Kadın iş gücüne enflasyon etkisi
Geniş tanımlı işsizlik artıyor. İstihdam ve iş gücüne katılım oranının da çok düşük seviyede olduğuna işaret eden uzmanlar, Türkiye’nin ekonomik büyümesi için alım gücünün iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı Hanehalkı İş gücü Araştırması sonuçlarına göre; dar tanımlı işsizlik oranı 2014 yılından itibaren en düşük seviyesine ulaşarak 3 milyon 264 bin işsiz ile yüzde 9,4 olarak açıklandı. Geniş tanımlı işsizlikte önemli artış görüldü. Bu oran 2014’te 17,4 iken 2023’te yüzde 22,8 oldu. Dar ve geniş işsizlik arasındaki farkın da arttığı bir kez daha görüldü. 2014’te 7,5 puan olan fark, 2023’te 13,4’e ulaştı.
YÜZDE 5,9 ÜMİTSİZ
İstihdam oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 48,3’te kaldı. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 iken kadınlarda yüzde 31,3 olarak gerçekleşti. İş gücüne katılım yalnızca 0,2 puan artarak yüzde 53,3 oldu. İş gücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,2, kadınlarda ise yüzde 35,8 oldu. İş gücüne katılmayanların nedenleri incelendiğinde yüzde 29,8’inin ev işleriyle meşgul olduğu, yüzde 5,9’unun iş bulmaktan ümidini kestiği, yüzde 4,65’inin iş yapabilecek olup iş aramadığı, yüzde 16,8’inin emekli, yüzde 14,5’inin eğitim öğretimde olduğu, yüzde 17,6’sının da çalışamaz halde olduğu, kalanların da diğer nedenleri belirttiği görüldü. Aydınlık’a konuşan uzmanlar, işsizliği değerlendirirken istihdam ve iş gücüne katılım verilerinin daha hassas incelenmesi gerektiğine işaret etti. Hizmet enflasyonundaki artışın iş gücüne katılım önünde engel yaratabileceğini vurguladı, kadınların iş gücüne katılımının önemine dikkat çekti.
‘İŞSİZLİK DÜŞTÜ’ DEMEK GERÇEKÇİ DEĞİL
Prof. Dr. Aziz Çelik, dar tanımlı işsizlik verisine bakarak Türkiye’de işsizliğin düştüğünü söylemenin gerçekçi olmadığını söyledi. Türkiye’de dar ve geniş işsizlik arasındaki makasın 2014 yılından beri Kovid-19 salgınının da etkisiyle açıldığına işaret eden Prof. Dr. Çelik, “Bu da iş gücü piyasasında ciddi bir atıl iş gücü olduğunu gösteriyor. Bu her an dar tanımlı işsizlikte artışa da dönüşebilir.” dedi.
Türkiye’de istihdam oranlarının da benzer nüfusa sahip ülkelere göre çok düşük seviyede kaldığına işaret eden Çelik, şunları ekledi: “İstihdam oranı Türkiye’de yüzde 50’nin üzerine çıkamadı. Kayıtlı ve tam zamanlı istihdamın ise yüzde 30 seviyelerinde olması çok önemli. Sadece işsizlik cephesinden değil istihdam tarafına bakıldığında da bu oran çok düşük.”
‘POLİTİKA YAPICILAR DÜŞÜNMELİ’
Dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki makasın açılma eğiliminin sürdüğünü kaydeden İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Cem Başlevent de politika yapıcıların üzerine düşünmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı. Türkiye’nin, benzer nüfusa sahip gelişmiş ülkelere göre çok daha az sayıda yetişkini iş gücüne katabildiğine işaret eden Başlevent, “Oysa bizim ekonomimizi büyütmemiz, insanlara alım gücü sağlamamız gerekiyor. Buna kafa yorulmalı.” dedi.
‘YANILTICI OLABİLİR’
Geniş tanımlı işsizliğe ilişkin alternatif ölçümlerin yanıltıcı da olabileceğine dikkat çeken Başlevent, “Çünkü ‘geniş tanım’ ölçütleri biraz fazla geniş. Bunlar ankete dayalı bulgular. Hizmet enflasyonundaki fazla artış nedeniyle dışarıda yemek yemek, bir eve temizlikçi kadın getirmek çok pahalı olduğu için örneğin kadınlar ‘bu işi ben kendim yapayım’ da diyebiliyorlar. Aslında yaptıkları parasal değeri olan aktiviteler. Kimileri maddi durumu iyi olduğu için kimileri de parasal karşılığı olan işleri kendileri yapmayı tercih ettiği için iş gücünün dışında kalabiliyor. Tabi bir de bunlardan farklı olarak iş bulma ümidini yitirenler var. Ama ilk senaryo da bu tanımın içinde. Dolayısıyla biraz daha hassas bir ölçüm yapılması gerekiyor. Durumu olduğundan daha vahim göstermiş olabiliyoruz.” dedi.
‘HİZMET ENFLASYONU KADIN İŞGÜCÜNE KARŞI’
Konuya ilişkin geçen aylarda TC Lira haber sitesinde “Hizmet enflasyonu kadın iş gücüne karşı” başlıklı bir yazı kaleme aldığını hatırlatan Başlevent’in makalesinde şu ifadeler yer almıştı:
“Hizmet fiyatlarının çok yüksek olduğu bir dönemde, hane halkı üyeleri arasındaki iş bölümü nedeniyle çeşitli ev işlerini yapmak durumunda olan kadınlar – ve tabii ki bazı erkekler – için iş gücünün dışında kalmak ya da kısmi-zamanlı çalışmak finansal bakımdan doğru bir tercih olabilir. Ancak, her 10 kadından sadece 3’ünün istihdamda olduğu ülkemizde, özellikle eğitimli veya iş tecrübeli kadınların bu tür bir hesap sonucunda emek piyasasının dışında kalması, gerek toplumsal cinsiyet eşitliği, gerekse ekonomik kalkınma bakımından hoşnut olunacak bir durum değil. Hizmet enflasyonunun kontrol altına alınması ve kamuda ve özel sektörde iyi maaşlı iş olanaklarının çoğalması kadınların iş gücüne katılımını arttırabilirse, bu Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadeli hedeflere ulaşmasına çok olumlu katkı sağlayacak bir gelişme olacaktır.”
3 MİLYONA İŞ BULUNCA SORUN ÇÖZÜLMEYECEK
TÜİK’in 2023 yılı iş gücü verilerini değerlendiren Vatan Partisi Ekonomi Siyasetlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hakan Topkurulu “Türkiye’de işsizlik düşüyormuş gibi görünse de Türkiye’de işsizliğe doğru açıdan bakılmıyor.” dedi.
Türkiye uluslararası standartlarda iş gücü istatistikleri hesaplasa da bu bakışın Türkiye’deki işsizliği açıklamaya yeterli olmadığını kaydeden Topkurulu, şunları söyledi:
“Öncelikle Türkiye’de çok büyük oranda sosyal yardım dağıtılıyor. 16 milyon vatandaş bu yardımlardan faydalanmakta. Bu olumlu bir şey ancak aynı zamanda vatandaşların üretim dışı kalması anlamına da gelmekte. Dolayısıyla tam istihdamın yakalanmasında, refah seviyesinin yukarıya çekilmesi ve kalkınmanın gerçekleşmesi adına sosyal yardımlar önemli bir engel teşkil ediyor.
‘İLAVE 15 MİLYON İSTİHDAM GEREK’
“Türkiye’de sanki 3 milyon 264 bin insana iş bulunduğunda işsizlik çözülecekmiş gibi bir izlenim veriliyor. Sanki tam istihdam bu 3 milyona iş bulunca çözülecek gibi düşünülüyor. Ama Türkiye’de iş bulunması gereken nüfus, 15 milyon dolayındadır. Çünkü bu sosyal yardımlardan faydalananlar ve çalışmaktan vazgeçen insanlar gibi kategorilerde toplanan insanlar muhtelif nedenlerle üretim dışında kalanlardan oluşuyor. Türkiye, mutlak yoksulluktan kurtulmak ve gelişmiş kapitalist ülkelerdeki refah seviyesine ulaşmak istiyorsa ilave 15 milyon kişiye istihdam yaratmaya ihtiyacı var.”