Kadının değil çürümenin temsilcileri
Taksim’de toplanan HDP’ye yakın bazı gruplar sözde kadın haklarını savundu. Taşıdıkları pankartlar ve sloganlar ise tepki çekti
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde İstiklal Caddesi'nde buluşan başıbozuk gruplar, LGBTİ pankartları ile sözde kadın haklarını savundu. Pankartlarda, “Ocağı söndür, kocanı öldür”, “Bu kenti ateşe veririz”, “Kürdüz, transız, yoksuluz, toplaşarak kazanacağız" pankartı taşıyan grup, eylem yapmanın yasak olduğu İstiklal Caddesi’nde uyarılara rağmen dağılmayınca, polis müdahalesi ile karşı karşıya kaldı.
25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla toplananlar arasında HDP, Türkiye İşçi Partisi, Eğitim Sen, SES, Mor Çatı, Mezopotamya Ajansı gibi gruplar yer aldı. Yürüyüşe CHP İstanbul İl Başkan Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Tünel meydanında buluşan kadınlar, barikatların üzerine tırmanırken “Barikata yüklen”, “Barikatı aç” sloganları attı. Barikatın yıkması üzerine polis biber gazı ile grubu dağıttı. İkinci kez toplanan gruba polis yine müdahale etti. Yürüyüşe katılanlar, İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin düzenlemenin kaldırılmasını da protesto etti.
AK Parti Kadın Kolları, Vatan Partisi Öncü Kadın ve Cumhuriyet Kadınları Derneği, kadınların bu tür mesajlarla marjinalleştirildiğini ve yalnızlaştırıldığını ifade etti.
DEVLETİNE, KİMLİĞİNE DÜŞMAN
Vatan Partisi Öncü Kadın Merkez Yürütme Kurulu üyesi Av. Zühre Genişel:
Kadın mücadelesinin bu kadar haklı olması kadın sorununun çözülmeye muhtaç durumda olması ve bunun aciliyetli bir mesele olması emperyalizmin de iştahını kabartıyor. Aslında bu yürüyüş bize emperyalizmin kadın mücadelesi üzerinden kabaran iştahını bir kez daha tüm yıkıcılığıyla gösteriyor. Haklı kadın mücadelesini biz şu zeminde çözebilir miyiz? ‘Kürdüz, transız, yoksuluz toplaşarak kazanacağız’. Bu oradaki pankartlardan biriydi. Kadın mücadelesinde kadınları ayrıştırarak Türk kadını, Kürt kadını diye ayrıştırarak herhangi bir mücadele verilmesi Türk kadınının Kürt kadınına, Kürt kadınının Türk kadınına düşman edilmesi suretiyle toplumu daha da parçalayarak bir başarıya ulaşılması mümkün değil. Bir başka pankarta da ‘Edepsiz Kadın’ şeklinde. Kadın mücadelesi adı altında kadın kimliksizleştiriliyor, aşağılanıyor, toplumdan koparılıp marjinalleştiriliyor. ‘O çok güvendiğiniz devletinizi yıkacağız’ diyorlar. Devlet kadına yönelik şiddetle mücadelenin temel kurumudur. “Devletine düşman olmuş, toplumun tamamına düşman olmuş kocasını öldürmeye kalkan veya başka marjinalliklerle bu meseleyi çözmeye çalışan bir anlayışın kadına yönelik şiddetle mücadeleye herhangi bir katkı sağlaması mümkün değil. Derdin bu olmadığı emperyalizmin kadına yönelik şiddet makyajı altında tüm yıkıcılığıyla kadın hassasiyeti kullanarak toplumun üzerine boca etmeye çalışmasına dün şahit olduk.
CHP İLE HDP BİRLİKTE
“Televizyonlarda, gazetede, basında sıklıkla görüyoruz HDP, CHP ittifakı bu yürüyüşe damgasını vurdu. Her ne kadar biz birlikte değiliz vesaire gibi şeyler söyleseler de aslında bunun son derece gerçek dışı olduğunu halkı yanıltmaya, kadını yanıltmaya kadının en büyük duyarlılığı üzerinden kadını yanıltmaya yönelik bir durum olduğu bir kez daha ortaya çıktı. HDP ile çözülecek bir kadın meselesi olabilir mi? En büyük kadın düşmanı HDP’dir. Diyarbakır annelerini görüyoruz o mücadele çok haklı bir mücadele değil mi? “İstanbul sözleşmesinin de ana fikri olan bu tür yıkıcı eylemleri bütün çıplaklığıyla, içindeki gerçekleri gözler önüne sermemiz gerekiyor. Bu haklı davayı emperyalizmin elinden silah olarak kullanmasını engellemek için almamız gerekiyor. Devlet düşmanlığı, toplumda tamamen birlik beraberlik ruhunun bombalanmaya çalışılması son derece yanlış biz de bunu Vatan Partisi olarak sürekli her mecrada anlatıyoruz. Kadının haklı mücadelesinin kadın mücadelesine karşı haklı duyarlılığın kirli ellerde yıkıcılık faaliyetlerine dönüşmemesi için ve kadın sorununun da çözümsüzlüğe gitmemesi için gayret sarf ediyoruz.
KADIN MÜCADELESİNİN ÖNÜNDEKİ ENGEL
“Dövizlerin hepsi şiddet içeriyor. Yani kadını birbirine düşmanlaştırıp şiddete meylettiren devletine karşı şiddet eylemleri organize etmeyi öğütleyen farklı cinsel kimliklere yönelmekle bu yönelimlerin propagandasını yaparak buradan düşmanlık yaratarak yine şiddet besleyerek bakın kadına yönelik şiddetle mücadele edeceğini söyleyen o sloganların tamamı şiddeti öngörüyor. Dolayısıyla buradan herhangi bir başarının elde edilmesi mümkün olmadığı gibi kadın mücadelesindeki en büyük engellerden birisidir bu.”
TOPLUMDA KARŞILIĞI YOK
Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür:
Taksim'de kadın mücadelesinin dışında her şey vardı. Erkeğe, devlete, milletine düşmanlık baş roldeydi. Esasen kendi mücadelesini doğru zeminde yürüten kadına da düşmanlık vardı. Bu zihniyetin kadınımızda da toplumumuzda da karşılığı yok! Kendileri söyleyip, kendileri oynuyorlar. Toplum, uzaktan bile seyretmiyor bunları...
MİLLİ DEVLETİ YIPRATMA ARACI
“Amaçları kadın sorunu üzerinden sosyal yıkıcılık ve devlet düşmanlığı yaratmaktır. Çaresizce bunu yapmaya çalışıyorlar, çünkü kendi kadınımızla, kendi kültürümüzle, bize ait olan hiçbir şeyle bağları yok. Köksüzler ve bu yüzden milli devleti yıpratmanın kullanışlı araçları olmuşlar.
ÜRETEREK OKUYARAK ÇÖZÜLÜR
“Başta 6284 olmak üzere kadını ve haklarını koruyan kanunlarımız var. Bu kanunların etkin uygulanması gerekiyor, pratikteki işleyiş ne, buna bakılmalı. Devlet kurumları bu işi ciddiyetle ele almış durumda. Dün, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 15. toplantısı yapıldı; birçok yeni düzenleme yapıldığı görülüyor. Bunlar meselenin bir boyutu... Temel amaç kadın erkek eşitliğinin bilinçlere kazandırılmasıdır. Bunun yolu, tarihsel olarak kadın neyden geri bırakıldıysa onu yerine koymaktır. Yani, kadının toplumla üretim ilişkileri içine girmesidir. Bunun için bütün kadınlar okuyacak ve çalışacak.
ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜNÜ HEDEF ALIYORLAR
Ak Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Denizli milletvekili Nilgün Ök, “kocanı öldür”, “devleti yıkacağız” gibi pankartlarla kadına şiddete tepki gösterildiği iddiasıyla düzenlenen yürüyüşlerin aile birliğini bozma hedefi taşıdığını ve bölücülüğe hizmet ettiğini söyledi. Ök, şiddetin önüne geçmek için hedefin kadının toplumdaki statüsünü yükseltmek olması gerektiğini belirtti.
Nilgün Ök, eylemdeki dövizleri gördüğünde şaşırdığını, bunların şiddettin üstesinden gelmeye değil “bölücülüğe” hizmet ettiğini söyledi. Nilgün Ök şöyle konuştu: “Şiddetin şiddet dili kullanılan afişlerle üstesinden gelineceğine inanmıyorum. Şiddeti sevgi yenecek. Şiddet karşısında susmayacağız ama şiddeti şiddetle de çözemeyeğimizi bilmemiz gerekiyor. Yapılan yürüyüşler bölücülüğe hizmet ediyor. Amaçları aile birliğini bozmak ve toplumu deforme etmek. Kadına karşı şiddet tüm dünyanın sorunu. Biz bu konuda Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi sıfır tolerans ilkesinde kararlıyız. Haklarımızdan ödün vermeyeceğiz.”
DAHA ÇOK TEŞVİK EDİLMELİ
Ök, kadın istihdamına dikkat çekerek, “Asıl hedefimiz kadının toplumdaki statüsünü yükseltmek. Bu konuda reformlar yapıyoruz. Kadın girişimcileri öne çıkarıyoruz. Kadın kooperatiflerine, çiftçilere yönelik destekler var. Kadınsanız ve bir şeyler yapmak istiyorsanız devlet size imkan kapıları açıyor. Kadınları daha çok teşvik ederek, güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
AİLENİN ÖNEMİ
Ailenin önemine değinen Ök şöyle sürdürdü:
“Bizim en güçlü yanımız aile yapımız. En zor zamanlarımızda kenetleniyoruz. Bunu 15 Temmuz'da da gördük. Bunu ailede de görüyoruz. Aile ortamının sağlıklı olması gerekiyor ki çocuklar topluma kazandırılsın. İstanbul Sözleşmesi siyasi bir malzeme haline getiriliyor. Yanlış bir algı yaratılıyor. 'İstanbul Sözleşmesi kalktı biz kadınları rahat öldürebiliriz' algısı yaratılıyor. Hasta ruhlu insanlara da sübniminal mesaj veriliyor. Bizim 6284'ümüz var, Türk Ceza Kanunumuz var. Türk Ceza Kanununda 2005 yılında yaptığımız düzenlemeler var. Bu kanunlar çok sağlam.”
TELEVİZYON DİZİLERİ ELEŞTİRİSİ
Ök, kadına şiddetin önüne geçilmesi için basına da görev düştüğünü belirtti. Ök, televizyon kanallarında yayınlanan dizi ve programları verdiği şu örnekle eleştirdi:
“Geçen bir televizyon programında erkek karakter 'Sen koruma kararı aldırdın ama bu karar bitince seninle görüşeceğiz' diye kadını tehdit ediyor. Bu dil çok yanlış. Yıllar önce de bir haberde okuduğum kadarıyla kafasına taş vurarak eşini öldüren birisi ifadesinde şöyle demişti; 'Taşla vurarak öldürmeyi televizyonda gördüm'. Bu tür davranışlar öğreniliyor. Duyarlı olunmalı.”
'SAVCININ KARARI ÖRNEK OLMALI'
İstanbul metroda kadınlara bıçakla tehditler savuran kişiyle ilgili Cumhuriyet Savcısı Fatmagül Yörük'ün hakimliğe gönderdiği sevk yazısında “Tüm kadınların özgürce yaşama, sokakta bulunma ve hayatlarına devam etme haklarına saldırıdır" ifadelerini kullanmasını da hatırlatan Ök, kararın örnek olması gerektiğini söyledi.