22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadını koruyan Milli Mevzuattır

Kadını koruyan Milli Mevzuattır
A+ A-
Zeynep Küçük

Son dönemde kamuoyumuz, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi olarak isimlendirilen milletlerarası sözleşmeden çekilmesi ile kadınımızın şiddete karşı korunmasında en büyük yasal dayanak olarak düzenlenmiş olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine ilişkin Kanunumuzun dayanaksız kaldığı ve önümüzde kadınlarımızın kendilerine yönelecek her türlü şiddete karşı savunmasız kalacağı günlerin bizi beklediği iddialarıyla çalkalanıyor.

Bu iddiaların hiçbir yasal dayanağı olmaması bir yana, iddia sahiplerinin oluşturduğu bu hatalı algı, öncelikle korunma ihtiyacında olan veya olacak kadınlarımız üzerinde büyük bir umutsuzluk ve güvensizlik duygusu yaratmaya hizmet ediyor.

Gerçekler ise farklı, 6284 sayılı Kanunumuzun Gerekçesi içerisinde sağlanan koruma tedbirlerinin İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olmaktan kaynaklandığına ilişkin tek satır bulunmamaktadır. Kanunların Genel Gerekçeleri, düzenleniş amacını ve dayanaklarını açıklayan temel metinlerdir. 6284 sayılı Kanunumuzu oluşturan yasa koyucu irade “Kişilere yönelik şiddet, bir insan hakkı ihlalidir. Bu nedenle günümüzde bu sorun özel alan sorunu olmaktan çıkarak toplumsal alanda tartışılmakta ve mücadelesi bir devlet politikası olarak kabul edilmektedir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının teminat altına alınması devletlerin sorumluluğundadır. (…) Bu Tasarı öncelikle en temel insan hakkı olan yaşam hakkının korunması, kadın cinayetlerinin son bulması amacıyla kurumların şiddetle mücadelenin her aşamasında aktif rol almasını sağlamayı hedeflemektedir” diyerek kadınımıza yönelen şiddetin önlenmesi konusunda öncelikle Anayasayı, taraf olduğumuz milletlerarası sözleşmeleri ve diğer milli mevzuatımızı temeline alan, yeni bir düzenleme yapma ihtiyacından yola çıkarak 6284 sayılı Kanunumuzu hayata geçirmiştir.

Bu kapsamda, siyasi heveslerle yaratılmaya çalışılan, Türkiye’yi güvensizlik ortamına sürükleme gayesindeki bu girişimleri boşa düşürmek de öncelikle biz kadınların görevidir.

Bize dayatılmaya çalışılan neo-liberal hayat felsefesinin bir aracı olarak toplumsal hayatımıza sirayet etmeye çalışan İstanbul Sözleşmesi kadınımızı koruma kisvesi altında, “cinsel yönelim”, “toplumsal cinsiyet” gibi zehirli kavramları dayatan bir metin olmasının yanında, etnik bölücülük, terörle mücadele irademizi zayıflatma gibi maksatlarla kullanıldığını da Sözleşmenin denetlenmesi organı olan “GREVİO Komitesi’nin hazırladığı Rapordan görebilmekteyiz.

Kadınımız korkmasın. Bizleri koruyan, İstanbul Sözleşmesi değil, başta Anayasamız olmak üzere Türk milletinin aklından, geleneğinden, ahlakından süzülerek gelen milli mevzuatımızdır.

Kadına şiddet İstanbul Sözleşmesi 6284 grevıo