İstismarın izleri hayat boyu kalıyor
Türkiye, televizyonlarda gazetelerde neredeyse her gün ‘çocuk istismarı’na şahit oluyor. İstismara maruz kalan çocukların kimi sessiz kalıyor kimi de nefesinin sonuna kadar çığlık atıyor. Psikolog Aydoğdu, istismarın etkilerini anlattı
Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda hayat boyu olumsuz etkiler görülebiliyor. Bu etkilerin istismarın türüne, şiddetine, sıklığına ve kim tarafından gerçekleştiğine göre her kişide farklı yoğunlukta olabileceğini söyleniyor. İstismarın etkilerinin çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre farklılık gösterdiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Davranış değişiklikleri en sık rastlanan etkilerden biri.” dedi.
Çocuğun bu durumla başa çıkabilmesi için öncelikle aile tarafından koşulsuz kabule ve sevgiye ihtiyaç duyduğunu, sonrasında profesyonel destek almaları gerektiğini belirten Aydoğdu, bu süreçte çocuğa sağlıklı ve tutarlı bir davranış ve söylem içerisinde olmaları gerektiğinden ailelerin de psikolojik destek almaları gerektiğini vurguladı.
Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, cinsel istismara maruz kalan çocukların karşılaşabileceği zorluklar hakkında konuştu.
ERKEN DÖNEMDE DÜZENLİ PSİKOTERAPİ
Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda görülen olumsuz etkilerin çocuğun yaşamı boyunca izini silmekte zorlanacağı bir durum haline geldiğine dikkat çeken Aydoğdu, “İstismarın türüne, şiddetine, sıklığına ve kim tarafından gerçekleştiğine göre her kişide farklı yoğunlukta belirtiler görülebilir.” dedi.
İstismara maruz kalan çocuklarda, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete, düşük özgüven, akademik ve mesleki başarıda düşüklük, madde bağımlılığı, öfke kontrol zorluğu, sağlıksız cinsel davranışlar ve ilişki sorunları görülebildiğini dile getiren Aydoğdu, “Bu durumlar bireysel farklılıklar göstermekle birlikte erken dönemde alınacak düzenli psikoterapi desteği sayesinde kişinin yaşadığı bu zorluklar ile güçlendirilerek baş etmesi sağlanabilmektedir.” şeklinde konuştu.
İSTİSMARIN ETKİLERİ YAŞA GÖRE DEĞİŞİR Mİ?
İstismarın etkilerinin çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre farklılık gösterdiğine vurgu yapan Aydoğdu, “Bu durum çocuğun olayı algılamasına, fark etmesine ve kendisini ifade etmesine göre değişmektedir.” dedi.
Davranış değişikliklerinin en sık rastlanan etkilerden biri olduğunun altını çizen Aydoğdu, şöyle devam etti:
“Aniden içe kapanma, ağlama krizleri, korkunun günlük hayat içerisinde yayılması, gerileme dediğimiz daha bebeksi davranışlar, alt ıslatma, kaka kaçırma veya parmak emme gibi davranışlar görülebilir. Okul döneminde akademik performansın düşmesi, arkadaşlık ilişkilerinden kaçınma veya saldırgan davranışlar öne çıkabilir. Ergenlik döneminde ise kimlik gelişiminde ve yapılanmasında güçlüklerin olması, depresyon, anksiyete, kendine zarar verme davranışları gibi riskli davranışlarda artış görülebilmektedir.”
AİLELER DE PSİKOLOJİK DESTEK ALMALI
Çocuğun tüm bu etkilerle başa çıkabilmesi için öncelikle aile tarafından koşulsuz kabule ve sevgiye ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Aydoğdu, “Aile tarafından suçlanmadan aldığı sevgi ve sosyal desteğin çocuğun baş edebilmesinde oldukça önemli rol oynadığı bilinse de; ruh sağlığı uzmanı tarafından düzenli bir destek alması oldukça önemlidir.” uyarısında bulundu.
Bu süreçte ailelerin öncelikle kendileri için de psikolojik destek almaları gerektiğine dikkat çeken Aydoğdu, şunları söyledi:
“Aile iyi olmazsa çocuğa da sağlıklı ve tutarlı bir davranış ve söylem içerisinde olmaları güçleşecektir. Bununla birlikte; çocuğa ihtiyaç duyduğu anlayışı, kabulü ve sevgiyi koşulsuz ve tutarlı bir şekilde sunmaları çocuğun bu süreci atlatabilmesi için elzemdir. Bu süreç içerisinde belki de ailelerin en çok zorlandığı durumlardan bir tanesi çocuğun istediği ve ihtiyaç duyduğu mesafeyi ve alanı açmak olabiliyor. Tüm bu adımlar çocuğa ve aileye özgü bir şekilde bir ruh sağlığı profesyoneli tarafından yapılandırılmalıdır.”