Kılıçdaroğlu’nun 'ben' vurgusu!
15 Ekim tarihli yazımda,
“ABD Kılıçdaroğlu’nu harcıyor.
Gözdesi İmamoğlu” diye yazmıştım.
Beyaz Saray, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı,
RAND Corporation, Brookings Enstitüsü…
Türkiye masalarında konuşulanları aktarmıştım.
CHP içinde yoğun ilgi gördü.
Bazı CHP’liler arayıp ayrıntı sordu.
CHP PLANI
Uzunca bir süredir ABD’de olan,
ABD’nin Türkiye masasındaki uzmanlarla görüşen bir tanıdığımın değerlendirmesi özetle şöyleydi:
“CHP tıkandı, oyları artmıyor.
ABD Kılıçdaroğlu’ndan umudu kesmiş.
Beceriksiz buluyorlar.
Onunla sonuç alamayacaklarını düşünüyorlar.
Mezhepsel sıkışmışlığını engel olarak görüyorlar.
Cumhurbaşkanı adaylığı hiç gündemlerinde değil.
CHP’nin başı için de arayıştalar.
Gördüğüm kadarıyla İmamoğlu’nu deneyecekler.
ABD’nin yeni gözdesi Ekrem İmamoğlu.
Adını çok gündeme getirdiler.
Ona oynamaya karar vermişler gibi.”
RAPORLARDA DA YER ALDI
ABD’nin İmamoğlu ilgisi yeni değildi.
Çok önceden üzerinde çalışıldığı biliniyordu.
ABD derin devletinin en önemli kuruluşu
“RAND Corporation”ın raporlarında da yer alıyordu.
“Erdoğan’a karşı en şanslı aday İmamoğlu” deniyordu.
Son dönemde Pentagon politikalarına yön veren “Foreign Policy”de de İmamoğlu adı öne çıkarıldı.
Yazımda bu ayrıntılar da vardı.
İLGİNÇ GELİŞME
Sonrasında ilginç gelişmeler yaşanmaya başladı.
Kılıçdaroğlu İmamoğlu’na karşı sertleşti.
Kendini daha fazla öne çıkarır oldu.
Bu durum parti içinde de dikkat çekti.
İmamoğlu’na yaklaşanlar biraz geri adım attı.
Elbette Kılıçdaroğlu’nun tavrının nedeni ben değildim.
Amerika’nın tutumuydu.
Amerika’ya, “Beni kolay harcayamazsınız.
Benimle çalışmak zorundasınız” mesajını veriyordu.
'BİZ' DEĞİL 'BEN'
Bu olay sonrası,
Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını takip ettim.
Meclis Grup Toplantılarında, televizyonlarda, …
“Biz”in yerini “ben” almaya başladı.
En son Mersin konuşması da aynıydı.
İşte onlardan birkaçı:
“Hepsini halledeceğim.”
“… benim boynumun borcu olacaktır."
“… sizin hayalleriniz benim hedefimdir.”
“Sevgili Mersinliler, ahdim var.
Bu memlekete barışı, huzuru, sevgiyi getireceğim.”
“Ahdim var ve söz veriyorum.
Bu memlekete demokrasiyi ve adaleti getireceğim.”
“… düzeni değiştireceğim.”
“…asla izin vermeyeceğim.”
“Siyaseti kirlilikten arındıracağım.”
“Haksızlığı, hukuksuzluğu bitireceğim.”
“Türkiye'de yurt sorununu çözeceğim.”
…
DOSTLARI
Parti politikalarında, “biz” yerine “ben” diyor.
Ama “dostlarını” ihmal etmiyor.
Çoğulu onlar için kullanıyor.
Kim oldukları da belli.
İMAMOĞLU CEPHESİ
İmamoğlu cephesi de durumun farkında.
20 gün kadar önce,
İmamoğlu’na yakın genç bir işadamı tanıdığım arayıp şu sitemde bulundu:
“Hep senin yüzünden.
15 Ekim tarihli yazın milat oldu.
ABD’nin Başkan’a ilgisi doğru.
Onların derdi Erdoğan.
Onu kim yenecekse ona oynarlar.
Ama Kılıçdaroğlu alındı.
CHP’deki koltuğundan olacağı bilgisinden korktu.
O günden sonra tuhaflaştı.
Neredeyse düşman muamelesi görüyoruz.
Akşener’in Başkan’ı işaret etmesi de etkiledi.
Kendini ortaya atması da bundan.
Ama seçim yaklaşınca sorun çözülür.
Kafasına göre hareket edemez, ettirmezler!”
KRİZ BÜYÜYOR
“Helalleşme” tartışması.
“Neoliberal poltikaların terk edilmesine” itiraz.
“Çin modeline” karşı çıkma.
HDP ile ittifak.
KHK’lıları görevlerine iade sözü.
Dış politikada 180 derece değişiklik vaadi.
ABD’den demokrasi için yardım talebi.
Baykal ekibinin partiden ihracı.
İmamoğlu’nun adaylığı.
Kılıçdaroğlu’nun “Ben adayım” tavrı…
Ortaklarla ilişkiler…
Anlayacağınız CHP’de tartışma büyüyor.
Ortalık sakinleşsin diye bekleyenler var.
Ama saflar da giderek netleşiyor.
Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek.
İzliyoruz…