Kadın mücadelesinde siz ne yaptınız?
Cumhuriyet Kadınları Derneği'nin ‘Kadınlar Konuşursa’ tiyatro gösterimi izleyenleri duygulandırdı. Oyun ayakta seyirciler tarafından ayakta alkışlandı. Gecede umut mesajları verildi.
Hani bir tiyatro oyununu izledikten sonra hep konuşulur, mesajı neydi diye sorulur, tartışılır ya… Tiyatro Sahne’nin 20 Kasım’da İzmir Ahmet Piriştina Kültür Merkezi’ndeki ‘Kadınlar Konuşursa’ gösteriminden sonra bu soru havada asılı kaldı.
Çünkü oyunun mesajı verilmişti bile… Mesaj açık ve netti. Oyunun gündeme getirdiği kadın sorunlarına karşı, dizlerini dövmek yerine yapılacak işler vardı.
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), bu mücadelede bayraktarlığa talip olmuş, saf tutmuştu işte! Oyunu İzmir’e getirdiler, mesajlarını verdiler: Kadınlara eğitim hakkı istediler, kadına şiddete hayır, çocuk gelinlere son, vatansız kadın mücadelesi olmaz, dediler.
Oyunda her biri ayrı bir dert yumağını simgeleyen dört kadın karakterin seyirciye yönelttiği “Siz ne yaptınız?” sorusu kışkırtıcıydı. Ah vah etmekle olmaz, ölülerin arkasından ağlamakla bir şey değişmez, dediler. Yaralar büyüktü, derindi. Onları sarmak, onarmak, kayıp hayatlara son vermek için doğru ilkelerle örgütlenmek, çok çalışmak gerekti.
KADINLAR KONUŞURSA
Birgül Yeşiloğlu Güler’in yazdığı oyunu Murat Demirbaş yönetti, Eylem Yıldırım, Özge Baykal, Neslihan Baştuğ Koç ve Esra Çalışkan oynadı, müziklerini Ozan Kara düzenledi. Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin İzmir şubeleri oyunu getirdi, İzmirli seyirciyle buluşturdu.
Dört kadın karakterin dertleri enfes bir oyunculuk ve anlatımla sergilendi. Öylesine güçlü ve etkiliydi ki, konukları adeta koltuklara mıhladılar. Herkes kıpırdamadan oyunu izledi.
Oyundaki yaşam öyküleri gerçek hayattan alınmıştı. Biri kadın sinema oyuncusu, ama güzelliği başına dert olmuş, horlanmış, sefalet içinde ölmüştü. Diğeri eğitim hakkı elinden alınmış, ömrü boyunca itilip kakılmış bir ölü yıkayıcısıydı.
Üçüncüsü bir yosmaydı. Çocuk yaşta evlendirilmiş, ne kız ne gelin olmuş, yaşamı pavyonlarda, alkol ve uyuşturucu batağında son bulmuştu. Dördüncüsü mülteci bir kadındı. Günahı büyüktü, vatansız kalmıştı! Toprağı, ülkesi talan edilmiş, ailesi dağılmış, başka ülkelere savrulmuştu. Hepsi de ölüydü.
Mezarlarından çıkıp dertlerini haykırdılar, hani bir konuşabilseydik bunları anlatacaktık, bir konuşsak önyargılar silinecek, yaşam hakkımızı alacaktık, diye bağırdılar. Her öykünün sonunda kadın kurban, seyirciye dönüp “Peki siz ne yaptınız” diye sordu... Öldükten sonra dökülen gözyaşının kime ne faydası olacaktı?
ADRES BURADA
Oyun sonunda CKD’nin etkinliklerinden kesitler ekrana getirildi. Gerçekler CKD’li kadınların ellerindeki dövizlerde görüldü: Oyundaki dört karakterin derdi CKD’nin derdiydi. Bu yaraları sarmak için, yaşam hakkını vatan topraklarında almak için varlardı.
Seyirciler, oyunu ayakta alkışlarken pek çoğunun gözleri dolu dolu, boğazları düğüm düğümdü. Alkışlar, umutlara eşlik etti. Bir çıkış yolu vardı! Yanıtı Cumhuriyet Kadınları Derneği vermişti bile.