Kadınlar Dünyasının Işık’ı yanmaya devam ediyor
Yeni bin yıla, 1 Ocak 2000, girerken köşe yazısını şu cümle ile bitirmişti: “21 yy da kadın, işte böyle bir dünyanın yaratılmasına katılacak ve elbette yarattığı dünyanın ortağı olacaktır.”
Kadın hareketinin önderlerinden sevgili Işık Soner, 06.09.2009 yılında İstanbul’da yaşama gözlerini yumdu. Kadınlar Dünyası Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliği, Kaynak Yayınları Yayın Kurulu üyeliğinin yanı sıra mükemmel akıcı Türkçesiyle birçok çeviri yapmıştı. Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in 31.08.2009 tarihinde Aydınlık dergisinde yayınlanan “Erdemlerini bir sır gibi gamzelerinde saklamış” başyazısını sevgili Işık’ın büyük bir heyecan ve mutlulukla tüm enerjisini toplayarak kendisinin okuduğunu biliyorum. “Bana karındaşı olma mutluluğunu ilk O verdi “ cümlesini de okurken gözleri bir başka parlamıştı mutlaka.
ÖRNEK DİSİPLİN
Sevgili Işık’la yollarımız ilk kez 1999 yılının Nisan ayında, yayın hayatına Osmanlı döneminde çıkan (1913-1921) Kadınlar Dünyası’nın izinde gidecek bir dergi çıkarmak için bir araya geldiğimizde kesişti. Ekim ayında da aynı isimle yayın hayatına başladı dergimiz. Yayın kurulu toplantıları sonrası evinin büyük penceresi önünde kahvelerimizi içip dinlenmeye çalıştığımız anlarda bile yayın koordinatörlüğünü yaptığı Ulusal Kanal’ı takip eder, yayında gördüğü aksaklıkları anında telefonla Kanal’a bildirir düzeltilmesini sağlardı. Dergi çalışmalarındaki disiplini, sorumluluğu çoğumuza örnek olmuştur. Derginin gelir, gider işlerini ve satışını ayarlayan tüm detaylarla bile tek tek ilgilenen, doğru bildiği yoldan asla sapmayan her zorluğun karşısında dimdik duran çelik gibi bir iradeye sahip yayın yönetmenimizdi. O’nunla aynı yayın kurulunda birlikte çalışmak yaşamımın önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Derginin İzmir satış temsilciliği görevini de yapıyordum. İstanbul’daki toplantılar dışında çokça dergi hakkında telefon görüşmelerimiz olurdu. Kısa bir merhabadan sonra hemen konuya geçer; bu ay kaç dergi sattınız, kaç abone yaptınız, yazın hazır mı, yazı topladın mı, bu ay satış düşük daha fazla çalışın ardından hoşça kal der telefon kapanırdı. Zamanımız çok kıymetliydi. Özeli hiç olmadı veya bize hiç belli etmedi. Son dönemlerindeki telefon görüşmelerimizde sağlığını sorduğum zaman “Boş ver beni, sen anlat. Nasıl gidiyor parti çalışmaları, neler yapıyorsunuz” diye konuyu hemen değiştirirdi.
“Mahcubiyetimden bir türlü sımsıkı sarılamadığım erdemli kardeşim Işık'cığımı olanca kuvvetimle bağrıma basıyorum” diye bitirmişti başyazısını Genel Başkanım Doğu Perinçek. Biz de mi mahcubiyetimizden birbirimize sımsıkı sarılamadık… Sevgili arkadaşım, kadın hareketi bize emanet ve emin ellerde. Işığın yolumuzu hâlâ aydınlatıyor. Özlem ve saygıyla