30 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kapitalist sistem içinde şiir yaratmak güç

Şair Furkan Çirkin kapitalist sistem içerisinde şiir yaratmanın güçlüğüne dikkat çekti. Kapitalizmin insani değerlere karşı olduğunu belirten Çirkin, Nesimilerin, Yunus Emrelerin duruşunu ve yazdıklarını hatırlattı

Kapitalist sistem içinde şiir yaratmak güç... Şair Furkan Çirkin kapitalist sistem içerisinde şiir yaratmanın güçlüğüne dikkat çekti...

Günümüz Türk Şiiri soruşturmasında usta kalemlerle birlikte genç şairlere de söz veriyoruz. “Nihilist Alarm”, “Hayatım: Rengârenk Bir Zifiri Karanlık” kitaplarıyla ve Percy Shelley’den çevirdiği “Anarşinin Maskesi” kitaplarıyla tanınan Furkan Çirkin, şiirin tanımlanamaz olduğunu söyledi. “Şiir bitti mi?” tartışmalarına da değinen Çirkin, genel bir kültürel düşüşün şiiri etkilemiş olabileceğini ifade etti. Öncelikli olarak kapitalist sistemin tasfiye edilmesi gerektiğini belirten Çirkin, tarih boyunca şairlerin dimdik durduğunu belirtti.

Kapitalist sistem içinde şiir yaratmak güç - Resim : 1

KÜLTÜREL DÜŞÜŞÜN SONUCU: ŞİİRE İLGİ AZALDI

- 21. yüzyılda şiirin yeni bir tanımından söz edilebilir mi?

Şiir, tanımlanamaz olandır. Dolayısıyla şiirin ne şimdi ne de önceki yüzyıllarda herhangi bir net tanımından söz edilebileceğini düşünmüyorum. Buna karşılık hem şimdi hem de önceki yüzyıllarda şiir hep bir yaşama şekli hatta bir ölme şeklidir.

- Dönem dönem ortaya atılan bir iddiadır. Şiir bitti mi?

Aslında şiiri tam olarak içselleştirememiş ve yaşamı tamamen şiire bağlı hale gelmemiş ama bir şekilde şiir ortamına girmiş kişilerin hissettiği duygudur bu. Çünkü istemsizce diğer şeylerle kıyaslarlar şiiri. Şu ünlü şu kadar takip ediliyor, yeni bir modern sanat şu kadar milyona satılıyor, şu popüler kitap bilmem kaçıncı baskısını yaptı, eee şiir? İşte bu kıyasın getirdiği bir söylemdir, şiir bitti, söylemi.

Aslında şiir her zaman çok küçük bir azınlıkça takip edildi, şimdi de öyle. Gerçek şiir dünyayı değiştirse de kısa vadede popüler içi boş şeyler gibi olamaz. Bu yanılsamadan kurtulursak, şiir bitti mi, sorusuna da kesinkes, hayır, cevabını verebiliriz. Hatta şiir, hiç olmadığı kadar önemli! Ha nicelik bakımından, genel bir kültürel düşüşün sonucu olarak, şiirin hitap ettiği o çok küçük alanda bile bir daralma olmuş olabilir. Ama bu niteliğe dokunmadığı müddetçe sorun değildir.

‘ŞİİR HER ZAMAN VE HER YERDE VAR’

- Şiirin halkla arası nasıl? Geniş kitleler şiirin sesini ne kadar duyuyor?

Dediğim gibi. Şiir hiçbir zaman geniş kitleleri *şiir olarak* etkilemedi. Başka bir popüler ideolojinin, popüler kültürün, belki bir şarkının vb. parçası olarak geniş kitlelere ulaşmış olabilir. Ama salt şiir olarak halkla arası iyi değil. En küçük bir kasabadaki bir istisnai çocuğun hayatına dokunabilir şiir. Her yerde ve her zaman vardır şiir. Ama geniş kitlelere ulaşması için o geniş kitlelerin çok çok farklı noktalara gelmesi lazım ki bu da kısa sürede imkansız görünüyor. Şiirin halka arası aynı devam edeceğe ve şiiri her zaman her yerden istisnai kişiler takip edeceğe benziyor.

- Bir fikir de şu: Şiirin aslında bütün biçimlere etki ettiği, onların içine sızdığı şeklinde. Bu bağlamda şiir ve resim, şiir ve sinema ve şiir ve müzik birlikte değerlendiriliyor. Sizce bu doğru mu? Doğruysa bu bağ nasıl oluştu?

Aslında her zaman şiir, insanlığın en üst yaratım gücü olarak, azdan çoğa doğru, bir kartopu etkisiyle, dolaylı olarak her alanı etkiler. Bazen bundan etkilenen alan, üçüncü beşinci elden etkilendiği için doğrudan şiirden haberdar bile olmaz. Ama günümüzde direkt adres gösterilerek resimde, sinemada, müzikte şiirin kullanımı artmışa benziyor. Aslında benim en kısa cevabım; gerçek anlamda bir sanat varsa herhangi bir yerde, bu sanatın doğrudan ya da dolaylı olarak şiirle bağının olması gerektiği, şeklindedir.

‘KAPİTALİZM BİR APTALLIK SİSTEMİDİR’

- Son dönemde şiir kitaplarının satış oranları hayli düşük. Eskiden olduğu gibi dişe dokunur şiir eleştirileri ve polemikleri de yayınlanmıyor. Bunun sebebi nedir?

İnsan kalitesi düştükçe şiire ilgi azalır. Bu net! Kapitalizm, insanı o kadar alçak bir seviyeye düşürdü ki artık insan olma vasfını taşımakla robotlaşmış olmak arasına kadar düştü büyük yığınlar. Böyle bir ortamda şiire büyük ilgi beklemek mümkün değil. Önce kapitalizmin, bir idiokrasi bir aptallık sistemi olarak, tam olarak tasfiyesi lazım. Bunun içinde ve onun araçlarıyla şiir yaratmak da şiiri geniş kitlelere ulaştırmak da çok güç.

-Şairin toplumda yönlendirici bir gücü vardı. Şair duyarlılığından ve şiirinin etkisinden hep söz edilir ki bu yüzden geçmişte pek çok şair gazaba uğramıştır. Günümüzde şairin böyle bir gücü kaldı mı?

Gerçekten insan kalabilen, kültürel düzeyi en üst, belirli bir azınlık kesimde bu güç etkisini sürdürüyor. Fakat geniş afyonlanmış kitlelerin tek bir güce taptığı dönemde yaşıyoruz: Kapital!

YUNUS EMRELERİN DURUŞUNU HATIRLATTI

- Tarihin doğru tarafında durmak bir mesele. Günümüzde de bu konuda turnusol olabilecek pek çok olay yaşandı. 21.yüzyılda şair duruşunu nasıl belirlemeli?

Tarih boyunca derisi yüzülen Nesimi’ler, şiirleri küfür ilan edilen Yunus’lar ve böyle muazzam şairler gördük. Hala da en genç halleriyle yaşıyorlar. Yaşamaya da devam edecekler sonsuza dek. Aptal yığınları kandıran din tüccarı soytarılar tarihin tozlu raflarına karıştı. Kraldan çok kralcı olanlar ve hatta kralların bizzat kendisi de öyle... Ama şair duruşu genel gidişata taban tabana zıt da olsa hep dimdik kalmıştır.

21. yüzyılda da açık ve net bir şekilde kapitalizmin hakimiyeti söz konusudur. Bu ana akıntıya taban tabana zıt bir şair duruşu sergilemeyen, hiç kimsenin şiirle yakından uzaktan ilgisi olamaz. Tarih bu devasa gökdelenleri de büyük bankaları da her dinden ve gelenekten bunlarla uyuşmak için kırk takla atan soytarıları da tozlu rafına kaldırdığında geriye bir tek dimdik duran ve bu devasa akıntıya küfrederek şiir söyleyen şairler kalacaktır.

Şiir Şair Kapitalizm Yunus Emre Sinema