Kaynak Tekniği’nde işçiler grev çadırını kurdu

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Amerikan sermayeli Kocaeli Çayırova’daki Kaynak Tekniği’nde (Lincoln Electric) toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 280 kadar işçi, dün fabrika önünde greve başladı. Daha iyi şartlarda çalışmak isteyen işçiler, insanca yaşamak için adil bir ücret talep ediyor.

Kaynak Tekniği’nde, 2023 yılında çoğunluk alınarak yetki başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Birleşik Metal-İş’e yetki belgesini verirken, patron ise yetki tespitine itiraz etti ve hukuki süreç yaklaşık 1,5 yıl boyunca devam etti. Sendika hakkını elde etmek için uzun süre bekleyen işçiler, zorlu örgütlenme süreci ve patronun yetki itirazı nedeniyle aylar süren mahkeme süreçlerinin sonunda toplu sözleşmeli çalışma hakkını elde etti.

İlk dönem toplu iş sözleşmesi için 16 Eylül 2024 tarihinde başlayan müzakere sürecinde, ücret ve sosyal haklara ilişkin maddelerde anlaşma sağlanamadı. Arabuluculuk sürecinde de ilerleme kaydedilememesi üzerine 31 Ocak 2025 tarihinde uygulamak üzere grev kararı alındı.

‘VERİLEN ZAMMI KABUL ETMEDİK’

Birleşik Metal-İş Gebze Şube Başkanı Necmettin Aydın şunları söyledi: “İşverenlerle yaptığımız görüşmelerde ne yazık ki yoksulluk, açlık sınırının altında tekliflerle karşılaştık. İşçi arkadaşlarımız 2023 yılından beri sendikal haklarını elde etmek için mücadele veriyor. Uzun süren mahkemeler sonucunda en son 16 Eylül’de masaya oturduk. Masa süresince de arabulucu dönemi içerisinde de ne yazık ki anlaşamadık. İşveren yüzde 38 civarında bir zam önerdi. Bugün son çare olarak grev silahımızı kullanmak istiyoruz.”

‘AMERİKAN ŞİRKETİ ÜLKEDE İSTEDİĞİ GİBİ AT KOŞTURAMAZ’

Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar da şunları söyledi: “Patronların dayatmalarıyla, sefalet koşullarında işçi çalıştırmaları sonucunda grev uygulamalarımızı başlattık. Bugün ABD sermayeli bir dünya devi olan Lincoln Electric, Türkiye’deki ismiyle Kaynak Tekniği’nde bulunan üyelerimizde birlikte hak arama mücadelemizi ve grevimizi başlatıyoruz. 1980 askeri darbe sonrasında ortaya çıkan Türkiye’deki örgütsüzlük, güdümlü sendikalar eliyle yapılan ücretler, toplu sözleşmeler sendikasızlık ortamını yaratmaya devam ediyor. Metal işçileri de sanayi işçileri de diğer hizmet sektörünün işçileri de milyonlarca emekçimiz de bu koşulları yaşıyor. Son 3 yıllık dönem içerisinde uygulanan politikalar sonucunda yaşam koşullarımız ve alım gücümüz düşüyor. Emek karşıtı politikalarla, sermayenin sözcülüğünü yapan yönetenlere karşı bu tepkimiz. Sermayeyi koruma adı altındaki grev yasaklarını tanımıyoruz.

“Bu şirket 20’yi aşkın ülkede, onlarca üretim tesisiyle, binlerce işçiyi çalıştırıyor. Dünya üzerindeki fabrikalarının neredeyse tamamında sendikalı ve toplu sözleşmeli düzen içerisinde işçi çalıştırıyor. Türkiye’de uzun yıllardır toplu sözleşmesiz. Siz Amerikan sermayeli bir şirket olarak bu ülkede ticaret yapabilirsiniz. Yönetenler size dikensiz gül bahçesi, örgütsüz işçi, sonsuz kamu teşvikleri ve yağmayı önermiş olabilirler. İşçinin de sendikayla birlikte, insanca yaşamaya yetecek ücret talep etme hakkı var. Bu ülke istediğiniz gibi at koşturabileceğiniz babanızın çiftliği değil. Biz anayasal koşullar altında hak ve özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, bayrağımızın altında insan onuruyla yaşama hakkını; Çanakkale’de, kurtuluş savaşında yüzbinlerce şehit vererek kazandık. Grevlerimiz bizim alın terimizdir. Ne kadar sürerse sürsün devam etmeye kararlıyız.”