11 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstiklâl bombasının hedefi ve çözüm

Türkiye’nin politikasını düzelterek Suriye ile işbirliği yapması sadece Türkiye’de değil, tüm bölgedeki terörün çözümünün anahtarıdır. PKK Kandil’den beyaz bayrak çeker. ABD de tasını, tarağını toplayarak bölgeyi terk eder.

İstiklâl bombasının hedefi ve çözüm
Polisimizin İstiklâl'deki patlamanın ardından 10 saat içinde bütün suçluları yakalaması, büyük bir başarıdır.
A+ A-
İBRAHİM KASAPOĞLU

Bölge işbirliğinde zafer kesindir. Hatta kurşun atmaya bile gerek kalmayabilir.

Yapılan her işin, her eylemin bir amacı, hedefi vardır. Hiçbir eylem rastgele olmaz. Hele hele büyük emperyalist güçler mesajını çok kuvvetli verirler. Verirler ki karşıdaki güçler mesajı iyi algılasın ve hizaya girsin diye. Bu mesajlar bazen barışçıl bazen de silahla olur. 13 Kasım Pazar günü İstanbul İstiklâl Caddesi'ndeki patlayan terör bombası da Türkiye’ye mesajını açıkladı. Bomba iki mesaj veriyor. Diyor ki:

1-Ey Türk milleti; bu iktidar halkın can güvenliğini sağlayamıyor. İstiklâl Caddesi gibi yerli ve yabancı turistlerin en yoğun olduğu yeri bile koruyamıyor. Yıkın bu iktidarı. Kurtulun bu iktidardan.

2-Ey Türkiye; sakın ola ki Suriye, Rusya, İran gibi bölge ülkeleriyle işbirliği yapıp Suriye’nin kuzeyinde bana ve kara gücüm PKK’ya karşı askeri harekâta girişme. Yoksa senin içini karıştırırım.

TERÖR BOMBASININ ARKASINDA KİM VAR

Türk polisini kutlamak gerekir. 10 saat içinde bombayı koyandan taşıyan şoförüne, hatta planlayanına kadar 50 tane teröristi yakalayıp, kamuoyunun önüne çıkardı. Terör olayının Suriye’de planlandığı ve teröristlerin de PKK/PYD elemanı olduğu anlaşıldı.

Peki, bu olayın arkasında kim var? Yapana değil de yaptırana bakalım. Bunu planlayan, tasarlayan kim? Daha doğrusu bu olay kimin işine yarıyor? Önemli olan budur. Çünkü piyonlar değişebilir, kullanılıp atılabilir. Ama efendiler değişmez. Efendiler her zaman kullanabileceği bir piyon bulur.

PKK/PYD piyon örgütlerdir. Bunların efendisi ABD’dir. Zaten o da bunu gizlemiyor. PKK’ye tırlarla silah verdiğini, PYD ile askeri tatbikatlar yaptığını, bunların kendisinin kara gücü olduğunu açıkça söylüyor. Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun çok doğru olarak tespit ettiği gibi İstiklâl bombasının arkasındaki kuvvet ABD’dir.

BİDEN TAYFASININ İBRETLİK HALİ

İstiklâl bombasından sonra en ibretlik durum Biden tayfasında yaşandı. Beklendiği gibi PKK, HDP, FETÖ ve bilumum Amerikancılar sosyal medyada kara propagandaya başladılar. Bombayı devletin koyduğunu söylemeye kadar işi vardırdılar. CHP, İyi Parti vb. gibi Bidenci muhalefet de ABD’yi, PKK’yi koruyan, kollayan tavırlara girdiler. Türk halkından korktuklarından mıdır? Yoksa utandıklarından mıdır? Bilemem ama sözde kınama açıklamaları yapmak zorunda kaldılar. Ancak terör örgütünün adını bile vermekten kaçındılar.

Haydi diyelim ki PKK, FETÖ terör örgütü. Onlar Türk devletine ve Türk milletine karşı düşmanca propaganda ve faaliyet yaparlar. Onu anladık. Sizlere ne oluyor? CHP, İyi Parti, Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü, Halk Tv gibi kurumlar kör, sağır ve dilsiz oldular. Terör örgütünün adını bile ağzına alamadılar. Hatta öyle akıl almaz yorumlar yaptılar ki terör olayını iktidara mal etmeye bile çalıştılar. Hiç iktidarda olan bir hükümet kendi yönetimindeki ülkede kargaşalık olsun ister mi? Demek ki insan yolunu şaşırınca aklını da yitiriyor, vicdanını da.

Altılı masadaki birçok lider Amerika’dan tescilli kişiler. Ahmet Davutoğlu Amerika’nın Ankara’daki adamı, Ali Babacan Amerika’nın tahsilatçısı eski Ekonomi Bakanı, Meral Akşener Gladyonun Kraliçesi. Peki, CHP’ye ne oluyor? Sen güya “Atatürkçüyüm” diyorsun. İnsan PKK’den, FETÖ’den umut bekler mi? Bu terör örgütlerinin arkasındaki kuvvetin ABD olduğu açık değil mi? Psikolojik savaş, kara propaganda CHP’yi iktidar yapar mı?

Kara propagandayla, psikolojik savaşla, yalanla başarı kazanılamaz. Yalan ile hiçbir gerçek ortadan kalkmaz. Yalana düşman başvurur, aptallar da kanar. Yalan ile zafer kazanılacak olsaydı Hitler kazanırdı. Hitler’in propaganda bakanı Göbels psikolojik savaşın babasıdır. “Söylediğin yalana inanmazlarsa daha büyük yalan söyleyeceksin.” diyen adamdır. Ama sonları hazin bir intihar ile bitmiştir. O zamanlar kitle iletişim araçları bugünkü kadar bile gelişmemişti. Yalanlar uzun süre sürdürülebiliyordu. Ama günümüz bilişim teknolojisindeki devasa gelişim karşısında yalancının mumu yatsıya bile varmadan söner.

İstiklâl bombasının hedefi ve çözüm - Resim : 1
Rektörler, saldırının yaşandığı yere karanfiller bıraktı.

DOĞRU STRATEJİ TERÖRÜ BİTİRMEK

Türkiye hükûmetleri yakın geçmişte PKK, HDP gibi terör örgütleriyle açılım yapmak, bölücü anayasa için masaya oturmak, çözüm süreçleri işletmek gibi vahim ve yanlış politikalar izledi. Bu süreci ‘iyi’ değerlendiren terör örgütü de Türkiye’nin altına mayınlar döşedi, hendekler kazdı, haraç topladı, canlı bombalar patlattı, binlerce canımızı aldı.

Artık bugün terörle müzakereden, terörle mücadele çizgisine geldik. Bu da olumlu bir şeydir. Ancak hâlâ doğru bir terörle mücadele stratejisine ulaşamadık. Ak Parti hükûmeti her terör eyleminden sonra terör örgütlerinden hesap sormaktan bahsediyor. Sınır dışında terörden arındırılmış güvenli bölgelerden bahsediyor. Hatta PKK’yı Suriye’de 30 km aşağıya sürme projeleri yapıyor.

Bunların hiçbirisi terörü bitirmez. Bunların hepsi terörle birlikte yaşamaya hizmet eden politikalardır. Doğru olan strateji kesin olarak terörü bitirmektir. Terörün kökünü kazımaktır. Bunun için içerde ve dışarda olmak üzere iki temel görevimiz vardır.

İçerde; teröre karşı topyekûn millî bir seferberlik başlatmaktır. Terörle mücadele sadece ordumuzun ve polisimizin sırtına yüklenemez. Devletçe ve milletçe bu mücadelede herkese görev ve sorumluluk düşmektedir. Terörle mücadele sadece askeri değil, ekonomik, siyasî, malî, hukukî, ideolojik, kültürel olarak da yürütülmelidir.

Dışarda; yaşadığımız terör ABD kaynaklı bir terörüdür. Bu terör sadece ülkemizi değil komşularımızı da vurmaktadır. Onun için komşularımızla işbirliği yapmamızın zemini ve koşulları vardır. Hükûmetimiz bu olanakları değerlendirmekte gecikmektedir.

ABD, BATI ASYA’DA SON GÜNLERİNİ YAŞIYOR

ABD 1991 Körfez Savaşıyla Batı Asya’ya yerleşti. 30 yıldır Araplara, Farslara, Türklere kan kusturuyor. Kukla Kürdistan kurmak için Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) yaptı. Batı Asya ülkelerini bölmeye ve parçalamaya çalıştı. Ama başaramadı. Batı Asya ülkelerinin ordularına yenildi. Silahla geldiği Ortadoğu’dan silahla kovulmaktadır.

ABD’nin çevresine topladığı koalisyon dağıldı. Artık iyice yalnızlaştı. Yanında aklı başında hiçbir devlet kalmadı. Etrafında PKK, PYD, IŞİD vb. gibi bölücü ve yobaz terör örgütleriyle, İsrail gibi siyonist devlet var. Uluslararası meşrutiyetini iyice yitirdi.

SİVRİSİNEKLERİ YOK ETMEK İÇİN BATAKLIĞI KURUTMALIYIZ

Türkiye bu terörden nasıl kurtulur? Terör nasıl biter? Terörün kökü nasıl kazınır? Terörle doğru mücadele stratejisi nasıl olmalıdır?

Terörist sivrisineğe benzer. Birini imha edersin arkasından başkası gelir. Demek ki bunu üreten bir bataklık var. Öyleyse bataklığı kurutmak gerekir. Bu bataklık da Batı Asya’daki ABD’dir. Türkiye’deki terör sorunu bir Kürt sorunu değildir. Belki öyle başladı ama bugün Kürt sorunu emperyalizme karşı mücadele sorunu haline gelmiştir.

ABD bataklığının ürettiği sivrisinekler sadece Türkiye’ye zarar vermiyor. Suriye, Irak, İran, Filistin, Yemen, Azerbaycan hatta Rusya bile bu sivrisineklerden mustariptir. Öyleyse doğru strateji bölge ülkelerinin işbirliği yapmasıdır.

BAŞARIYI GECİKTİREN YANLIŞ SURİYE POLİTİKASI

ABD, Batı Asya’da yenildi. Bütün projeleri iflas etti. Artık son günlerini yaşıyor. Yakında tasını tarağını toplayarak bölgeden gidecektir. Peki, bunu geciktiren şey nedir? Bunu geciktiren etkenlerin başında, Türkiye Hükümetinin hatalı Suriye politikası gelmektedir.

Türkiye hükûmeti başından beri Suriye halkının millî bağımsızlık mücadelesi verdiğini kavrayamadı. Hatta 2011’lerde Suriye hükûmetinin yıkılacağını yakında Emevi Camisi'nde namaz kılınacağını savunuyordu. Sonra “Katil Esad”dan, bugün “muhaliflerle barış”a geldi. Bugün tekrar Esad’la görüşme gibi olumlu çizgiye doğru ilerliyor. Tarihin tunç yasasıdır, ülkenin çıkarları ve mecburiyetler siyasal güçleri gerçeklere yaklaştırır.

Türkiye’nin politikasını düzelterek Suriye ile işbirliği yapması sadece Türkiye’de değil, tüm bölgedeki terörün çözümünün anahtarıdır. Bu işbirliği sadece Suriye ile kalmayacak, Rusya ve İran da buna katılmaya hazırdır. Böyle bir ittifakın karşısında durabilecek hiçbir güç ve terör örgütü yoktur. Ertesi günü PKK Kandil’den beyaz bayrağı çeker. ABD de tasını, tarağını toplayarak bölgeyi terk eder. Bölge işbirliğinde zafer kesindir. Hatta kurşun atmaya bile gerek kalmayabilir.

İstiklâl bombasının hedefi ve çözüm - Resim : 2
Terörist sivrisineğe benzer. Birini imha edersin arkasından başkası gelir. Demek ki bunu üreten bir bataklık var. Öyleyse bataklığı kurutmak gerekir. Bu bataklık da Batı Asya’daki ABD’dir. Onun için komşularımızla işbirliği yapmamızın zemini ve koşulları vardır.

SURİYE CEPHESİNDEKİ BAŞARI NELERE YANSIR?

Birincisi ve en önemlisi; Türkiye’nin 40 yıldır sürdürdüğü terörle mücadelesi kesin başarıya ulaşır ve ülkeye huzur ve barış gelir. Bölücü terör büyük oranda tasfiye edilir. Efendileri yenilince piyonları dağılır. Çünkü her türlü terörün arkasındaki kuvvet ABD emperyalizmidir. Emperyalizmden beslenmeyen hiçbir terör örgütü yoktur. Terörden kurtulmak istiyorsak onun arkasındaki esas kuvveti hedef almamız gerekir.

İkincisi; 5 milyon civarındaki Suriyeli göçmen sorunu çözülür. Bütün göçmenler gönül rahatlığı içinde ülkelerine dönebilir. Suriye Devleti buna hazırdır. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Beşar Esad göçmen yurttaşlarını kucaklamaya hazır olduklarını ve bunun için yeni af ilan ettiklerini açıkladı.

Üçüncüsü; Suriye cephesindeki zafer, Doğu Akdeniz’de Yunanistan, ABD ve İsrail’in oluşturduğu şer cephesine ölümcül bir darbe vurur. ABD’yi caydırır. Yunanistan’ı hizaya sokar, sağduyuya getirir.

Dördüncüsü; Suriye’deki başarı Türkiye’nin ekonomik krizine Hızır gibi yetişir, ona ilaç olur. Suriye, Irak, İran ve Rusya ile işbirliği yapan bir Türkiye ucuz petrol ve ucuz doğal gaza kavuşur. Komşu ülkelerin pazarları, özellikle ambargo ve yaptırma uğraması nedeniyle Rusya pazarında altın fırsatlar doğar. Türkiye’deki hayat pahalılığının en önemli nedenlerinden birisi yüksek enerji fiyatlarıdır. Türkiye içine girdiği ekonomik krizini, uzun vadede üretim devrimi ve kamuculuk ama kısa dönemde ise komşularla işbirliği yaparak enerji güvenliğini sağlayarak atlatabilir. Türkiye şanslı bir ülkedir çünkü petrol, doğal gaz gibi enerjiye sahip komşularımız var. Akıllı bir hükümet bundan yararlanmasını bilmelidir.

Beşincisi; Türkiye dünyanın en saygın ülkeleri arasında yer alır. Dosta güven, düşmana korku verir. Bırakalım İsveç’i, Finlandiya’yı ne ABD’si, ne İngiltere’si, ne de herhangi bir NATO ülkesi Türkiye düşmanı terör örgütlerini destekleme cüret ve cesareti gösteremez.

Altıncısı; iç cephemiz sağlamlaşır. Milli birliğimiz güçlenir. İç ihanet odakları tasfiye olur. Çünkü onları ayakta tutan ve besleyen Atlantik’tir. Umudunu ABD ve NATO’ya bağlayan Biden tayfası dağılır. Demokrasimiz milli birlik temelinde gelişir ve güçlenir. Emperyalizmden ne kadar uzaklaşırsak o kadar gerçek ve halkçı demokrasiye sahip oluruz.

Yedincisi de; 2023 genel seçimlerini Türkiye kuvvetleri kazanır. Seçimlere birçok parti katılacak ama deyim yerindeyse savaş Amerikan güçleriyle Türkiye güçleri arasında geçecek. Seçimlerde Amerikan kuvvetlerinin sırtını yere yapıştırmak Suriye cephesindeki başarıdan geçiyor. Biden tayfasının oyları geriliyor ama Cumhur İttifakı'nın da halk desteği azalıyor. Özellikle ekonomideki eksik, yetersiz ve hatalı politikalar halkı Cumhur İttifakı'ndan soğutuyor.

Açlıkla, ekonomiyle şaka olmaz. Bağımsızlık, özgürlük, barış, huzur uzun vadede çok önemlidir ama insanlar kısa vadede sofrasına, emeğine, alın terine, kazancına, cebine bakar. Bülent Ecevit’in Kemal Derviş gibi bir ABD tahsilatçısını ekonominin başına geçirerek düştüğü durum buna örnektir. O açıdan hükümet acilen Suriye politikasını düzeltmelidir. Suriye ile işbirliği sadece bir güvenlik politikası değildir. Daha da önemlisi ekonomik krizi yenme veya hafifletme politikasıdır.

NATO ABD Suriye HDP PKK FETÖ CHP Rusya İran