Kılıçdaroğlu, Atatürk CHP'sinin neresinde?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin davetlisi olarak bulunduğu Berlin’de, 21 Eylül 2010 tarihinde gazetecilere yaptığı açıklamada; "Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum." demiştir.

Kısacası Kılıçdaroğlu asla Atatürkçü bir yolda bulunmamış, laiklik ve bağımsızlık diye bir anlayışı olmamış, Altı Ok'un adını bir kez bile içten kullanmamıştır. En önemlisi ve siyasi hayatının özeti olarak Atatürk'ten uzak olduğunu da açıkça itiraf eden, "Biz, 1930'lu yılların CHP'si değiliz!" sözünü de kullanmaktan -maalesef tabanın ve oy verenlerin her zaman tıpış tıpış ardından geleceğini hayal ederek- çekinmemiştir.

Kılıçdaroğlu, Silkroad raporu ve FETÖ'nün kaset kumpası sayesinde "Dersimliyim" diyerek CHP Genel Başkanlığına başladığı günden bu yana, her zaman açıkça Atatürkçü olmadığını samimi olarak söylemiştir.

Her nedense CHP içinde bulunanların önemli bir kısmı, ellerinden olanaklar, altlarından koltuklar kayıp gitmesin diye göz yummuşlardır.

Ancak artık, son günlerde "Türban" ile ilgili kanun teklifi vermesi ile Kılıçdaroğlu'nun değil ama Atatürk'ün CHP'sine gönül verdiğini söyleyen üyelerin ve seçmenlerin kaçacak ya da saklanacak bir yerleri kalmamıştır.

Artık en üstteki son takke de düşmüştür, Kılıçdaroğlu'nun ve bu süreçle uyum içinde kişisel ikballeri için faaliyet gösteren, Türk Milletinin çıkarları, Türk Milli Devleti'nin korunması ve muhafazası ve hatta Atatürk ile de zerre kadar ilgileri kalmayan CHP üst yönetimini işgal eden Atatürk karşıtı kliklerin foyaları dökülmüştür.