Kalbimiz Beşparmaklar’da kaldı
Beşparmak Dağları, Muğla ile Aydın arasında, Söke’den Milas’a dek uzanır. Bafa Köyü gençleri olarak doğduğumuz günden beri karşımızda duran, yalçın kayalar ve ormanlarla kaplı olan bu güzel dağı yakından görmek için zirveye tırmandık. Notlarımızı sizlerle paylaşmak istedik.
Antik Çağ’da Latmos Dağları olarak bilinen Beşparmak Dağları, eskiden Latmos Körfezi olan, zamanla alivyonlarla dolarak oluşan Bafa Gölü kıyılarından göğe doğru uzanır. En yüksek noktası olan Tekerlek Zirvesi'nin yüksekliği denizden 1375 metredir. Gölün üstünde, dağın yamacında Hareklea kenti kalıntıları vardır. Doğal güzelliği ile tanınan bu antik şehre aynı zamanda Latmos veya Latmia ismi de yakıştırılmıştır.
Yolculuğa Bafa Gölü’nün karşısında, Söke-Milas karayolu üzerindeki Bafa'dan sabah saat 4.30’da başladık. Araçla Akçalı köyüne gittik. Yarım saat sürüyor. Yollarda köylülerin at, eşek ve inekleri yanısıra yaban tavşanlarını görmek güzel bir sürprizdi. Hocalar Mezarlığı denen son dönemeci geçtik. Aracımızla arazi yolundan gidebildiğimiz son noktaya kadar gittik. Bir ormanın ortasına ulaştık.
DAĞA YOLCULUK
Hava yavaştan ağarıyordu. Dağın sırtına doğru yürümeye başladık. Yolumuz tamamen çam püskülleriyle örtülüydü. Etrafımız, göz alabildiğine çam ağaçları ve birbirinden farklı ama bir o kadar da bütünmüş gibi görünen kaya parçalarıyla kaplıydı. Büyük bir kayanın üstüne çıktık. Herkes bilir ki, kayada yosundan başka bir bitki tutunamaz. Fakat bu kayadan koskocaman bir ağaç çıkmış. Beşparmaklara varmaya o kadar odaklanmıştık ki, etrafımıza bile bakmıyorduk. O ağacı geçtikten sonra birden o muhteşem manzarayı fark ettik ve mola verdik. Buradan yaşadığımız yer, Bafa'nın panoramik görüntüsü büyüleyiciydi. Molayı bitirip ve dağın yamacına doğru çıktık.
Dağın sırtına varğımızda zeminin kuvars kaplı olduğunu gördük. Rüzgârdan ve yağmurdan oyulmuş kayalar aynı Peribacalarını andırıyordu. Kamp yapacağımız alana doğru yürümeye devam ettik. Yaklaşık iki saat yürümenin ardından güzel bir kamp alanı bulduk. Çantalarımızı kamp yapmaya karar verdiğimiz alana bıraktık. Su ihtiyacımızı karşılamak için Damlalı adı verilen doğal kaynak suyuna indik. Burası büyük kayalardan oluşmuş bir mağaraydı. Kayaların ortasından aşağıya doğru yosunlar uzamıştı. Yosunlardan damla damla su akıyordu. İşte o nedenle buraya Damlalı deniyordu. Bu su o kadar uzun süredir damlıyormuş ki, damlaya damlaya tabanda bir "dev kazanı" oluşturmuş. Bu dev kazana şişelerimizi daldırdığımızda suyun buz gibi soğuk olduğunu gördük. Elimizi suyun içinde uzun süre tutmak mümkün değildi. Suyun yosundan aktığını görünce içilebilir olup olmadığı konusunda tereddüt ettik. Tedirgin bir şekilde suyun tadına baktık, gazsız soda gibiydi. İçmeye karar verdik. Şişelerimizi doldurup zirveye doğru yola çıktık.
Nurettin Onur Uysal, Berkin Dönmez, Seza Çakır, Hüseyin Keser, Abdullah Sarı, Ali Sarı, Kemal Yavaş’dan oluşan ekibimiz, Beşparmak Dağlarında.
BÜYÜLEYİCİ DAĞ
Uzaktan zirveyi görüyorduk ama yolu bilmiyorduk. Yola devam ederken bizden önce buraya çıkmış olan kişilerin yolu kaybetmemek için ağaçlara bağladığı çaputları ve büyük kayaların üzerlerine üst üste koyulmuş küçük taş parçalarını takip ederek zirvenin eteğine geldik. Tepe oldukça sarp ve dik idi. Batıya doğru eğimli olması tırmanışımızı az da olsa kolaylaştırdı. Tedbirli bir şekilde tırmanışı tamamlayıp etrafa baktığımızda, Bafa Gölü ve köyü, Pınarcık ve diğer dağ köyleri, Ilbıra Dağı, Selimiye ve Milas; Aydın'a bağlı Karpuzlu ve köyleri, Koçarlı ve köyleri, Söke ve Söke Ovası, Bağarası ve Didim'i, tüm güzellikleriyle kuş bakışı izledik. O şahaser manzarayı doya, doya seyrettik, tadını çıkardık. Anı defterimize duygu ve düşüncelerimizi yazdık.
İki gece, üç gün bu büyüleyici dağı gezdik.
Dağdan inerken inek ve keçi sürüleri olan bir kaç çobanla karşılaştık. Keçiler, çobanların mağaralarda yaptığı derme çatma ağıllarda kalıyorlar. Çobanlardan bazıları her gün Sakarkaya köyüne gelip gidiyorlar. Bazıları ise dağdaki mağaralarda yatıyorlar ve iki haftada bir Sakarkaya köyüne iniyorlar.
Beşparmaklar onların yurdu; biz konuktuk. Kalbimizden bir parçayı Beşparmak Dağları'nda bırakıp köyümüz Bafa'ya döndük.