'İsviçre ordusu ABD’nin emrine verilemez'
İsviçre Federal Konseyinin kararına göre İsviçre ordusu ABD ordusuna ait programının bir parçası olacak. Kararın geri alınması talep ediliyor.
İsviçre Federal Konseyi 15 Mart 2024'teki toplantısında Devlet Ortaklık Programı'na karar verdi. Karara göre İsviçre ordusu ABD ordusuna ait programının bir parçası olacak. İsviçre Komünist Partisi ve Basel İşçi Partisi karara sert tepki gösterdi. İki parti kararın geri alınması için imza kampanyası başlattı. Bu konuda bir açıklama yapan İsviçre Komünist Parti Yönetim Kurulu Üyesi Alberto Togni şunları ifade etti:
“Son iki ayda Federal Konsey (İsviçre hükümeti), basın bültenlerinin ‘kopyala-yapıştır’ olarak medyaya ayrılan birkaç satırdan daha ayrıntılı bir tartışmayı hak eden iki önemli belge yayınladı.
Bunların birincisi AB ile yeni müzakere yetkisine ilişkin belgeler, ikincisi ise "Uluslararası Savunma Yeteneği ve Ordu İşbirliği Raporu" (yani NATO ile ilişkiler).”
İSVİÇRE’Yİ NATO’NUN KOLU YAPMAK İSTİYORLAR
“Bu belgeleri okurken, Federal Konsey'in "ileri görüşlü" dış politika stratejisi açıkça ortaya çıkıyor: Bizi yavaş yavaş AB'nin bir kolonisine dönüştürmek (daha sonra NATO'ya katılmak üzere) ve fiilen bizi NATO'nun bir kolu yapmak.
Tek tek ele alacak olursak: ‘2.0 çerçeve anlaşması’ için AB ile yeni müzakere yetkisi, Federal Konsey tarafından 2021'de gecikmeli de olsa iptal edilen ilk versiyonla neredeyse aynı. Tek farkı, o çok övülen "paket yaklaşımı", Federal Konsey'in birdenbire yeniden eşit düzeyde müzakere etmeye hazır olduğuna halkı ikna etme çabası gibi görünüyor. Avrupa hukukunun dinamik bir şekilde benimsenmesi, retorik sis perdeleri hariç, yürürlükte kalıyor ve sonuç olarak geçmişte zaten deneyimlenmiş olan tüm garantiler...”
AB’NİN EMİRLERİNE BOYUN EĞMEK
“Federal Konsey, ücretlerin korunması, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi risklerine karşı, yardım yasağı gibi hassas konularda pek işe yaramıyor gibi görünüyor. AB'nin, İsviçre'yi AB Adalet Divanı'na götürme yönündeki tek taraflı iddiası yüzünden başarısız olacaklardı ki kimin lehine karar vereceği kolaylıkla tahmin edilebilir. Dava sonuçlandığında ülkemiz, siyasi iradeye ve halkın yargısına aykırı da olsa AB'nin emirlerine boyun eğip yeni mevzuatı kabul edip etmeyeceğine veya misilleme önlemlerine başvurup başvurmayacağına karar vermek zorunda kalacak ve çeşitli türde (yaptırımlar, bizim gibi belirli programların hariç tutulması) şeklinde zarar görecektir.”
İSVİÇRE’NİN TARAFSIZLIĞI SORGULANIYOR
“Son yıllarda özerk ve bağımsız siyaset geliştirme konusundaki tam yetersizlik göz önüne alındığında, seçimin nereye varacağını tahmin etmek kolaydır. Ancak aynı derecede endişe verici olan, 34 sayfada “tarafsızlığı korurken NATO ile daha derin ve kurumsallaşmış bir işbirliğine ulaşmanın nasıl mümkün olabileceği”ni açıklamaya çalışan ikinci belgedir.
İsviçre Ordusu'nun NATO'ya giderek daha fazla entegre olmasından söz ediyor. İttifak (yani eğitimlerine, silah sistemlerine ve teknolojilerine bağlılıktan ve dolayısıyla siyasi olarak boyun eğdirmeden), NATO birliklerinin topraklarımız üzerinden geçiş kriterlerinin gevşetilmesinden (gerçek Amerikan üslerinin kurulmasına ne zaman izin verilecek?) ve askerlerimizin yabancı silah sahalarındaeğitim almasına izin veren düzenlemelerin gözden geçirilmesi (bu, gelecekte en azından NATO misyonlarını desteklemek için kullanılacakları anlamına gelir ki bu, bugün KFOR'da olandan daha da kötü olur).
Bütün bunların bizim ilkelerimize saygı göstermediği açıktır. Rusya'ya karşı AB yaptırımlarına katılma yönündeki bumerang kararımızdan sonra ‘tarafsızlığımız’ pek çok ülke tarafından sorgulanmaya başlanmıştır.
Bununla birlikte, AB ve NATO'ya net bir şekilde HAYIR demek için imzalamaya çağırdığım "Tarafsızlık Girişimi "nde (aşağıda yer alan imza metninde) belirtildiği üzere, Federal Anayasa'da tarafsızlığın (sabit bir şekilde) yer alması yoluyla bu sürüklenmeyi durdurmak hala mümkündür.”
İsviçre Komünist Partisi imza kampanyası başlattı. İmza metni şöyle:
İsviçre'nin tarafsızlığını "salam taktiği”* yoluyla ortadan kaldırmaya yönelik Atlantikçi hevesiyle, yabancı bir gücün emirlerine utanç verici bir şekilde boyun eğen gelmiş geçmiş en kötü Federal Konseyi, 15 Mart 2024'teki toplantısında Devlet Ortaklık Programı'na (SPP) karar verdi.
İSVİÇRE ORDUSU ABD ORDUSUNUN İHTİYAÇLARINA UYGUN HALE GETİRİLİYOR
Federal Konsey’in bu kararıyla İsviçre Ordusu, ‘yabancı silahlı kuvvetlerle eğitim işbirliğini kurumsallaştırmak amacıyla’ Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Muhafızları'nın programının bir parçası olacak.
Siyaset dilinde ifade edersek, pratikte bu uygulama İsviçre ordusunun ABD ordusunun ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi ya da daha iyi bir ifadeyle sadece ABD Ordusunun ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi anlamına gelir.
Elbette Federal Konsey, Joe Biden'ın Ulusal Muhafızları ile bu tür bir işbirliğinin "tarafsızlıkla bağdaşmayacak herhangi bir yükümlülük, bağımlılık veya kısıtlama" gerektirmeyeceğine dair güvence vererek halkı kandırmaya çalışıyor.
İSVİÇRE NATO’YA BAĞIMLI HALE GELECEK
Peki ne olmuş yani! Elbette bu türden bir işbirliği Washington ve NATO'ya düşman olan ülkelerin ordularıyla asla gerçekleşmeyecektir.
Bizimki gibi tarafsız bir ülkenin ordusu, özellikle olası bir üçüncü dünya savaşının arifesinde, yalnızcabelirli bir jeopolitik kamptan gelen birliklerle eğitim yapıyorsa askeri gücünü ve ortaklarını çeşitlendirmeyi reddediyorsa apaçık bir şekilde İsviçre’nin NATO’ya bağımlığı ortaya çıkacaktır. Diğer güçlerin silahlı kuvvetleriyle askeri işbirliği istenmemesinin anlamı ülkemizi NATO’ya bağımlı hale getirmektir.
İSVİÇRE ORDUSU BİR SAVUNMA ORDUSUDUR
Federal Konsey daha sonra alaycı bir şekilde "her iki ülkenin de benzer milis sistemlerine sahip olduğunu" iddia ediyor. Bu iddiayı reddediyoruz! İsviçre milis sisteminin Joe Biden'ın Ulusal Muhafız sistemiyle hiçbirilgisi yok. İsviçreli milisler öncelikle zorunlu askerlik ordusudur,ancak her şeyden önce -en azından teoride- Konfederasyonun tarafsızlığını ve egemenliğini korumayı amaçlayan bir savunma ordusudur.
ABD MUHAFIZLARININ BİR GÖREVİ DE İŞGAL ETMEKTİR
Öte yandan ABD Ulusal Muhafızları, hem iç düzeni sağlamak, yani bir ayaklanma durumunda kendi halkını bastırmak (1992'de Los Angeles'taki Afro-Amerikan nüfusa karşı 60'tan fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda olduğu gibi) hem de Irak'ta olduğu gibi yabancı egemen ülkeleri işgal etmekle görevli, yedeklerden oluşan gönüllü bir milis gücüdür. Kısacası, İsviçre ordusunun görev alanıyla hiçbir ilgisi olmayan iki alan, tabii askerlerimiz bir asır önce olduğu gibi yine İsviçreli işçilere ateş etmek zorunda kalmazlarsa!
NOTLAR
* Editörün notu: Türkçe’de ‘havuç uzatmak’ tabirine benzeyen bir ifade
- Ara başlıklar tarafımızdan konmuştur.
- Çeviren: Emre Yalçın