Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Japonya’da koronavirüsü ve sosyal mesafe

Dünyanın en yaşlı nüfusuna sahip ülkesi Japonya'da koronavirüsün yavaş yayılmasının Japon halkına özgü nedenleri

Japonya’da koronavirüsü ve sosyal mesafe
A+ A-
SEVAL YURTÇİÇEK ÖZAYDIN - TOKYO TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA ÖĞRENCİSİ

Dünya'nın en yaşlı nüfusuna sahip ülkesi Japonya’dan merhaba! Yeni Koronavirüs (COVID-19), hastalığında risk grubunun yaşlılardan ve bağışıklık sistemi zayıf olan insanlardan oluştuğunu biliyoruz. Sizlere Japonya’da virüsün yayılım hızının düşük olmasının Japon halkına özgü nedenlerini anlatmak isterim. Birçok ülkede halkın aldığı önlemlere göre salgın öncesi ve sonrası olmak üzere iki tür tutum var. Japon halkının sırrı, salgın sonrası alınması istenen önlemleri halihazırda yaşam biçimi haline getirmesinde saklı. Bu yazı sadece gözlemlerime ve sağlık emekçilerinin uyarılarının dikkate alındığı takdirde salgının nasıl yavaşlatılabileceği sorusunun Japonya perspektifinden cevabına dayanmaktadır.

Çin’in Hubei eyaletinde patlak veren Koronavirüsü salgını kısa bir süre sonra Japonya’da da görüldü. İlk vaka 15 Ocak’a Wuhan’dan dönen 30’lu yaşlarında bir Çin vatandaşında tespit edildi. Ocak ayının sonlarına doğu birer ikişer hasta sayısı artarken Wuhan’ı ziyaret etmeden virüsü kapan ilk Japon taksi şoförü tespit edildi. 4 Şubat’ta Japon sularına giren Diamond Princess gezi gemisinde Honkonglu bir yolcunun gemiyi terk ettikten sonra enfekte olduğunun anlaşılması üzerine Yokohama limanında karantina altına alındı. Farklı ülkelerden birçok yolcunun bulunduğu gezi gemisinde 14 günlük karantina sürecinde yolcuların kabinlerinden dışarı çıkması yasaklanmıştı. Yetkililer yalanlasa da yolcular balkonlarına ilaç sıkıntısı olduğunu gösteren yazılar asarak kamuoyu yaratmaya çalışmıştı. Japonların plansız gelişen, ön görmedikleri kritik anlarda kitlenme, hızlı karar alamama gibi olumsuz özellikleri, Japon hükümetini eleştirilerin hedefine oturttu. Sonuç olarak 3711 yolcunun 712’i virüse yakalandı 527’si tedavi görerek taburcu edildi, 7 yolcu hayatını kaybetti, 178 yolcunun aktif tedavisi sürüyor. (Diamond Princess gezi gemisinde test yapılan yolcu sayısı 3.618.)

Virüsün Japonya’ya girişinden bu yana tam iki ay geçti. Etkin önlemler alma konusunda Japon hükümetinin paralize olduğu ve gereken tedbirleri almadığı eleştirisi çokça yapılsa da sonuçlara baktığımızda sürecin kötü yönetilmediğini söyleyebiliriz. Japonya merkezli toplam 14.322 kişiye test yapıldı. Toplam hasta sayısı 923. Hastaların 191’i taburcu edilirken hayatını kaybeden kişi sayısı 32.

Büyüklü küçüklü birçok şirket, çalışanlarının evden çalışmasına karar verdi. Japon Hükümeti ise okulları tatil etmek, ülkeye giriş çıkışlarda özel denetlemelerde bulunmak, halkı evde oturmaya davet etmek gibi alınan temel önlemlerle birlikte virüsün yayılımını zaptedebilmek üzere özel küme önlemleri geliştirdi.

KÜME ÖNLEMLERİ NEDİR?

25 Ocak’ta Japonya Sağlık Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından küçük ölçekli COVID-19 kümelerinin büyük ölçekli kümelere dönüşmeden hızlı bir şekilde tanınması ve zapt edilmesi amacıyla ‘Küme Müdahale Birimi’ (Cluster Response Section) kuruldu. Bu birim, iki viroloji profesörü önderliğinde bir taşıyıcı izi ekibi, Ulusal Salgın Hastalıkları Enstitüsü’den bir gözlem ekibi, Hokkaido Üniversitesi’den bir data analizi ekibi, Tohoku Üniversitesi’den bir risk yönetimi ekibi ve bir iç yönetim ekibinden oluşuyor. Yerel yönetimler hastane kayıtlarına göre bir hastalık kümesi saptandığında, Sağlık Bakanlığı Küme Müdahale Birimi’ne epidemolojik gözlem yapmak ve temas izlerini belirlemek amacıyla sevk ediyor. Virüsün orijinal kaynağı belirlendikten sonra bakanlık ve yerel yönetim yetkilileri salgına yakalanmış hasta ile temasa geçmiş olabilecek tüm kişilerin yerini belirleyip, virüs testi yapıp ve medikal gözlem altında tutarak salgına karşı önlemleri uygulamaya koyuyor. 15 Mart itibariyle Sağık Bakanlığı 15 adet COVID-19 kümesi belirlendiğini açıkladı. En büyük kümelerden birisi Osaka’daki dört müzik kulübünde düzenlenen konserlere katılan 80 kişiden fazla insanı içeriyor. Bir diğeri ise hastaların 12’sinin hayatını kaybettiği Nagoya’da bir yaşlı bakım merkezindeki 50 kişilik bir küme oldu. Bu küme önlemlerinin, hastalığın yayılımını takip etmek ve önlemeye çalışmak açısından çok doğru bir strateji olduğunu düşünüyorum.

JAPONYA’NIN SIRRI NEREDE GİZLİ?

Her ne kadar devletlerin aldıkları önlemler, sağlık kurumlarının verdiği hizmetler virüsle mücadelede kilit rol oynasa da bireysel önlemler de oldukça kritiktir. COVID-19 salgınına karşı uzmanların önerdiği temel uyarılardan biri sosyal mesafe alanı oluşturmak. Bu şekilde kişilerle aradaki mesafeyi en az bir metre tutarak geometrik artan vaka sayılarının önüne geçilebileceği umuluyor. Türkiye ve İtalya gibi tokalaşmanın, sarılmanın çok yaygın olduğu ülkelerde insanlar birbirleriyle sosyal mesafesini beklenen şekilde oluşturabilmek için çaba sarf ediyor. Sosyal mesafe ile virüsten etkilenme oranının oldukça sınırlı olduğunun en iyi kanıtı belki de Japonya’dır! Çünkü Japonya, sosyal mesafeyi zaten asırlardır günlük hayata entegre etmiş bir toplum. Günlük hayatta yolda yürürken, alışveriş sırasında, trene binerken, hatta arkadaşlarıyla sosyalleştiklerinde bile bu mesafe belirgindir. Japon kültürüne baktığımızda tokalaşarak selamlaşmak yerine, öne doğu eğilerek selam verildiğini görürüz. Halk arasında tokalaşarak selam vermek, sarılmak, öpmek gibi bizde son derece normal kabul edilen hareketler saygısızlık ve küçük görme olarak görülebilir. Örneğin bir çocuğa ailesinden onay almadan başını okşama amaçlı dahi dokunamazsınız. Kendimden örnek verecek olursam üç yıldır doktora danışmanlığımı yapan hocamla bir kez bile tokalaşmadım. Ofiste birlikte çalıştığım 30’a yakın öğrenciyle arkadaş olmamıza rağmen sosyal mesafemizi hep koruduk. Bu örnekleri vermekteki amacım sadece sosyal mesafemizi koruyarak büyük kayıpların önüne geçmeye katkı sağlanabileceğini Japonya özelinde ısrarla vurgulamak. Sonuç olarak bu kültürel davranışın, Japonya’da salgının yayılım hızının artmamasında büyük önem taşıdığını düşünebiliriz.

Bir diğer önemli konu ise Japonların en ufak öksürük, hapşırık hatta kendilerini kırgın hissetme halinde bile maske kullanımı. Özellikle bahar döneminde yaklaşık 25 milyon Japon, polen alerjisinden muzdarip olduğu için sık sık maske takar. Bizlerde hastalık bulaşmasın diye maske takılır bilgisi daha yaygınken Japonlar kendi hastalıklarını bulaştırmamak için maske takarlar. Virüs semptomlarının normal gripten farklı olmadığı bilgisi ortada. Grip olduğunu düşünen bir COVID-19 hastasının günlük bir tedbir alarak maske takmış olması Japonya’da ciddiye alınmayacak bir durum değildir. Sosyal mesafe alışkanlığı ile maske kullanma alışkanlığını yan yana koyduğumuzda çıkan tablonun salgının yayılma hızını olumlu etkilemesi işten bile değil.

Son olarak, Japonlar kişisel temizlikleri kadar ortak kullanım alanlarının da temizliğine oldukça önem veren bir toplumdur. Günde 3.64 milyon yolcu ile dünyanın en yoğun ulaşım merkezi, Tokyo’nun kalbi Shinjuku İstasyonu’na ait tuvaletler bile her daim inanılmayacak kadar temizdir. Tuvaletler hem halk tarafından temiz kullanılırken hem de temizlik görevlilerinin sürekli gözetimi altındadır.

Uzmanların analizlerine göre Japonya’da vaka sayısı henüz zirveyi görmedi. Ülke genelinde 10 Mart’tan bu yana bir azalış görülse de rapor edilmemiş vakaların olabileceği tahmin ediliyor. Burada yoğun bir tedbir ortamına rağmen panik havası hissetmiyoruz. Bizler karantina uygulaması olmadığı halde zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyor, kalabalıklara karışmıyoruz. Kendi sağlığımıza olduğu kadar yaşlı ve hasta insanlara karşı da sorumluluğumuz olduğunun farkındayız.

Yazıda geçen sayılar 18 Mart gününe aittir

Son Dakika Haberleri