Kayıkçı’nın fırçasında yeni dünya yeşeriyor

İnsanın en güçlü duygusu umuttur. Dünya tarihini etkileyen büyük devrimlerden bir köyün su mücadelesine kadar bütün başarılar umutla başlar. Öyle ki Türk Milleti olarak en büyük mücadelelerimizi en zor şartta dahi bitmeyen güçlü umudumuzla ve iyimserlikle başarıya ulaştırdık. Büyük liderimiz Atatürk’ün “Umutsuz vaka yoktur, umutsuz insan vardır.” sözü anlatmak istediğimizin en iyi özetidir. Nazım Hikmet’in “Büyük İnsanlık” şiirindeki umudun yaşamın ön koşulu olması da hepimiz için geçerli bir saptamadır:

“Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.”

YANGINA UMUTLA GİDELİM

Umudun tersine, karamsarlıkla kazanılmış bir zafer gösterin! Aşılmış bir yol, bulunmuş bir ilaç, söndürülmüş bir yangın gösterin. Evet, hiçbir yangın umutsuzlukla söndürülemez. Karamsarlık yayarak, milleti ağlamaya çağırarak Manavgat’ı, Muğla’yı, diğer illerimizdeki ormanlarımızı kurtarabilir miyiz? Aksine savaşan itfaiyecilerimize, ormancılarımıza, Mehmetçiğimize yardım etmek için bir kova suyla, bir avuç toprakla, canla başla mücadele veren vatandaşlarımızın umudu var. ABD’nin PKK eliyle kundakladığı bu yeni tip savaşın karşında dimdik duracak Türk Milleti var. İşte o dik duruşun içinde yatan duygu, kötülüğe karşı ülkemizde ve dünyamızda kardeşçe, dostça, barış ve bereket içinde, huzurla yaşanacak günlere ulaşma umududur.

DAVA İNSANI, UMUT İNSANIDIR

Geçen günlerde hayat kıdemini kazanmış parti üyelerimizden Nuray Kayıkçı ve kıymetli kızları Burçin Aşkım Gümüş hocamız ile Oya Ezgi Gümüş hocamızın konuğu olduk. Nuray Ablamız bir zamandır geçirdiği rahatsızlıktan dolayı uğrayamadığı için biriktirdiği aidatlarıyla bizi bekliyordu. Dava insanı böyledir, önüne engeller çıksa dahi görevini en önce düşünür. Evde otururken ‘Kayıkçı’ imzalı tablolardan gözünüzü alamıyorsunuz. Anlatılar o kadar içimizden ki fırça darbelerinde kendinizi aramaya başlıyorsunuz. Sağ olsun Nuray Ablamız tablolarından ikisini partisine hediye etti, Ankara İl Başkanlığımızın en güzel köşesine asacağız. Bütün tablolar arasında bizim gözümüze ilişen birisi dikkat çekiciydi. Tuvalde renkler birbiri ardına esiyor adeta bir fırtına çıkartıyordu, o fırtına arasında bir insan ve bir ev görüyorsunuz. “Karmaşa var ama adam her şeye rağmen eve ulaşıyor.” diye özetledi eser sahibi görüneni. Nuray Kayıkçı’nın tablosu aslında önümüzdeki dönemi özetlemektedir. İnsanlık bütün karmaşa ve fırtınaya rağmen evine doğru umutla yürümektedir.

İNSANLIĞIN SONSUZ EVİ YÜKSELİYOR

Nuray Ablamızın hediye tablosunun arkasına not düştük: “Sonsuzluk hediye edebilir mi? Bir yoldaşın resimlerinde edebilir.” Evet, o resimde fırtınaları yararak evine yürüyen insan aslında sonsuzluğa yürüyor. O evin yolunu çizmek için kullanılan her fırça darbesi sonsuzluğun taşlarını diziyor. Burada anlatmak istediğimiz sonsuzluk elbette insan canlılığının veya gezegenimizin ölümsüzlüğü değildir. Mutlaka her maddi süreç bir gün son bulur ve yerini başka süreçlere bırakır. Ancak insanlık yaşadığı sürece yaşayacak sonsuz ve insancıl bir düzen, işte bu fikir yeşeren yeni dünyadan başka bir şey değildir. Tarihin başladığı, toplumsal yaşamayı keşfettiğimiz, sınıfların oluştuğu günden beri bir savaşım içerisindeyiz. Savaş kelimesi kulağa kötü gelse de nihayetinde bugünkü ileri tarih bu savaşımın eseridir. Ancak savaşların olmadığı en ileri tarihe henüz ulaşmadık. Hâkim sınıfların insanlığa en büyük yıkımları ve zulümleri getiren emperyalist düzeninin teorisyenleri “Tarihin sonu geldi.” tespitini yapıyorlardı. Fakat gelinen durumdaki gerçek emperyalizmin sonunun geldiğidir. Yüz yılı aşkın süredir hegemonyasını genişletmek için milyonlarca insan başta olmak üzere doğaya, canlılara, kültürlere, bilime, sanata katliam derecesinde zararlar veren emperyalist düzen artık kayaya çarptı. O kaya insanlığın yaşam umududur. Sonsuz evimiz o kayanın üzerinde inşa edilmektedir. Evin temelleri yıllardır Amerika ve başını çektiği Atlantik cephesini gerileten hareketlerle atılmıştır. Amerika’yla savaşan devletlerin, ayaklanan halkların, verilen savaşlarda kurşun sıkan, şehit olan askerlerin hepsi bu temelin işçisidir. Evin ilk katını üretim ve kamuculukla inşa edeceğiz. Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı “Biden saldırılarına karşı derhal Üreticilerin Milli Hükümetini kurma” çağrısı işte bu inşanın Türkiye için somut görevidir.

Tarihin saati yeşeren yeni dünya için çalışıyor. Önümüzdeki dönem zorlukları aşma ve devrimlerle evimizi inşa etme dönemidir. Nuray Kayıkçı’nın resmettiği umut en gerçekçi duygumuzdur. Adandığımız dava insanlık davasıdır. Yakında Nuray Ablanın sağlıklı günleri gelecek ve birlikte yürümeye devam edeceğiz. Yeminimiz var; kamucu, üreten ve paylaşan bir dünyayı mutlaka kuracağız.

* Vatan Partisi Ankara İl Başkanı-Vatan Partisi Ankara İl Saymanı