Kadın rehberler fark yaratıyor
Antalya’da kadın rehberlerle konuştuk. Kadın olmanın getirdiği zorlukların yanı sıra sektöre kattıkları değeri anlattılar. ‘Kadın rehberler, taşıdıkları kültürü, önyargılı birine de incitmeden anlatma sabrına sahipler…’
Misafir potansiyeli ile hem yerli hem yabancı turistlerin cenneti olarak görülen Antalya’ da, Turizm Başkentinde turizm emekçilerimizle söyleştik. Onlar bu sektörün hemen hemen her bölümde çalışmış olumlu olumsuz her yönüyle beslenmiş kadın turizmcileri, bir nevi Kültür elçilerimiz. Yaşadıkları deneyimleri, başardıkları ile verdikleri mesaj... Nevin Şen Bozdağ, İrem İslamoğlu ve Zehra Ateş.
İlk olarak bir acentede işe başlayan, ardından örgütlü olarak Rehberler Odası bünyesinde görev alan Nevin Şen Bozdağ ile söyleşimize başlayalım:
‘HER ŞEY ÜLKENİZİ SEVMEKLE BAŞLAR’
Nevin Şen Bozdağ: 1994 yılında tesadüf sonucu amcamlarda kalırken, kaldığım yerin alt katında bir acente açıldı. Eski Sovyet Cumhuriyetlerine ve Rus pazarına hitap eden bir acente. O dönemlerde, Rusça’yı konuşan çok az kişi vardı ve ben Bulgar göçmeni olduğum için sürekli benden yardım istiyorlardı. Bu süreçte işe alındım, en kısa zamanda operasyonel tarafımı fark ettiler. Kadınların önemli farklarından biri, konulara daha farklı eğilmemizdir. Kısa süre sonra operasyon müdürlüğüne yükselmiş oldum. Bir süre orada çalıştıktan sonra, rezervasyon ve operasyon müdürü oldum. Eş zamanlı yürüttüm. Erkek egemenliğinin hakim olduğu sektörde zorlukları da yaşadık. Zaten hep aklımda olan bir meslekti Türk turist rehberliği. 1998 yılında kokartımı aldıktan sonra dünyanın en güzel yeri ve ülkesinde; Türkiyemizde turizm rehberi olmanın verdiği gurur ve şeref, bilgi zenginliği ile göreve başladım. Mesleğinize aşık değilseniz, ülkenize aşık değilseniz, sabrınız çelikten yapılmadıysa, bu mesleği yapamazsınız.
‘BENİM REHBERİM ANNEM OLDU’
İrem İslamoğlu: Ankaralıyım. Ankara kolejinde okuduktan sonra annem beni, Turizm Otelciliğe yönlendirdi. ‘Daha sonra hangi bölümü tercih ediyorsan devam edersin’ dedi. Annemin öngörüsü ile bugünlere geldim. Antalya Manavgat’ta bir otelde başladım ve otelin her bölümünde çalıştım. Antalya’yı tanıdım ve sevdim. O zaman çalışırken tur otobüslerine hayranlıkla bakıyordum. Annem yabancı dile yatkınlığımı fark edip, Rusça öğrenmemi istedi. Turizm sektörünü bilmemesine rağmen benim rehberim annem oldu. Aktif rehberlik yapıyorum. Turizmde kadın olmanın verdiği zorlukları ve olumlu yanlarını yaşadım.
Uzun saatler çalışma şartından dolayı, ailenize sevdiklerinize, arkadaşlarınıza zaman ayıramıyorsunuz. 14 yıl bir acenteye bağlı olarak çalıştım. Bir süre sonra kendi başıma iş yapmak istedim. Özgür olmak, farklı yer ve farklı tur programlarına katılmak istedim. Sadece Antalya’ya bağlı kalmak değil, çevre illeri de görmek istedim. Çünkü çok güzel yerler var. Çalışma şartları sadece kadını bağlamıyor, kadın-erkek her konuda, sosyal haklar konusunda eşitiz.
‘ZORLUKLARDAN BİRİ DE ÇALIŞMA SAATLERİ’
Nevin Şen Bozdağ: Çalışma saatleri sadece bizim bölgemizle ilgili bir durum, özellikle Antalya ve Ege’yi kapsıyor. 20 saati bulan uzun çalışma mesaisi var.
Anadolu gibi büyük bir insan zenginliği olan kitle ile çalışıyorsunuz. Turistler kadın rehberleri gördüklerinde, erkek rahberlere göre daha ılımlı yaklaşıyorlar. Sert çıkışlar önlenmiş oluyor. Rehberlik ettiğimiz kişiler her meslek grubundan insanlar oluyor. Farklı kültürlerden 45’er tane insanın küçük otobüsler içerisinde bulunmasıyla birlikte her millete eşit bir şekilde hitap edip, ortak bir dil kullanıp, köylümüzle misafirleri buluşturmanın da hizmetini sergilemiş oluyorsun.
İrem İslamoğlu: İlk başladığım dönemlerdi. Yabancı dil bildiğim için çalışma imkanı bulmuş, altı aylığına çalışmaya gelmiştim. Ofis çalışanı olmayan acente temsilcisi, sahada, gözlerimin içine bakarak şöyle söyledi: “Bu meslek bir kadına asla uygun bir meslek değil. Bu mesleği erkekler yapmalı. Sen eksi bir değil, eksi iki ile gelmişsin. Zaten dili sonradan öğrenmişsin, ikincisi kadınsın!”
Kadınsın kelimesi beni daha çok yaraladı. Anadolu ve Türk Kadını kimliğini ima ederek kibir göstermesi bizleri üzdü. Aradan bir yıl geçti çok tanınan bir şirkette çalışırken arkamda 40 kişilik kafileyi gören aynı kişi şaşırdı. Dönüp kendisine bir Anadolu kadınının ve Türk kadınının neler yapabileceğini göstermiş oldum.
‘ÖRGÜTLÜ ÇALIŞMA BİLİNCİNİ OLUŞTURUYORUZ’
Nevin Şen Bozdağ: Ortaçağ’ı atlatmış bir dünyada yaşıyoruz. Ama hâlâ uluslararası düzende businnesman (erkek) var. Türkiye çoktan iş insanı kavramını söylemeye başladı. Mesleğimize kadınlar sahip çıkıyor. Mesleğimizi boş bırakmamak adına rehberler odasında görev alıyoruz. Örgütlü çalışma bilincini oluşturuyoruz.
TURİZM ENSTİTÜLERİ AÇILSIN
Zehra Ateş: Turizmde eğitime ihtiyaç var. Turizm enstitülerinin tekrar açılması günümüzün acil ihtiyacıdır. Mesleğin vatan sevgisiyle yapılması, yurdun binlerce yıllık geçmişini bugünü ile harmanlayıp aktarabilmek için.
Nevin Şen Bozdağ: Bizlerin, mesleğimizi icra ederken, devlet ve millet bütünlüğünü asla sarsmayacak bir tutum almalıyız. Politik görüşümüz ne olursa olsun ülkemiz bir tane, ne yazık ki yeni meslektaşlarımız gerektiği şekilde yetiştirilemiyor.
Yabancı kökenliler, Türkiye’ ye gelip vatandaşlık almış olanlar, dört yıl eğitim almış Türk gençlerini bertaraf ederek önüne geçebiliyor. Kaçak rehberlik olayları arttı. Kanuna aykırı işler yapılıyor. Devletimizin bu konuda önlemler alması gerekir. Dışarıdan gelen, ülkemizi iyi anlatamaz.
‘KİRİŞÇİ OTUNU ÖĞRENMELİ’
İrem İslamoğlu: Vatandaşlık alanların, doğudan batıya ülkeyi öğrenmesi gerekiyor. Ülkeyi temsil edebilmesi için; Anadolu insanı olarak nelere kızarız, neleri severiz, neler bizim canımızı yakar, nerde mutlu oluruz, bunları özümsemesi gerekiyor. Yoksa ‘bizim ülkemiz’ diyemez. Onların ülkesi diye, onların kültürü diye aktarır ve başka yere çekilir. Biz olamayız.
Nevin Şen Bozdağ: Bunlar ‘kirişçi otudur gızım’ diye öğrenilmesi lazım, ‘asfodilye’ diye latince söyleyerek bu işler olmaz. Yöre insanıyla tam etkileşime girmeden benim ülkemi anlatabilecek yeterliğe asla sahip olamazsın.
Kadın rehberler bu açıdan fark yaratıyor. Turistlerin sordukları sorulara, olumsuz bakış açıları karşısında, onları ezmeden iyi cevaplar verebiliyorlar. Kadın rehberler, taşıdıkları kültürü, önyargılı birine de incitmeden anlatma sabrına sahipler.
İrem İslamoğlu: Turizmde neden yabancı eleman tercihi yapıldı, akın akın geldiler? Geçmişte bazı turizm acentelerinde oldu, bizlere ‘bölge seçmek yok, ikametgâhınızın nerede olduğu da önemli değil’ dediler. İzmir’den Alanya’ya kadar herhangi bir yer olabilir. Belli bir yaştan sonra, hayatı iki bavula sığdıramıyorsunuz. Bizler kadın turist rehberi olarak, bunu da yaptık. Türk aile yapımızda mevcut görevlerle, yani anne olma, eş olma vb. durumlarla birlikte.
‘MİSAFİRPERVERLİĞİMİZİ KONUŞTURUYORUZ’
Zehra Ateş: Turizmde çalışan kadın, hem evdeki sistemi yürütmek zorunda, hem her zaman derli toplu görünmeli, hem duygusal durum değişikliklerine açık olmalı, bariz bir erkek hakimiyetinden dolayı sürekli kendini ispat çabasında.
Kadın istihdamı, temsil gücünüzü artırıyor. Özellikle, misafirle birebir çalışan departmanlarda kadının zarafeti, konuşma tarzıyla, ikna edici gücüyle olumsuz durumları avantaja çevirmesi, misafirlerin de kadınlara karşı daha seviyeli ve kibar davranmak zorunda kalması, telefonu açanın bir kadın olması bile ülkemiz için olumlu izlenim bırakıyor. Bu sektörde bizler, misafirperverliğimizi konuşturuyoruz. Çünkü onları evimizde ağırlıyoruz.