Juan Carlos’a Kerpe uyarısı
Ege Denizi’nde Yunan Donanması ile tatbikata hazırlanan İspanyol gemisi Juan Carlos’a, adaların gayri askeri statüde olduğu hatırlatıldı.
“Mavi Vatan”ın yeni karargâhı haline gelen TCG Anadolu’yu radarına alan Yunanistan, dikkat çeken bir hamlede bulundu.
TCG Anadolu’nun İspanyol ikizi olan “Juan Carlos 1” çok maksatlı amfibi hücum gemisi, Atina’nın daveti üzerine bir dizi eğitim ve tatbikat için Ege Denizi’ne geldi.
“Daedalus 24” kod adlı görev kapsamında Akdeniz ve Atlantik’te rota çizen İspanyol filosunun bir parçası olan ve 3 İspanyol firkateynin eşlik ettiği Juan Carlos’ta, AV8 “Harrier” savaş uçakları ve helikopterlerden oluşan bir de hava birimi bulunuyor. "Juan Carlos"a eşlik eden İspanyol fırkateynleri ise "Galicia", "Blas de Lezo" ve "Reina Sofia".
Yunan kaynaklara göre, önceki gün "Themistocles" fırkateyni ile küçük bir ortak eğitim yapan İspanyol filosu, dün de Mirtoan Denizi’nde çeşitli faaliyetler icra etti. İspanyol filosunun 19 Nisan'da Yunan Silahlı Kuvvetleri ile biri Kerpe Adası’nın batısında, diğeri Andros, Tinos ve Sakız Adası arasında olmak üzere iki bölgede ortak eğitim yapacağı açıklandı.
Eğitim kapsamında Juan Carlos’un taşıdığı “Harrier” uçaklarının havalanması ve Yunan Hava Kuvvetleri ile tatbikat yapacağı öğrenildi.
Yunan Silahlı Kuvvetleri, Ege’nin bu iki noktasında yapılacak tatbikatta, “TCG Anadolu” ile benzerlikleri olan “Juan Carlos 1”’in özelliklerini ve nasıl çalıştığına dair konuları öğrenmeyi amaçlıyor. Önceki gün Yunan medyasına konuşan Yunan askeri kaynaklar da, “TCG Anadolu’nun huyunu suyunu öğrenme fırsatı bulacağız.” ifadelerini kullanmıştı.
KERPE GAYRİ ASKERİ STATÜDE
Yunanistan’ın büyük anlamlar yüklediği ve TCG Anadolu’nun kabiliyetlerini öğreneceğini iddia ettiği bu eğitimler, Türk Donanması tarafından da yakından takip ediliyor. Atina, İspanyol filosunu özellikle Türkiye’nin itiraz ettiği noktalara çekmeye çalışıyor. Bu kapsamda tatbikat için seçilen sahanın da gayri askeri statüdeki adaları kapsaması dikkat çekiyor. Kerpe Adası, Lozan ve Paris Antlaşmalarında gayri askeri statüde olmak kaydıyla devredilen On İki Ada’nın içinde yer alıyor. Kerpe Adası’nın hava sahasında jet uçurulması, altından denizaltı geçirilmesi, üzerine asker çıkarılması vs. yasak. Ancak Yunan Hükümeti, gayrimeşru iddialarını ilerletebilmek adına İspanyolları da bu hukuksuzluğa alet etmek istiyor.
Türkiye ise, önceki gün bir NOTAM (Havacılık Bildrimi) yayınlayarak, bu adaların gayri askeri statüde olduğunu bir kez daha hatırlattı. A3490/24 numaralı bildirimde, şu ifadelere yer verildi:
“Bu NOTAM, Yunan CAA tarafından yayınlanan ‘A1199/24’ NOTAM'ına açıklık getirmek amacıyla yayınlanmıştır. Yunan CAA tarafından yayınlanan ‘A1199/24’ NOTAM'ı, Yunanistan'ın '1947 Paris Barış Antlaşması' uyarınca Doğu Ege adalarının askerden arındırılmış statüsüne ilişkin antlaşma yükümlülüklerinin ihlalini teşkil etmektedir. Referans NOTAM'da belirtilen Kerpe (Scarpanto) Adası askerden arındırılmış bir statüye sahiptir. Bu nedenle Kerpe ve/veya bölgesi herhangi bir askeri eğitim veya tatbikat senaryosuna/kavramına dahil edilmemelidir.”
YUNAN TEZLERİ SIRALANDI
Diğer yandan Yunan basını, söz konusu antlaşmaların geçersiz olduğunu ileri sürerek gerekçelerini sıraladı. “Türkiye'nin On İki Ada'nın askerden arındırılması yönündeki iddialarına ilişkin olarak şunları kaydediyoruz…” denilen haberlerde, şu gerekçelere yer verildi:
• Türkiye 1947 Paris Antlaşması'na taraf değildir. Dolayısıyla bu antlaşma, ‘resinteralios acta’, yani diğer devletleri ilgilendiren bir konudur. Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin 34. Maddesi’ne göre bir antlaşma, akit taraflar dışındaki üçüncü ülkeler için yükümlülük veya hak yaratmaz.
• On İki Ada'nın askerden arındırılması konusu, Sovyetler Birliği'nin o dönemki siyasi çıkarlarını yansıtmaktadır. Bununla birlikte, askersizleştirme rejimlerinin, ülkelerin askeri koalisyonlara katılımıyla bağdaşmadığı için NATO ve Varşova Paktı koalisyonlarının kurulmasıyla varlık nedenini kaybettiğini de belirtmek gerekir. Bu bağlamda askerden arındırma rejimleri, İtalya'nın Panteleria, Lampedusa, Lampione ve Linosa adaları ile bir yanda Batı Almanya, diğer yanda Bulgaristan, Romanya, Kuzey Almanya, Macaristan ve Finlandiya'da da sona erdi.
• Yunanistan, dünyadaki diğer egemen devletler gibi, adalarına veya topraklarının herhangi bir kısmına yönelik bir tehdit durumunda, doğal ve yasal savunma hakkından feragat edemez. Üstelik Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Şartı'nı açıkça ihlal ederek, Yunanistan’ı ‘casus belli’ ile tehdit ettiği bir dönemde.
• Türkiye, savaş tehdidinin yanı sıra, 1974 yılında Yunanistan'ın da taraf olduğu Kıbrıs Garanti Anlaşması'nın hükümlerini ihlal ederek Kıbrıs'ı işgal etmiş, Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun aksi yönde aldığı çok sayıda karara rağmen, Kıbrıs'ta önemli bir varlık göstermeye devam etmiştir.
• Türkler sistematik olarak Yunan ulusal hava sahasını ihlal etmekte ve çoğunlukla askeri uçaklarla Ege'deki Yunan adaları ve hatta güvenlik açısından özel önem taşıyan Yunan adaları üzerinde uçuşlar yapmaktadır.
• Son 10 yılda, Yunanistan'a karşı ciddi bir tehdit oluşturan, Yunan adalarının karşısında yer alan Küçük Asya kıyı bölgelerinde hava araçları ve çıkarma araçlarıyla önemli askeri birlikler bulundurmaktadır.
• Bu savaş tehdidi (casus belli) ve Türkiye'nin Yunan adalarına yönelik revizyonist eğilimi, Yunanistan'ın Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinde öngörülen meşru müdafaa hakkını gerektiğinde kullanmasına izin vermektedir.
GAYRİ ASKERİ STATÜ NEDİR?
Söz konusu adalar, '1923 Lozan' ve '1947 Paris' antlaşmaları kapsamında gayri askeri statüde olması şartıyla Yunanistan'a devredilen Doğu Ege adaları, Boğazönü adaları, On İki Ada ve Kızılhisar Adası’ndan oluşuyor. Buradaki adaların tamamında bugün Yunan Ordusu'nun tahkimatları olduğu görülüyor. Aslında Yunanistan da bu adaları silahlandırdığını inkâr etmiyor. Bunu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesindeki “meşru savunma hakkı”na dayandırdığını iddia ediyor. Fakat sözleşmelerle gayri askeri statünün kabul edilmiş olması, devletin egemenliğine getirilen bir kural dışılığın kabulü anlamına geliyor. Çünkü gayri askeri statü (demilitarized), silahsızlandırılmış statüden (disarmed) farklı olarak egemen ülkenin tüm tahkimat olanağını ortadan kaldıran, üç boyutlu devlet ilkesi gereğince hava, kara ve deniz ülkesinde geçerli olan bir rejimi ifade ediyor. 'Silahsızlandırılmış' ifadesinin kullanılması askeri amaçlarla kullanılmayan askeri hava araçlarının uçuşuna ve hatta ikametine müsaade ederken, 'gayri askeri statü' ne uçuşlara, ne transit geçişlere, ne daimi ve geçici konuşlanmalara, ne de insansız deniz ve hava araçlarına izin veriyor. Londra Antlaşması'nın 5'nci, Atina Antlaşması'nın 15'nci, Lozan Anlaşması'nın 8 ve 13'ncü, Boğazlar Sözleşmesi'nin 4 ve 6'ncı maddesi ile 1947 Paris Antlaşması'nın 14'üncü maddesi ve ilgili ekleri, Yunanistan açısından 'gayri askeri statü'nün tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kabulünü içeriyor. Bu sözleşmelerde hava ve deniz ülkesine yönelik özel hükümler getirilmediği için de rejimin en geniş yorumuyla uygulanması gerekiyor. Nitekim Finlandiya’nın güvenliğini gözeterek “1921 tarihli Aaland Adası’nın Tarafsızlaştırılmasını Düzenleyen Sözleşme”de, 'gayri askeri statü' içindeki çeşitli imtiyazların özellikle tanımlandığı görülüyor. Bu bakımdan mevcut rejimde; askeri amaçlarla kullanılan sivil uçakların dahi hava sahasından geçmesine müsaade edilmemesi gerekiyor.