Kiev'den Teksas'a... Türk savunma sanayii yanlış rotaya dönüyor
Kiev'de SİHA fabrikası, Teksas'ta mühimmat hattı kuran Türk savunma sanayii, Ukrayna'ya verdiği açık destek nedeniyle Avrasya'nın yarattığı altın fırsatları kaçırıyor
Türk savunma sanayii, güvenlik güçlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiği yerli ve milli kabiliyetler ile güvenliğimizin tesisinde başat rolü oynuyor. Geliştirilen milli ürünler, ihracat yoluyla onlarca ülkeye pazarlanarak Türkiye'nin etki alanını genişletmede önemli bir görev üstleniyor. Ancak AK Parti Hükümeti'nin “denge” dediği politika nedeniyle milli ürünlerin hangi ülkelere satılıp hangilerine satılmayacağına dair ilkesel bir duruş sergilenemiyor. Örneğin, bir yandan Karadeniz'de barış ve huzur istenirken, diğer yandan savaşı uzatan silah ve mühimmatın Kiev'e tedariki devam ediyor. Bu oksimorona ilişkin bir de savunma geliştirilmiş durumda. Deniliyor ki Türkiye, Ukrayna'ya silah sağlayarak hem ileri teknolojiye erişmenin yolunu açıyor hem de kazandığı para ile yeni sistemlere yatırım yapıyor. Ancak bu da başlı başına bir aldatmacadan ibaret.
RUSYA FIRSATI KAÇIRILIYOR
Türkiye'nin toplam savunma ve havacılık ihracatı, 2023 yılında 5,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bunun 2 milyar dolar civarındaki bölümünü Ukrayna'ya gönderilen silahlar oluşturuyor. Bu silah sistemleri içinde İHA/SİHA'lardan zırhlı araçlara, muhabere sistemlerinden çeşitli mühimmatlara kadar geniş bir yelpaze bulunuyor. Ancak Türkiye, Ukrayna'dan kazandığı paranın kat be kat fazlasını Rusya'dan kaybediyor. Daha ucuza enerji tedarik etmekten daha fazla tarım ürünü satmaya, ortak üretimden teknoloji paylaşımına kadar büyük fırsatlar kenara itiliyor. Bu nedenle Türkiye ile Rusya arasındaki 100 milyar dolarlık ticaret hedefi bir türlü hayata geçirilemiyor. Halbuki Ukrayna'ya göre çok daha gelişmiş teknik kabiliyete ve kapasiteye sahip olan Ruslar, Batı'nın aksine savunma işbirliğini dolu bir bagajla ve dayatma ile yapmıyor. Üstelik PKK/PYD'ye 100 bin tır silah gönderen de onlar değil.
155 MM'LİK 'STRATEJİK DERİNLİK'
Son dönemde Türkiye'nin yeniden Batı'ya çıpalanmasına neden olabilecek bir dizi adım da üst üste atılmaya başlandı. Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliklerini onaylamasının ardından önce F-35'e dönüş gündeme geldi, ardından ABD'de Ukrayna için mühimmat üretileceği ortaya çıktı. Gelişmeyi duyuran ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake, Deseret News'te kaleme aldığı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Rusya'nın geniş çaplı işgaline karşı Ukrayna'nın savunmasına sağladığımız benzeri görülmemiş yardımın ardından yenilenmesi gereken kritik mühimmat stoklarımızı artırmak için Türk savunma sanayi ile ortaklık yapıyoruz. Teksas'ta Savunma Bakanlığı (Pentagon), bir Türk savunma firmasından satın alınan üç mühimmat hattı inşa ediyor. Önümüzdeki yıl itibarıyla, ABD-Türkiye savunma ortaklığı sayesinde Amerika'da üretilen 155 mm'lik mermilerin yüzde 30'unun Teksas'taki bu fabrikalardan geleceği tahmin ediliyor.” Aslında bu gelişmenin ilk işaretini veren, geçen aylarda Ankara'ya gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland oldu. Nuland, ziyaretin ardından verdiği bir demeçte, “Türkiye ile savunma sanayiinde yeniden çalışmaya başladık. Türkiye artık 155 mm’lik mühimmat üretiyor. Buna çok ihtiyacımız var. Ukrayna’nın çok ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Aynı zamanda birlikte çalışabileceğimiz diğer türden savunma ticareti girişimleri üzerinde de çalışıyoruz.” dedi. Savunma Sanayii Başkanlığından henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama gelmese de, 155 mm obüs mühimmatı üretebilen firmalarımız olduğu biliniyor.
KİEV'E ÖLÜ YATIRIM
Türkiye'nin Ukrayna'daki yeni hamleleri bununla da sınırlı değil. Savaşın başından bu yana Kiev'e 100'den fazla Bayraktar TB2 satan, hatta bir bölümünü de hibe eden Baykar şirketi, şimdi de Ukrayna'da SİHA fabrikası kurmaya başladı. Baykar CEO'su Haluk Bayraktar, 6 Şubat'ta yaptığı açıklamada, “İnşaatı tamamlamak için yaklaşık 12 ay gerekecek, ardından iç mekanizma, ekipman ve organizasyonel yapıya geçeceğiz. Ukrayna’daki fabrika büyük bir tesis olacak, yaklaşık 500 kişiyi istihdam etmeyi planlıyoruz.” dedi. Fabrikanın yılda 120 adet TB2 üreteceğini belirten Bayraktar, “Hiçbir şey fabrikanın inşasını durduramayacak.” diye konuştu. Rus basınında ise fabrikanın “meşru bir hedef” olduğu yönündeki haberler giderek artıyor. Baykar'ın, vurulması muhtemel bir fabrikaya neden bu kadar yatırım yaptığı sorusu ise hala açıklığa kavuşmuş değil.
F-35 YÜKLENİYOR
Kiev'e fabrika, Teksas'a üretim hattı derken Ankara, uzatılan F-35 havucunu da yemeye başladı. ABD'nin F-16'lara yeşil ışık yakması, beraberinde F-35'e dönüş hayallerini de getirdi. Resmi makamlar şimdilik renk vermese de, savunma camiasında “Acaba Putin'i kızdırmadan S-400'leri ortadan kaldırabilir miyiz?” yönünde beyin fırtınaları esiyor. Kimileri Türkiye'nin HİSAR hava savunma sistemini geliştirerek S-400'lere ihtiyacı kalmadığını ileri sürerken, kimileri F-35 alarak KAAN jetini çok daha hızlı ve gelişmiş şekilde üretebileceğimizi iddia ediyor. Geçen ay yaş haddi nedeniyle emekli olan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan'ın ilk röportajı ise, daha önemli sinyaller içeriyor. Mercan şöyle diyor: “Ben şahsen, S-400 meselesinin Amerika'nın şu anda ortaya koyduğu şartların dışında bir takım paradigmalarla çözülebileceği kanaatindeyim.” Bunun üstüne Mercan, sosyal medya hesabından da bir paylaşım yaparak “F-35. Where were we?” (F-35. Nerede kalmıştık?) diye yazdı. Böylece ısıtılmaya başlayan S-400/F-35 tartışması, önümüzdeki günlerde gündemdeki yerini koruyacağa benziyor.
EUROFIGHTER TUZAĞI
Bu arada Türkiye'nin Avrupa'dan Eurofigter savaş uçağı alma talebi de devam ediyor. ABD'den F-16'ları vize çıkmasının ardından Almanya'nın da Eurofighter vetosunu kaldırması ümit ediliyor. Ancak Eurofigter gerçeğinin ne olduğunu, Almanya'nın önemli kuruluşları arasında gösterilen Bilim ve Politika Vakfı izah ediyor. Türkiye'nin savunma politikasında NATO dışında ittifaklar oluşturduğu, Ankara'nın Eurofighter'ı satın alamadığı takdirde Çin-Pakistan ortak yapımı JF-17 Thunder savaş uçaklarına yönelebileceği belirtilen analizde, şu değerlendirmeler yer alıyor: “Eurofighter Typhoon'ların Türkiye'ye satışı ticari bir silah ihracatından çok daha fazlası olacaktır. Bu, Türkiye'nin Batı'nın askeri-endüstriyel sistemlerine entegre edilmesi anlamı taşır ve dolaylı da olsa Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşıp özerkliğe yönelmesinin önüne geçilmiş olur.”
HEGEMONYA BAŞ AŞAĞI
Türkiye, kendisine büyük dayatmalar ile sunulan bu silah sistemleri ile birlikte, yeniden Batı'nın dümen suyuna çekiliyor. Türk savunma sanayii de kaybeden tarafa oynayarak, altın fırsatlara sırtını dönüyor. Ancak ne kadar kafamızı kuma gömsek de, dünya değişiyor ve küresel hegemonya baş aşağı gidiyor. Türkiye tarafını doğru seçmeli.
'HALUK VE SELÇUK UKRAYNA'NIN KAHRAMANLARI'
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, CNN TÜRK’e konuştu. Türkiye'den çok sayıda Bayraktar TB2 ve diğer ekipmanları aldıklarını belirten Bodnar, “Bayraktar TB2, Ukrayna savaşının gazisi oldu. Ukrayna topraklarının savunucusu olarak Ukrayna toplumunda çok popüler hale geldi.” dedi. Ukraynalı Büyükelçi şöyle devam etti:
“Bayraktar'a şarkılar yazılıyor. Bazıları çocuklarına bu ismi verdi. Ve inanıyorum ki Haluk ve Selçuk, Ukrayna'nın da kahramanları ama onlar hala çalışmaya devam ediyor. Fabrika inşaatı sürüyor. Bu nedenle yeni ekipmanların tedariğine devam etmek için çalışmalarımız çok önemli. Örneğin Ukraynalı ekipler, KAAN için motor üzerinde çalışmaları sürdürüyorlar. Ukraynalı ekipler KAAN projesine yönelik çalışıyor ve yarışıyorlar.”
'KAAN SATIN ALACAĞIZ'
“Biraz daha fazla detay verir misiniz?” sorusuna Bodnar'ın yanıtı, “Bu yeni bir fikir değil, görüşmeler savaştan önce başlamıştı. Motor tasarımında farklı tecrübeleri olan birkaç şirketimiz var.” oldu. Büyükelçi, “İhaleye girmişlerdi değil mi?” sorusu üzerine ise şunları söyledi:
“Evet bu motor için diğer uluslararası ve yerli üreticilerle rekabet eden Ukraynalı şirketlerden oluşan bir tür konsorsiyum var. Ancak Ukrayna'nın deneyimi ve iyi bir partner etiketi var ve bu uçak için çok ihtiyaç duyulan gerekli özelliklerle donatılmış ekipmanları hızlı bir şekilde üretebiliyoruz. Böyle bir gelişme yaratmak Türk tarafı için de güçlü bir katma değer getirecektir. Çünkü yeni teknolojilere dayalı kendi üretimine sahip olmak sadece güvenlik ve savunmanın güçlendirilmesi için değil, aynı zamanda pazarda rekabet için de bir ilerlemedir. KAAN’ın F-35 ve F-22 ile rekabet edebilecek tam potansiyele sahip olabileceğine inanıyorum ve bu da geleceğin hikâyesi. Bu yüzden dediğimiz gibi bunu bir başarı hikâyesi haline getirmeyi başarırsak ve hem doğu hem de Batı'daki üçüncü tarafların etki etmesini önlersek bölgedeki en güçlülerden biri olacağız.” “Sizce gelecekte Ukrayna KAAn satın alır mı?” sorusuna Bodnar'ın yanıtı, “Sadece satın almakla kalmayacağız, kullanacağız da. Nerede kullanacağımızı da biliyoruz.” oldu.
TÜRKİYE 'AVRUPA GÖKYÜZÜ KALKANI GİRİŞİMİ'NE KATILDI
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, “Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi Niyet Mektubu'na Türkiye ve Yunanistan'ın Katılımına Dair Düzenleme Belgesi”ni imzaladı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in NATO Savunma Bakanları Toplantısı için gittiği Brüksel'de çeşitli temaslarda bulundu. Bu kapsamda Bakan Güler'in katılımıyla, Almanya'nın NATO Daimi Temsilciliği'nde, “Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi (The European Sky Shield Initiative-ESSI) Niyet Mektubu'na Türkiye ve Yunanistan'ın Katılımına Dair Düzenleme Belgesi İmza Töreni” yapıldı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius'un ev sahipliğinde gerçekleşen törende, Bakan Güler ile Yunanistan Savunma Bakanı Dendias belgeyi imzaladı. Bakan Güler imza töreninde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Almanya'nın liderliğindeki bu girişim, müttefiklerin birlikte çalışabilirlik ve entegrasyonunu sağlarken, NATO'nun gerekliliklerinin yerine getirilmesi yolunda da önemli bir adımdır. Türkiye olarak, geniş bir yelpazedeki milli imkanlarımızla bu girişime katkıda bulunmaya hazırız. Bu önemli girişimdeki koordinatör rolü için Almanya'ya teşekkürlerimi sunmak isterim. Kolektif savunma anlayışına hizmet eden bu girişimde sizlerle çalışmaktan memnuniyet duyacağız.”
TÜRKİYE'NİN MENFAATİNE Mİ?
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe ise söz konusu girişime tepki gösterdi. Gökçe, şöyle yazdı: “Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorious, Türkiye ve Yunanistan’ın Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne (ESSI) katılacaklarını duyurdu. ESSI'de Almanya, ABD ve İsrail füzeleri kullanılacaktır. Bu sistem Türkiye'nin menfaatine olur mu? Oldukça tartışmalı bir konu.”