Yandex
30 Mart 2025 Pazar
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadına haberci şiddeti

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, hafta başında X hesabından, ana haber bültenlerinde şiddet içeriklerine çok fazla yer verildiğine dikkat çeken bir açıklama yaptı

Kadına haberci şiddeti
SELENGA ARTAR YAĞCI

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, haber sunucularının tarafsızlıktan uzak, maksatlı yorumlar yaptığını belirtti. Habercilerin editoryal bağımsızlıklarının bulunduğunu, ancak bu bağımsızlığı kamu yararı, toplum huzuru ve toplumdaki güven ortamını zedelemeyecek şekilde kullanmaları gerektiğini vurguladı.

Açıklamanın altına cevap verenlerse Şahin’in cümlelerini basın özgürlüğüne müdahale olarak görmeye çalıştı. Bilgi ve düşüncelerin serbestçe toplanabilmesi, yorumlanıp eleştirilebilmesi ve yayımlanabilmesinin habercilikte hak olduğu savunuldu.

Tartışma bu kadarla kaldı, fazla uzamadı, ancak bize bir ışık yaktı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir konuda, habercilerimize, daha doğrusu habercilik anlayışımıza bir çift söz söyleme fırsatını önümüze getirdi.

ANKET NE DİYOR?

Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” projesinde 4 ay geride kaldı. Projeyle ilgili etkinlikler yurt sathına yayılı CKD şubeleri tarafından başarıyla yürütülüyor. Proje kapsamında, bağımsız bir kamuoyu araştırma şirketine yaptırılmış anket çalışması da bulunuyor.

Televizyon yayınlarında kadına yönelik şiddete ilişkin toplum algısını araştıran anketi ve sonuçlarını daha önce haberi yapıldığı için tekrarlamıyoruz. Sadece, haberlerin sunuluşuyla ilgili Ebubekir Şahin’in de dikkat çektiği detaya ilişkin toplumdaki algının ne olduğuna odaklanıyoruz.

Anketteki sorulardan birinde, televizyondaki hangi tür programlarda, kadına yönelik hangi şiddet türlerine rastlanıldığı inceleniyor. Şiddet türleri, cinsel, psikolojik, fiziksel, ekonomik, dijital olarak ayrılıyor. Cevaplar şöyle geliyor.

HABERLER EN SORUNLU

Kadına yönelik psikolojik şiddete rastlanıldığı cevabı; yüzde 65’le ve en yüksek, gündüz kuşağı kadın programlarında, yüzde 61’le haberlerde ve gene yüzde 61’le yerli dizilerde olarak veriliyor. Fiziksel şiddete rastlanıldığı cevabıysa; yüzde 62 ile en yüksek haberlerde, yüzde 59’la yerli dizilerde olarak veriliyor. Kadına yönelik ekonomik şiddete rastlanıldığı cevabı da; yüzde 55’le en yüksek haberlerde olarak veriliyor.

Seyirci, kadına yönelik şiddeti en çok haberlerde, arkasından gündüz kuşağı kadın programlarıyla yerli dizilerde izlediğini söylüyor. Bunlardan sonra da Türk filmleri, yabancı diziler ve magazin programları geliyor.

Olayların kurgulanmadan, nesnel şekilde verilmesi gerekli habercilikte şiddetin bu kadar sık ve ajite edilerek işlenmesi, kadına yönelik şiddetin sıradanlaşmasında ve normalleşmesinde en önemli etken olarak öne çıkıyor. Haberlerin magazinleştirilerek, politika malzemesi yapılarak, şiddeti adeta meşrulaştıran ve kadını ezen dilde verilmesiyse ayrı bir sorun olarak karşımıza geliyor.

ŞİDDETİN BAHANESİ ÖZGÜRLÜK

Bu cevaplar ve toplumdaki algı, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede, haberlerin, haber dilimizin, habercilik anlayışımızın gözden geçirilmesi gereğini çok net ortaya çıkarıyor. Olayın basın özgürlüğü ile ilgili olmadığının kabul edilmesi, “basın özgürlüğü” kisvesinin kolaycılığa ve duyarsızlığa -daha ağır konuşmayalım- bahane edilmemesi, etkili çözümlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.

Kim olursak olalım, ne yaparsak yapalım, işimizi, gücümüzü, ekmeğimizi, özgürlüğümüzü, şiddette arama hakkımız olmamalı, hele kadına şiddette hiç!..

CKD RTÜK
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız