24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kılıçdaroğlu: 16 Nisan'da hepimizin sandığa gitmesi lazım

Kılıçdaroğlu:"Hepimizin kesinlikle 16'sında sandığa gitmesi lazım. Komşuyu ikna edeceğiz, onu da götüreceğiz Arkadaşımızı, dayımızı, yeğenimizi ikna edip bayram havası içinde sandığa gidip oyumuzu kullanacağız. Bu demokrasi için zorunludur. Hem sandığa gitmeyip hem şikayet etmek gibi bir kültürümüz olmamalı" dedi

Kılıçdaroğlu: 16 Nisan'da hepimizin sandığa gitmesi lazım
A+ A-

Muhtarlar ve hemşehri dernekleriyle Ata Köşk Otel'de bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kaderinin belirleneceği bir sürecin yaşandığını ifade ederek, "Tavrımız ne olacak? Demokrasiden yanı mı olacak? Tek adam rejiminden yana mı olacak?" sorusunu yöneltti. Asıl tartışılan konunun bu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, karar verirkensadece bugünü değil geçmişi, demokrasiyi geliştirmek için neler yapıldığını ve hangi bedeller ödendiğini düşünmek gerektiğini söyledi.

Bu halk oylamasının partilerle siyasi liderlerle değil Türkiye ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgili olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sosyal demokrat, ülkücü, mütedeyyin, liberal, kim olursa olsun doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi bu bölgelerde yaşayan bütün vatandaşlarım, hep beraber geleceğimizi belirleyeceğiz. Bu kadar önemli bir referandum." dedi.

Kılıçdaroğlu, daha sonra katılımcıların anayasa değişikliği ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir program olması halinde Düzce'de de miting yapabileceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu anda 9 milletvekilinin Düzce'de çalıştığını kaydetti. Bu süreçte çok fazla miting yapmadıklarına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Oturup birlikte konuşmak, tartışmak ve birbirimize düşünceleri aktarmak zorundayız. Bir parti, hükümet seçimine gitsek, oturup miting yapalım. Ama burada öyle bir tablo yok. Bu tablo birlikte oturup, konuşma tablosudur. Yani farklı siyasi görüşte olan insanların bir araya gelip konuşmaları gerekiyor." ifadesini kullandı.

Ülkenin geleceğinin herkesi ilgilendirdiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bu nedenle ortak aklın egemen kılınması ve birlikte oturulup karar verilmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Ne için? Türkiye'nin geleceği için, bayrağımız için vatanımız için. Mitingden fazla bizim bir araya gelip konuşmaya ihtiyacımız var." şeklinde konuştu.

Bütün arzularının sivil toplumun güçlenmesi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ancak yaşanılan süreçte yasal altyapısı olan sendikaların bile korkudan sesini çıkaramadığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bir kişiye yetki veriyoruz. Bütün ekonomik ve sosyal konularda kararname çıkarma yetkisi var. Doğru mu? Doğru. Arzu ederse o bir kişi 'ben kıdem tazminatını kaldırdım' diyebilir. İşçilerden ses çıkıyor mu? Hayır. Herkes gelecek endişesi taşıyor. Acaba söylersem beni işten atarlar mı? O endişeyi taşıyor. O zaman demokrasi var mı? Hayır, 2,5 yıldır askıda. Fiili başkanlık dönemini yaşıyoruz. Kıdem tazminatı için sendikalar her türlü söylemi bir dönem dile getiriyorlardı. Şimdi korkudan dile dahi getiremiyorlar. Başkan 'ben asgari ücreti dondurdum' diye karar aldı. Alır mı? Alır. Yetkisi var mı? Var. İtiraz eden sendika var mı? İtiraz eden en azından asgari ücretlilerin hakkını savunmak için itiraz eden bir kesim var mı? Ses bile yok. Bu fiili durumu, anayasal duruma kavuşturduğunuzu düşünün. O zaman yaşayacağımız tabloyu herkes daha iyi görmeli. Sandığa giderken bütün bunları düşünerek sandığa gitmeliyiz. Düşünmeyelim, sandığa gitmeyelim, oy kullanmayalım. Bu doğru değil."

"ÜLKENİN HİÇBİR SORUNUNU ÇÖZMÜYOR"

Kılıçdaroğlu, bir kararnameyle bütün muhtarlıkların bitebileceğini savunarak, "Mitinglerinde diyorlar ki 'Kılıçdaroğlu muhtarlıkları ve belediye başkanlıklarını bir kararnameyle kaldırabilir.' dedi. Benim söylediklerimi çarpıtıyorlar. Ben hiçbir zaman 'belediyeler kapatılır, böyle bir yetkisi vardır' demedim. Ne dedim? Muhtarlıkları bir kararnameyle kaldırırlar." şeklinde konuştu.

Bu anayasa değişikliğinin ülkenin hiçbir sorununu çözmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sadece rejimi değiştireceğini, demokratik parlamenter sistemden otoriter bir sisteme, tek adam rejimine geçileceğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, sorun çözen değil toplumu ayrıştıran ve sorun yaratan bir anayasa değişikliğiyle karşı karşıya olunduğunu anlattı.

Kılıçdaroğlu, bu anayasa değişikliği TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında bir AK Parti milletvekilinin "Bu değişiklikleri yapıyoruz, geçireceğiz ama asıl amacımız anayasanın ilk 4 maddesidir" dediğini anımsatarak, şöyle devam etti:

"İlk 4 maddesinden birisi de Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'dır. Ben söylemedim. Nerede söylüyor? TBMM kürsüsünde. İtirazlar üzerine tekrar kürsüye geldi ve aynı söylediklerini tekrarladı. Bu sorunun yanıtını kim verecek? Bana göre bu sorunun yanıtını vermesi gereken sayın Devlet Bahçeli'dir. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Ben milliyetçilerin, ülkücülerin vatana bağlılığını biliyorum. Bu konuda en ufak bir endişem yok. Bayrağa saygılılar, vatanını seviyorlar bizim gibi ülkesini seviyorlar biz de seviyoruz. Milliyetçilik nedir? Kendi halkının, kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktır, tarihine bağlılıktır. Ankara'yı niye biz başkent seçtik? Tarihini bilmeyen geleceği iyi inşa edemez. Ankara boşuna mı başkent yapıldı? Hepimiz bu değişikliklerin oylanmasında dikkatli, sorumlu davranmak zorundayız."

"ADALETİ KİM DAĞITACAK?"

Düzenlemenin bazı maddelerinin hemen, bazı maddelerinin ise daha sonra yürürlüğe gireceğine ilişkin bir soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Hakimler Savcılar Kurulu hemen yürürlüğe girecek. Niçin? Yargıyı tek kişiye teslim etmek için. Ne diyorlar? Güçler ayrılığı değil güçler uyumu. Bir kişinin elinde olursa mesele biter. Yani parti devleti kurmak için, devletin bütün organlarını bir partiye tahsis etmek, bir partinin emrine vermek için özel bir çaba harcanıyor. Bugün 'A' partisi iktidarda, yarın bir başka parti gelir. O da devleti allak bullak ederse, o da 'bu hakimleri ben atıyorum, hepsini yeniden ben atayacağım' derse ne olacak? Adaleti kim dağıtacak? Soru bu. Adaleti siyasi partinin başkanının tayin ettiği hakim mi dağıtacak, yoksa tarafsız ve bağımsız olan bir hakim mi dağıtacak?"

Kılıçdaroğlu, bir kişinin devletin yapısını ve işleyişini değiştiren bütün kararnameleri çıkarabileceğini belirterek, "Bunun sağı, solu var mı? Hayır. Bunun partisi var mı? Hayır. Bir kişi her şeye egemen olacak. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar ucuz bir devlet midir? O zaman biz bu parlamentoyu niye kurduk? 'Milli iradeyi temsil ediyor' diyoruz. Milli iradeyi bir kişiye veriyoruz, devletin yapısını ve işleyişini değiştirecek her türlü kararı almaya yetkili. Olmaz, doğru değil." dedi.

"TÜRKİYE YALNIZLAŞIYOR"

Evrensel anayasa değişikliğiyle ilgili Venedik Komisyonu'nun kararına da değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin demokratik sistemden vazgeçtiği, otoriter bir sisteme geçtiğinin ve "bu anayasayla siz AB üyesi olamazsınız" denildiğine dikkati çekti.

Türkiye'nin yalnızlaştığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Suriye ile kavga ettik. Faturayı kim ödedi? Suriyeliler, Suriye'deki Türkmenler, Türkiye'deki ticaret erbabı. Hep beraber ödedik. 4 milyon Suriyeli'yi ağırlıyoruz. 'Evet' geçerse Suriyeliler'e vatandaşlık verecekler. Bunu da söylüyorlar. Vatandaş sandığa giderken bunu da düşünmeli. Suriyeliler'e vatandaşlık verilmesini istiyorlarsa gitsinler 'evet' oyunu kullansınlar. 'Hayır efendim ben işsiz kalıyorum, çocuğum işsiz' diyorsa, o da gitsin 'hayır' oyunu kullansın. Bu kadar basit.

Sadece Ortadoğu'da yalnızlaşmadı. Rusya'ya, İran'a bakın kavgalıyız. Komşumuz Bulgaristan'a bakın, büyükelçisini çekti. Sayın Cumhurbaşkanı önemli bir şey söyledi, çok önemli. Döndü bütün Avrupa'ya 'eğer bu tutumunuz devam ederse siz kendi ülkenizde caddede, sokakta rahat gezemezsiniz' dedi. Ne demek bu? Yani El Kaide'den ben sorumluyum onu mu demek istiyor, IŞİD'ten ben sorumluyum onu mu demek istiyor? Olmaz."

"DİLİNE HAKİM OLAMAYAN DEVLETİ İYİ YÖNETEMEZ"

Kılıçdaroğlu, bu işin sağı, solu ve partisinin olmadığını belirterek, "Benim rahatsız olduğum kadar eminim AK Parti'ye, MHP'ye oy veren sağduyulu vatandaşlarım da rahatsız. Niye biz dünyayla kavga ediyoruz? Niye böyle bir dil kullanıyoruz? Diline hakim olamayan devleti iyi yönetemez." dedi.

Türkiye'nin dünyadan soyutlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ne oldu? Bizim büyükelçimiz çağrıldı. 'Bu sözlerin anlamı nedir' diye soruyorlar büyükelçiye. Ne diyecek büyükelçi? 'Efendim dikkate almayın sayın Cumhurbaşkanı espri yaptı' diyecek herhalde, büyük bir ihtimalle. Ne diyecek başka?" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Durup dururken Rusya ile kavga ettik, sonra gittik ve Rusya'dan özür diledik, el etek öptük. Bu benim ağırıma gidiyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti yeri gelecek 'aman ne olursun Putin', yeri gelecek 'aman ne olursun Trump.' Sizin aklınız yok mu?" diye konuştu.

Son 2,5 yıldır fiili başkanlık süreci yaşandığı ifadesini yineleyen Kılıçdaroğlu, ekonomiye değinerek eskiden Suriye ve Afrika'ya mal götürmek için kuyruğa giren tırların satılığa çıktığını söyledi.

Vatandaşın, kimliğinin, inancının, siyasi görüşünün sorgulanmadığı tarafsız devletle muhatap olmak isteyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "O zaman devlet vatandaşın devleti olur. Parti devleti olursa olmaz. Eski komünist sistemlerde neydi? Parti devleti vardı değil mi? Ya komünist partinin üyesisin ya da değilsin. Şimdi Türkiye'yi o sürecin içine sokuyorlar. Dünya o süreçten çıktı, biz Türkiye'yi yeniden o sürecin içine sokuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"KENDİLERİ GÜVENMİYORLAR"

Dün akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon programına katıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:

"Bizim bir girişimimiz olacak mı? Bizim girişimimiz falan olmayacak. Biz millete gidiyoruz, millete ve vatandaşa anlatıyoruz. Süreç kısır tartışmaların olacağı bir süreç değildir. Süreç oturup düşünme, karar verme sürecidir. Ali 'bunu' dedi, ben cevap vereyim, Veli 'bunu' dedi, ben cevap vereyim. Oturup kavga edelim. Kavga edecek zaman değil, düşünecek zaman. Ne söylerlerse söylesinler. Elimizde 18 madde var değil mi? Bakacağız. Söylüyorlar, üstelik kaba bir dille 'Kılıçdaroğlu yalan söylüyor' diyorlar. Ben de kendilerine her seferinde çağrı yapıyorum, ben yalan söylüyorsam daha iyi ya eline fırsat geçti, alırsın 18 maddeyi senin istediğin televizyon kanalında bana gösterirsin ve 'bak görüyor musun sen bunu doğru söylemedin' diye, ben de mahcup olurum. Gel o zaman. Gelmiyor, gelemiyor. Niye gelmiyorlar? Çünkü onlar da biliyorlar ki ben doğruları söylüyorum. Yoksa niye gelmesinler. Belki hiç bu kampanyaya gerek bile kalmayacak. Biz mahcup olacağız, oturacağız. Onların söylediği doğru, bizim söylediğimiz yanlış çıkmış olacak. Gelin, anlatın. Fransa'da, Japonya'da, Amerika'da, Hollanda'da, İspanya'da, Papua Yeni Gine'de, Yeni Zelanda, Avustralya'da oluyor, Türkiye'ye gelince, biz gelmeyiz. Niye gelmiyorsun? Öz güvenin mi yok, kendine mi güvenmiyorsun? Ben de biliyorum, öz güvenleri de yok, kendilerine de güvenmiyorlar. Çünkü mahcup olacaklar."

Atatürk'ün "milletin istiklalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır" sözünü anımsatan Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal milletin istiklalinden söz etmiştir. Onlar ne diyorlar? 'İstikbal' diyorlar, 'istiklal' demiyorlar. Kendi ikballerini düşünüyorlar. Arada 180 derece fark var. Onun için her cümlenin, her sözcüğün ne anlama geldiğini çok iyi bilmemiz lazım." dedi.

"TEK İSTEĞİMİZ SANDIĞA GİTMENİZ"

Kılıçdaroğlu, yeni sistemde cumhurbaşkanının yardımcıları ile bakanların tamamının Meclis dışından atanacağını ve ömür boyu dokunulmaz olacaklarını savundu. Kılıçdaroğlu, böyle bir vebale ortak olmak isteyenlerin sandıkta "evet" diyebileceğini söyledi.

Tüm seçmenlerden sandığa gitmesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Hepimizin kesinlikle 16'sında sandığa gitmesi lazım. Komşuyu ikna edeceğiz, onu da götüreceğiz. Arkadaşımızı, dayımızı, yeğenimizi ikna edip bayram havası içinde sandığa gidip oyumuzu kullanacağız. Bu demokrasi için zorunludur. Hem sandığa gitmeyip, hem şikayet etmek gibi bir kültürümüz olmamalı. Hiç endişe etmeyin sandıkları sahip çıkacağız. Tek isteğimiz sandığa gitmeniz." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya ve Yenimahalle belediye başkanlarına talimat verdiğini, Ankara'nın neresinde olursa olsun sandığa gitmek isteyen engelli vatandaşların talepleri durumunda sandıklara götürüleceğini de bildirdi.

CHP Çankaya İlçe Başkanı Selçuk Dereli'nin kuzeni Onur Deniz'in Hakkari'de şehit düştüğünü öğrendiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şehide Allah'tan rahmet diledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu acılar gerçekten yüreklerimizi yakıyor. Teröre karşı hep birlikte bütün siyasi partilerin ortak tavır takınması, ortak mücadele etmesi gerekiyor. Terör bitecekse ortak mücadeleyle ortak tavırla bitecektir. Teröre karşı herkesin amasız, fakatsız tavır koyması lazım.” açıklamasını yaptı.

kılıçdaroğlu CHP referandum Başkanlık referandumu