23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadın emeğinin gizil gücü

ZERRİN ÖZTÜRK

Kadın emeğinin gizil gücü
A+ A-

Türkiye’nin gündeminde artık, yadsınamaz bir biçimde kadın emeği ve kadının üretim devriminde rolü vardır. Ancak, çalışma dünyasında alınması gereken daha epeyce yol olduğu görülüyor. İşin emekle kotarıldığı yerde, kadının insan gücü olarak ekonomiye katkılarının önündeki engellerin kaldırılması, ötelenmiş sorunların kesin olarak çözülmesi gerekiyor.

Bu sorunların başında, kadının ezilmişliğinin en zorlu yanına, tacize dikkat çekiliyor. Savaşta kadının böylesi ağır bedeller ödediğinden başka, yaşam şartlarının ağırlaştığı dönemlerde de kadın gene katlanılmaz bedellerle karşı karşıya kalıyor. Tacize karşı elbette önce kadına bakış açısının değişmesi şarttır.

Kadına saygıyı öne çıkaran, insana erdemlerini anlatan kültürel ve sosyal uygulamaların hayata geçirilmesine, insanı ve toplumu ilerleten erdemlerin yeniden kazanılmasına çalışmalıyız.

Kamuoyumuzda, kadim Türk gelenek ve görenekleri içinde kadını yücelten, fiziğin değil aklın ve duyguların bizi yaşattığını yeniden dillendiren söylemlerle toplumumuzun kültürel dünyasını sağlam temellerle inşa etmemiz gerektiği apaçık ortada. Artık çağın medeniyetini yakalamak ve üstüne çıkmak, kadına verilen değerle ölçülecektir.

İş hayatının zorlukları içinde, 11 yıldır çocuklarını büyüten bir anne, bize önemli bir konuyu daha ulaştırdı: İş ortamında fırsat eşitliği. Annelik, eş olma ve ev kadınlığı ile birlikte çalışma hayatını yürütme mücadelesi veren kadın işçilerimizin sorumluluklarını bir düşünelim. Bu durumun yarattığı baskı az buz değilken, bir de iş ortamında kadınların cinsiyet ayrımcılığına uğramaları, çalışma sürecinde liyakatin değil, fakat cinsiyetin göz önüne alınması, başlı başına önemli bir emek kaybına yol açmaktadır.

Dolayısıyla, işyerinde mobbing (en genel anlamıyla psikolojik ve fiziksel şiddet) uygulanmasına işverenden, amirden, ustabaşından, iş arkadaşından yönelen bütün biçimlerine karşı önlem alınmalı. Bu türden tacize Anayasa, Borçlar Kanunu ve İş Kanunumuzda düzenlenen ilgili hükümler çerçevesinde karşı durulduğu kadar, yeni ve çağdaş somut işyeri kurallarının düzenlenmesiyle kadın emekçinin korunmasını baştan sağlamalı ve kolaylaştırmalıyız..

Sendikalaşma, kadını sosyal ve yasal açıdan güvenceye almanın birincil yoludur. Sendika üyeliği, çağımızda emeğin hak ettiği değerin kazanılmasında ve böylece üretimin, istihdamın azami düzeye ulaşmasında güvencedir. Sendika işveren birlikteliğinin, emeğin hakkını kazandırdığı örnek işyerlerinde, üretimin verimliliği çok daha yüksek olmaktadır.

Hukuki çözümsüzlüklere ulaşmayan, çağdaş ve ileri koşullarda, iş yaşamında sendikal güvenceyle işçinin, emekçinin çalışmasını sağlayan üretim sistemini yaratacak güçteyiz. Kadın emekçiyi keşfeden, kadın emeğinin gizil gücünü fark eden, bilen ve yükselten milli üretim sistemini önceleyen iktidarlar dönemine girmiş bulunmaktayız. Güçlenen milli devletle birlikte kadın emekçiler, kadın üreticiler, milli üretim için sesini duyuracak, sözünü söyleyecektir.

Son Dakika Haberleri