Kadınlar salgından güçlenerek çıktı

Üsküdar Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, kadınların süreç odaklı olmalarının avantajını yaşadığını söyledi. Üsküdar Üniversitesi salgının tırmandığı 17-25 Nisan arasında 81 ilde 6 bin 318 kişiyle internet üzerinden yaptığı araştırmada salgının ruh sağlımıza etkilerini sorguladı. Araştırmaya 17-97 yaş grubundan kişiler katıldı. Katılımcıların yüzde 71’i kadınlardan oluştu.“Türkiye Koronafobi ve Salgınla İlişkili Duygu Çalışması” başlıklı araştırma kadınların salgın sürecinden güçlenerek çıktığını ortaya koydu. Üsküdar Üniversitesi Epidemiyolojik Araştırmalar Çalışma Grubu tarafından gerçekleştirilen araştırma psikolojik olgunlaşmaya ilişkin de veriler içeriyor. Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Travma sonrası büyüme dediğimiz, psikolojik olgunlaşma sürecini araştırdık. Çarüyen ağacı kesersiniz, kütükten filizler yeşerir ve çok daha güçlü bir ağaca dönüşür. Psikolojik olgunlaşma da buna benziyor” dedi.

OLGUNLAŞMA KALICI

Sayar, kadınların süreç odaklı olmasının salgın sürecinde erkeklere göre daha fazla olgunlaşmalarını sağladığını söyledi. “Salgın sürecinde yaşamla ilgili önceliklerimi tekrar değerlendirdim diyen kadınların oranı yüzde 61, erkeklerde bu oran yüzde 50. Maneviyatım daha kuvvetli oldu diyen kadınlar yüzde 53, erkeklerde bu oran yüzde 38. Bunu yalnızca dini anlamda anlamamak gerek, kendi iç yolculuğu gibi düşünebiliriz. İlişkilerimde daha fazla emek sarf etmem gerektiğini öğrendim diyenlerin oranı kadınlarda yüzde 51, erkeklerde yüzde 40. Zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım ve olayları olduğu gibi kabulleniyorum diyenlerin oranı kadınlarda yüzde 60 erkeklerde yüzde 48. Bütün bu veriler kadınların salgın sürecinde daha fazla olgunlaştığını gösteriyor. Belki virüs hayatımızda derin bir iz bırakmayacak ama bu olgunlaşma kalıcı olacaktır.”

‘ACİZ’ ALGISI YIKILDI

Sayar, kadınların neden daha fazla olgunlaştığını da şöyle açıkladı. “Kadınlarda sonucu değil de süreci düşünme daha fazla. Evrimsel olarak da baktığınızda kadın bir sonraki nesli yetiştirecek. O an olanı değil, sadece kendisini değil, süreci düşünüyor. Örneğin güzel bir yemek yenirken, erkek o anı düşünüyor, karnım doydu, yemek güzel diyor. Ama kadın o yemek nasıl hazırlandı, neler konuşuldu, nasıl bir ortamda yenildi, bunlara bakıyor. Baş edemediğimiz büyüklükte bir stres olduğunda elimizdeki savunma mekanizmaları yıkılıyor. Virüs, cinsiyeti, parayı, sosyal çevreyi ayırt etmiyor. Bina yıkılıyor, binayı yeniden ve daha güçlü kurmak için bir şeyler yapılması gerekiyor. Kadınlar, süreç odaklı olduğu için binanın yeniden inşa edilmesiyle daha kolay başa çıkabiliyor. Bir de ayna nöronlar dediğimiz karşıdakinin duygusunu anlama kadın beyninde biraz daha fazla. Bu da olduğu için daha iyi başa çıkabiliyor. Salgın sürecinde, kadına yönelik aciz, güçsüz algısının da bir geçerliliği kalmadı. Kadınlar daha narin derken, kadınlar daha fazla olgunlaştı. Kadın, evi derledi topladı.”