22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kamu batırırsa Hazine var, özel batırırsa kim ödeyecek?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), bankaların daha fazla kredi vermesini sağlamak için, cumartesi günü bir dizi düzenleme yaptı.

Kamu batırırsa Hazine var, özel batırırsa kim ödeyecek?
A+ A-
EKONOMİ SERVİSİ

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben'in konuya ilişkin açıklamasını dün sizlere aktardık. BDDK, bankaların ellerindeki kaynakları başkaca finansal araçlarda kullanmak yerine, özellikle bu dönem, reel sektöre destek olmak için aktarmasını sağlamaya çalışıyor. Düzenleme özetle bankaların sahip olduğu mevduatlar ile kullandırdıkları krediler, Merkez Bankası swapı ve menkul kıymetleri oranlıyor. Çeşitli çarpanlarla her ay sonunda bu aktif oranının yüzde 100 olmasını istiyor. Eğer olmazsa tutmadığı oranda ceza kesecek. Ancak yapılan düzenlemeye yönelik bir takım eleştiriler geldi.

'TANZİM MEKANİZMASI OLMALI'

İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, Kendime Yazılar adlı bloğundaki inceleme yazısında, söz konusu denkleme kısa vadeli yükümlülük karşılıkları ve zorunlu karşılıkların da eklenmesi gerektiğini ifade etti. Üç temel konuya dikkat çeken Dr. Eğilmez, özetle şunları söyledi: "Buradaki sorun bankaların kredi vermeye zorlanmasıyla ortaya çıkacak batık kredilerin ne olacağı meselesi. Kamu bankalarında böyle bir zarar ortaya çıkarsa Hazine bunlara sermaye takviyesi yapacaktır. Bu durumda eşitliği sağlamak için özel bankaların bu şekilde açılacak kredilerden doğacak zararlarının da kamu eliyle tazmin edilmesi gerekir. Bankalara bu rasyoyu tutturamadıkları taktirde ceza verilecekse karşılığı da tazmin olmalıdır. Benzer şekilde bankaların bu şekilde zorlamayla açacakları kredilerin geri dönmemesi halinde karşılaşacağı likidite sorununun da Merkez Bankası tarafından çözülmesi gerekiyor. İkinci mesele mevduat bankalarıyla katılım bankaları arasında yapılan ayrım. Böyle bir ayrımın yapılması doğru değil. Üçüncü mesele zorunlu karşılıklarla ilgili. Yapılan düzenlemeye göre bankaların topladığı bütün mevduat hesaba katılıyor. Oysa bankalar topladığı mevduatın bir bölümünü merkez bankasına zorunlu karşılık olarak yatırdığı için mevduatın o bölümünü krediye dönüştüremiyor. Burada bir de BDDK’nin bankaların kısa vadeli yükümlülükleri karşılamak için kasalarında bulundurmalarını istediği adına disponibilite denilen miktarları da dikkate almak gerekiyor. Çünkü bankalar bunları da kredi olarak veremezler."

SWAP HARİÇ ZATEN YÜZDE 96

Ekonomist Arda Tunca ise Twitter üzerinden yaptığı yorumda, "Bankalar, ya mevduattan kaçacak ya da istemediği risklere girmek zorunda kalacak, ki böyle bir şey yapamaz. Kapatın kredi komitelerini" dedi.

BloombergHT Yazarı Gökhan Şen de, yaptığı yorumda, "Banka elindeki TL mevduat ve yabancı para mevduatın 1.25 katı kadar kredi vermeli, menkul kıymet almalı ya da Merkez Bankası ile swap yapmalı. Türkçesi bu. Yani hiçbir kaynak boşta kalmasın. Ya krediye dönsün ya merkeze swap olarak gitsin ya da bono vs alınsın. (Hazine fonlansın mesela.)" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu da yaptığı hesaplama ile swap hariç yüzde 100'lük oranı sadece kamu bankalarının tutturduğunu bildirdi. Şubat sonu itibarıyla özel bankalarda oranın yüzde 96'lar düzeyinde olduğunu kaydetti.

Bu oran ve Dr. Eğilmez'in görüşleri dikkate alındığında esasen özel bankalar da BDDK'nın belirlediği seviyeye oldukça yakın.

Ekonomi yazarı Uğur Gürses ise mevduat tarafındaki sınırlı imkana işaret ederek, "Bankaların asli fonksiyonu tek başına kredi vermek değil, mali aracılıktır; basit olarak mevduat toplayıp kredi vermek. Mevduat kaynakları olmayan, artmayan bankaları kredi vermeye zorlamak da bankacılık otoritesinin 'asli görevi' değildir" değerlendirmesi yaptı.

DÖVİZ MEVDUATINI KESER Mİ?

Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan'da geçtiği notta şu değerlendirmelerde bulundu: "Yeni düzenleme ile bankalar, cezaya konu olmamak için daha fazla kredi vermek durumunda olacaklar. Kredi koşullarının fazla gevşemesi de takipteki alacaklara yönelik riski artırabilir. Payda kısmına TL mevduat bir ile, yabancı para mevduat 1.25 ile çarpılıyor. Bu şu anlama geliyor: Ne kadar çok yabancı para mevduat olursa payda büyür ve yüzde 100 aktif rasyosunun sağlanması o kadar zorlanır. Bu da bankaların mevduatlarını TL’de ağırlıklandırmasına yönelik… Tabii, TL mevduat ve yabancı ğara mevduat mudilerin tercihi olduğu için, bankaların yabancı para mevduatlarını daha az cazip hale getirici önlemler alması beklenebilir."

Ekonomist Fatih Keresteci ise, BDDK'nın aktif rasyo düzenlemesinin bir taşla birkaç kuş vurmayı amaçladığını kaydederek, şunları söyledi: "a) Açık amaç kredileri artırmak. b) Rasyonun pay kısmına bilanço dışı bir kalem (döviz swap) koyarak döviz rezervini desteklemek. c) Yurt dışının çıkardığı TL bonolar geri verilip yurt dışı TL'yi sıkıştırmak."

BDDK para ekonomi bankacılık Hazine kamu özel özel sektör devlet devletçilik maliye