Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına İYİ Parti'den yanıt: Dervişoğlu idam ipi attı, iktidarı gayrimeşru ilan etti!
Devlet Bahçeli'nin 'Öcalan gelsin TBMM'de DEM grubunda konuşsun' sözlerine yanıt veren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, iktidarı gayrimeşru ilan etti. Dervişoğlu Bahçeli'nin yıllar önce seçim meydanında ip atarak Öcalan'ın idam edilmesi çağrısını attığı iple hatırlattı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Öcalan Meclis’e gelip DEM Parti grup toplantısında konuşsun” çağrısına tepki gösteren Dervişoğlu, iktidarı gayrimeşru ilan etti. Dervişoğlu, "Adına iktidar demenin bile artık gereksiz olduğu bu 'yapı', tamamen meşruiyetini yitirmiş haldedir. Evet, bu iktidar, gayrımeşrudur! İktidardakiler, gayrımeşrudur! Kanunsuz emir ilkesi gereğince bugünden itibaren bu plan doğrultusunda verdikleri emir ve talimatlar da gayrımeşrudur!" ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, geçmişte Bahçeli'nin Recep Tayyip Erdoğan'a ip attığını belirterek, "Bahçeli 'Ben asamadım, sen as' demişti. Madem ki milattır, o zaman onun da bir hatırası olsun. Bu büyük milletin anılarını yok ettiniz. Bu büyük milletin geleceğini katlettiniz. Al şimdi bu ipi baş köşede başının ucuna as" açıklaması yaptı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısı sonrası yaptığı "El yükseltiyorum Devlet Bey. Ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum." sözlerine de tepki gösteren Dervişoğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın günlerdir haftalardır havaya bakıp ıslık çalması, ve bugün bölücübaşına imtiyaz yarışında ben de varım hezeyanı lanet okunacak bir iktidar hırsıdır. Devlet Bahçeli’ye verdiği cevaba bakın, El yükseltiyormuş! Türkiye kumar masası mıdır?" dedi.
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bugün huzurunuza; Vatandaşımızın yakıcı sorunlarını konuşmak, ve Çözümler önermek için çıkmamız gerekiyordu. Ama görülüyor ve anlaşılıyor ki bugün buna fırsat bulamayacağız. Ne yazık ki; uzun zaman önce öngörerek uyardığım, Daha geçtiğimiz hafta buradan ihtar ettiğim “en kötü senaryo” uygulamaya geçmiş; AK Parti- MHP-CHP-DEM partilerinin lider ve yönetici kadroları eliyle gayrı-milli mutabakat cephesi ilan edilmiştir.
Normalleşme çağrılarıyla başlayan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu niteliklerini ahlaksızca sorgulama cüretiyle devam eden süreç, dün itibariyle yanına İmralı ve Kandil katillerini de alarak, büyük Türk milletinin varlığına açıkça savaş ilan etmiştir.
Ben başkaları gibi ne anlama geldiği belli olmayan, televizyon programlarında ve gazete köşelerinde, acaba ne demek istedi, ne yapmayı amaçlıyor türünden, tartışmaya açık cümleler kurmayacağım. Oldukça net, açık ve kısa konuşacağım.
Cumhuriyetimizin 101. yılına bir haftamız var. Bizimse kaybedecek bir dakikamız bile yok! Bizler tarihe karşı sorumluluğu olan insanlarız. Kişisel ikbal kaygıları ve siyasi hesaplar üzerinden konuşamayız. Üç beş oy veya anayasa değişikliği için gerekli nisabı tamamlamak, Tayyip Erdoğan’ı bir kere daha cumhurbaşkanlığına aday yapmak uğruna, inandığımız değerlerden vazgeçip, ihanete el uzatmak düşüklüğüne katlanamayız.
Adına iktidar demenin bile artık gereksiz olduğu bu “yapı”, tamamen meşruiyetini yitirmiş haldedir. Evet, bu iktidar, gayrımeşrudur! İktidardakiler, gayrımeşrudur! Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasından ve kanunlarından aldıkları yetkiyle görevini yerine getiren tüm kamu görevlilerine sesleniyorum: Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat ve onun keyfiyetiyle atadığı amirleriniz ve üstleriniz, siyasi ortak ve işbirlikçileri ile birlikte, devletimizin kurucu değer ve ilkelerine ve Türk milletine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmemektedirler. Kanunsuz emir ilkesi gereğince bugünden itibaren bu plan doğrultusunda verdikleri emir ve talimatlar da gayrımeşrudur! Bu sebeple, geldiğimiz noktada, kaybettiğimiz şey yalnızca demokrasi değildir! Kaybediyor olduğumuz şeyse, ne sadece Cumhuriyet ne onun kurum, kural ve kanunları ne de bu Cumhuriyeti yeniden adaletle yükseltmek umudumuzdur! Tarihe malolmuş ve tarihin her döneminde varolmuş çok büyük bir milletin tarihte ilk defa devletini kaybetmesi tehdidi ve tehlikesidir!
İşte Türk milletinin ve her bir Türk İnsanının mücadele kararı ve cehdi bu sebeple hayatidir, ertelenemezdir, VAZGEÇİLEMEZDİR! Artık kendisini gizlemek ya da perdelemek gereği duymayan bu yıkım planı, vatanı aralarında paylaşamadıkları için, vatanın üzerinde tepinmeyi tercih ettikleri darbe gecesinin bahanesi ile ortaya çıkan ve basit bir ittifakla kurulan başkanlık sistemi ilişkilerinden ötededir.
Görüyoruz, okuyoruz ve anlıyoruz ki! Bayrağında 3 hilal taşıyan ömrünü Türk milletinin varlığına, Cumhuriyet’in bölünmez bütünlüğüne vakfetmiş rahmetli Alparslan Türkeş’in partisini sarayın vesayetine bağlamış işbirlikçiler de, büyük bir gafletin içerisinde, korkunç bir ihanetin sesi olmuşlardır.
Ve bundan daha vahim şekilde akıllarını ve izanlarını öylesine yitirmişlerdir ki, elli bin insanımızın katilini, on binlerce TÜRK ve KÜRT anasının dinmeyen gözyaşlarının asli failini, Türk Devletini bölme planlarının baş taşeronunu; yani, İmralı canisi bölücübaşını, Gazi Meclise davet edecek kadar delirmişlerdir.Delilik, dün izlediğimiz kalkışmayı anlatabilecek en hafif tabirdir. Bizim cesetlerimizi çiğnemeden, o canibaşı bu meclise giremez. Üç Hilal’i bu ihanete araç kılanlar gibi, Altı Ok’u da bu gayri milli mutabakata katmak gafletinde olan, 31 Mart’ta seçmenin gösterdiği teveccühün ve verdiği mesajın mahiyetini anlamadan, Mustafa Kemal’in aziz hatırasını, Cumhuriyeti ve üniter devleti kumar masasında bir miras yedi gibi harcamaya yeltenen bir CHP yönetimiyle karşı karşıyayız.
İmralı’da ittifak kuranları görünce, iktidar trenine binmek telaşına kapılmış; ve Diyarbakır’a gitmek için Edirne’den izin alacak kadar şaşırmış ve küçülmüştür. Nihai yıkım planının yeni birleşeni olduklarını ispat telaşına girmişlerdir.Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın günlerdir haftalardır havaya bakıp ıslık çalması, ve bugün bölücübaşına imtiyaz yarışında ben de varım hezeyanı lanet okunacak bir iktidar hırsıdır. Devlet Bahçeli’ye verdiği cevaba bakın, El yükseltiyormuş! Türkiye kumar masası mıdır?
Normalleşme, yumuşama diye başlayan kirli politikalarına, Milletin geçit vermeyeceğini anlayınca; gayrı-milli bir mutabakat paktı inşa etmişlerdir. Siyasif geleceklerini, Türk milletinin ve Türk devletin bekasına tercih etmişlerdir. AKP’nin, hep bir ağızdan “Darbe Anayasası” hezeyanları, eski Meclis Başkanı Kurtulmuş’un; ilk dört madde açıklamaları, Devlet Bahçeli’nin; “Teröristbaşı Bebek Katiline” çağrısı, dün de bu bebek katiline “tecritinin kaldırılması” önerisi, Özgür Özel’in; “Devlet Bahçeli’yle yaptığı ardışık düet, terörün Meclis’teki uzantılarının hazırladığı “25 yıldan sonra koşullu salıverme imkanı sağlansın” kanun teklifi, önceden başaramadıkları “çözülme sürecinin” nihai sonucuna ulaştırılma projesidir.