görüşmüş
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin hazırlanan mütalaada eski İstihbarat Daire Başkanlığı TEKOP Şube Müdürü Gürsel Aktepe'nin olaydan bir saat sonra harekete geçtiği belirtildi.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin davada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan mütalaada eski İstihbarat Daire Başkanlığı TEKOP Şube Müdürü Gürsel Aktepe’nin olay günü telefon görüşmesi yaptığı kişilerin tamamına yakınının FETÖ mensubu olduğu kaydedildi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin yaşamını yitirdiği helikopter kazasıyla ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin “Görevi kötüye kullanma” suçundan Yargıtay 5. Ceza Dairesinde yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa verilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Halil İbrahim Çiftçi ve Fatma Özer tarafından mahkemeye sunulan esas hakkındaki mütalaada sanıklar dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin davanın tutuklu sanığı dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Gürsel Aktepe, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün’ün “Görevi kötüye kullanma” suçundan, eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek’in “İhmali davranışla görevi kötüye kullanma” suçundan cezalandırılmaları istenmişti. Mütalaada 5 sanık için de beraat talep edildi.
YAKLAŞIK BİR SAAT BEKLEDİ
Mütalaada Gürsel Aktepe ile ilgili yapılan değerlendirmede, Aktepe’nin suç tarihinde EGM İstihbarat Daire Başkanlığı'nda TEKOP Şube Müdürü olarak görev yaptığı belirtilerek şunlar kaydedildi: “Helikopterin düştüğü bilgisinin ilk olarak saat 15.26.59’da 112 servisine ulaştığı, sanığın helikopterin düştüğü bilgisinden 15.30-15.40 sıralarında haberdar olduğu, özellikle birimindeki teknik imkan ve kabiliyetlerin varlığı dikkate alındığında, elde sadece telefon sinyallerinden yerlerini belirleme imkanının kaldığı ve saniyelerin hayati önem arz ettiği bir ortamda, helikopter içinde bulunan kişilere ait cep telefonlarının sinyal bilgilerinden yararlanılarak süratle konum bilgilerinin tespiti için gerekli işlemleri yapması gerekirken saat 16.30'a kadar beklediği anlaşılmıştır.”
‘KABUL EDİLEBİLECEK BİR DURUM DEĞİL’
Sanığın, mahkeme kararı olmaması sebebiyle telefon sinyal bilgileri üzerinde çalışma yapmadıkları yönündeki savunmasının sorumluluktan kaçmaya yönelik bir mazeret olup bu hususun kabul edilemez bulunduğu belirtilen mütalaada, şu ifadeler yer aldı: “Nitekim, mahkemelerin re’sen HTS baz analizi yapılması konusunda karar verme görev ve yetkileri bulunmayıp, bu hususun talebe bağlı olduğu tartışmasızdır. Bu kadar imdat ve yakarışların kamu gücü ve kaynakları ile karşılanmasının, bir telefon ile Cumhuriyet savcısı ile irtibat kurup alınacak talimata bağlı olduğu herkesçe bilinen bir husustur. Yapılan, örgütsel bir saikle kamunun verdiği gücün kötüye kullanılması suretiyle işe koşulmamasıdır. Olayın olduğu gün gece boyunca kurulan iletişimde FETÖ mensubu olmayan neredeyse yok gibidir. Hem talepte bulunmayıp hem de ‘Mahkeme kararı yoktu, yapamadım’ demek kabul edilebilecek bir durum olmadığı gibi, kanunun koruduğu bir durum da değildir.”
‘EN KRİTİK DAKİKALARDA HAREKETSİZ KALDI’
İfa ettiği görev nedeniyle, olayın haber alındığı ilk dakikalarda, saat 15.30 sıralarında durumdan haberdar olan sanığın, helikopterin yerinin belirlenebilmesi için cep telefonu sinyal bilgilerinin, görev yaptığı birimin teknik imkanlarından yararlanılarak değerlendirilmesi ve gerekli çalışmaların yapılması için 112 ve 155 aracılığıyla talepte bulunulmasına rağmen harekete geçmediği bildirilen mütalaada şu görüşlere yer verildi:
“En kritik dakikalarda hareketsiz kalan sanığın, artık olayın tüm birimlerce haber alınması üzerine ancak saat 16.30 sıralarında harekete geçmek zorunda kaldığı, böylelikle helikopter düştükten sonraki en kritik zaman dilimi olan ilk 1 saatin sanığın gecikmesi nedeniyle değerlendirilemediği anlaşılmıştır. Bu sebeple görünüşte hareketsiz kalan sanığın, inisiyatif kullanma imkanı bulunmayan maiyeti altındaki görevlilerin bu yönde çalışma yapmalarına engel olduğu, bu bakımdan sanığın hareketsiz kalmasının icrai davranışla eş değer olduğu kabul edilmelidir.”
KİRLİ BİLGİ YAYARAK ÇALIŞMALARI ENGELLEDİLER
Mütalaaya ek 85 sayfalık delil dosyasında helikopter kazasına yönelik FETÖ eylemleri anlatıldı. Dosyada, olay sonrasında FETÖ tarafından planlı bir deformasyon yapıldığı, örgütün bunu strateji olarak benimsediği belirtildi. FETÖ’den yargılanan dönemin Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in, “Helikopterdekilerin sağ kurtulduğuna, hastaneye kaldırıldığına ilişkin bilgi notu hazırlatarak bu kirli bilgiyi Türkiye’ye yaydığı” ifade edilen dosyada, enkaza ulaşılmasının engellenmek istendiği, böylece gazeteci İsmail Güneş ve onun dışında yaşayanların, ölecekleri düşüncesiyle zaman kazanılmak istenildiği kaydedildi. Dosyada, enkaza ulaşıldığı, Yazıcıoğlu’nun ayağının kırık olduğu yönündeki ‘Kirli bilgi’nin, örgütsel faaliyet kapsamında arama-kurtarma çalışmalarını sabote etmek için sanık Gürsel Aktepe’nin bilgisi dahilinde yayıldığı anlatıldı.
Dosyada, Dursun Özmen’in, 1999-2006 arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’nde çeşitli görevlerde bulunan ve Hrant Dink cinayeti davasında “Ağırlaştırılmış müebbet” ve hapis cezası istenen Tamer Bülent Demirel’le telefon irtibatlarına dikkat çekildi. Özmen’in, helikopter kazasının yaşandığı 25 Mart 2009’da 16.14’te 206 saniye, 16.22’de 59 saniye, 17.04’te 64 saniye, 23.07’de 72 saniye olmak üzere birden çok görüşme yaptığı ifade edildi. Dosyada, Özmen’in, FETÖ’den yargılanan eski Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdürü İsmail Duman’ı her aramasının ardından Demirel’le de görüştüğü, Demirel’in sıradan bir örgüt üyesi olmadığı vurgulandı.
Delil dosyasında, FETÖ’nün Elazığ imamı Mehmet Durakoğlu’nun, “Başıma Yazıcıoğlu hadisesi gelince İzmir’e Barbaros abinin (Barbaros Kocakurt FETÖ Türkiye İmamı) yanına gittim. Büyüğümüz ile görüştük, İstanbul’da toplandık, Elaziz’e geldik, tereyağından kıl çeker gibi kurtulduk” şeklindeki Bylock yazışması da yer aldı.