İzleyiciden tiyatroya büyük ilgi
Çok sayıda oyun, birçok sahnede başladı. Seyircinin büyük ilgisiyle oyunların çoğu kapalı gişe oynuyor
Pandemi nedeniyle verilen uzun aranın ardından hasret sona erdi. Tiyatrolar perdelerini açtı. Oyuncular sahneyle ve seyircisiyle, sanatseverler ise tiyatroyla buluşmaya başladı. Uzun aradan sonra seyircinin ilgisi oyuncuları memnun ederken, izleyici de yeniden salonlarda olmaktan memnun. Yeni dönemle birlikte çok sayıda oyun sahnelenirken, biz de sizler için bir derleme yaptık. Haydi tiyatroya…
HAKİKAT ATEŞİ ‘HALLAC-I MANSUR’
Yer Abbasi Devleti’nin başkenti Bağdat. Saçı sakalı ağarmış, kıyafetleri parçalanmış, kan revan içinde oldukça zayıf, dokuz yıla yakındır güneş görmeyen teni soluk, yaşlıca bir adam, elleri ayakları prangalı halde şehrin sokaklarında sürüklenmektedir. Adam, kırbaçlanarak ve teşhir edilerek meydana getirilir. Bağdat, 64 yaşındaki bu “müşrik ve tehlikeli” adamdan Atina’nın Sokrates’ten kurtulduğu gibi kurtulmak üzeredir. Fakat adamın işi Sokrat kadar kolay değildir. Çünkü Abbasî Halifesi, hakkında “işkenceyle idam” kararı vermiştir. Yaşlı bilge meydana getirildiğinde sokak ve meydanlarda toplanan öfkeli kalabalık, birtakım yönlendirmelerle de birlikte, esrik bir linç havasına girmiş ve bu adamı zındıklık, kâfirlik, kendini Allah ilan etmek ve Allah'a şirk koşmakla suçlamaktadır. Ve 1000 yıl sonra bile akıllarda kalan tek bir cümle; “Ene-l Hak”.
UYKU NEREYE KAÇAR?
Ayrı zamanlarda yaşayıp, aynı uykuya dalmanın hayalini kuran Pelin ve Berçem’in uykusu kaçmıştır… İyi de nereye? Bir uyku nereye kaçar ki? Bilmem... Oyun boyunca her yerde arayacaklar. Bakalım nerden çıkacak uykuları. Sahi ya, sence uyku nereye kaçar?
DasDas Çocuk, “Şef Fırfır ve Yardımcısı Tüy”, “Astro Ay’a Tırmanıyor”, Pi Hanım’ın Tarifsiz Kurabiyeleri” oyunlarından sonra yeni oyunu “Uyku Nereye Kaçar” ile ebeveynleri ve çocukları kaçan uykularını aramaya davet ediyor.
KRAL LEAR
İlk ısırıkla başladı her şey.
Kıyım o zaman başladı.
Zaman geçti
Ve Lear sordu:
"En çok hanginiz seviyor bizi?"
Ve Lear sordu
Ve gök gürledi.
"Sen her şeysin dediler bana.
Yalan! Her şeysem niye üşüyorum?"
Dedi.
Ve aklı
Kendi lanetiyle zehirlendi.
Kral Lear, iktidarın vahşiliğini ve iktidarın kendisiyken mağduruna dönüşen insanı anlatır...
HOŞ GELDİN BOYACI
Walter, hayatı boyunca aktör olma hayalleri kurarken para kazanmak adına boyacılığa başlamıştır. Bir gün bir evi boyarken birden Marcia ile karşılaşır, üzerine kapı çalınır; gelen kocası tarafından aldatılan Jane'dir.
ZENGİN MUTFAĞI
Cumhuriyet tarihinde görülmüş en büyük işçi hareketi olan 15-16 Haziran 1970 olaylarının zengin bir ailenin mutfağına yansıması.
Hizmet etmekten başka bir şey düşünemeyen köşk çalışanları da gözlerinin önünde gelişen olaylar karşısında kayıtsız kalamayacaktır. Toplumdaki değişimden her biri kendi payına düşeni alacaktır.
Vasıf Öngören’in bu olayları eğlenceli bir biçimde aktardığı oyun, tiyatro sahnesinde defalarca yorumlanmış ve beyazperdeye de uyarlanmıştır. 1978 yılında ilk kez İstanbul Şehir Tiyatrolarında bu oyunda aşçı Lütfü Usta’yı canlandıran Şener Şen, 40 yıl aradan sonra aynı rolde ve genç bir oyuncu kadrosuyla tekrar sahnede.
KORKUYU BEKLERKEN
Korkularından başka silahı olmayan bir adamın, silahları parçalanana kadar mücadele ettiği bir kavga. Bu kavgada anlatılanlar için, aslında bir başka Tutunamayan'ın hikayesidir diyebiliriz. Zaman zaman bir rehber olarak kullanmaya çalıştığımız Tutunamayanlar'da, Oğuz Atay bu türün tanımı için şöyle demiş; "Erkekleri, yalnız bırakıldıkları zaman acıklı sesler çıkarırlar. Dişilerini de aynı sesle çağırırlar. Genellikle terkedilmiş yuvalarda yaşarlar. Belirli bir aile düzenleri yoktur. Doğumdan sonra ana, baba ve yavrular ayrı yerlere giderler. Toplu olarak yaşamayı bilmezler ve dış tehlikelere karşı birleştikleri görülmemiştir. Belirli bir beslenme düzenleri yoktur. Başka hayvanlarla birlikte yaşarken onların getirdikleri yiyeceklerle geçinirler. Kendi başlarına kaldıkları zaman genellikle yemek yemeyi unuturlar. "
BİR MUTFAK MASALI YA DA GİTMEK Mİ DERSİN?
Yıkılan duvar, değişen hayatlar.
Bir kadın, umudu ve umutsuzluğu.
Kafa karışıklığı, git gelleri, kafasındaki sesleri.
Çocuklar, yolculukları ve yoldan çıkmaları.
Kapıda beliren bir adam.
Geçmişten gelenler, geleceğe taşıyanlar.
Hesaplaşma, yeniden başlama.
Eşlik eden şarkılar.
Biraz dert, biraz kahkaha.
Hepsinin içinden geçtiği bir masal,
Ya da sadece bir gitmek hikayesi.
DÜĞÜN ŞARKICISI
2000’li yılların başında katıldığı BBG yarışmasında popüler olan ve sonrasında hızla popülerliğini kaybeden bir jazz şarkıcısının (Şahnaz), düğün şarkıcısı olma hikayesi. Şahnaz'ın çalıştığı Urban Jazz Bar da değişen Türkiye'yle birlikte dönüşüme uğrar. Mekân önce bir masaj salonu, ardından düğün salonu olur. İşini kaybeden Şahnaz, İstanbul'un çeşitli mekanlarında sahne almak için her yolu dener, sonrasında ülke ve işsizlik gerçeğiyle yüzleşiyor; en nihayetinde de 'eski' adıyla Urban Jazz Bar – yeni adıyla Şanzelize Wedding House'da düğün şarkıcılığı pozisyonuna talip olur.