Kiliseye saldırıdan devlet zaafı çıktı
Kilise saldırısının ardından tutuklanan Mahmud Muhammed ve Enver Karakaş'ın sözde Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan ile bağlantılı olduğu öne sürüldü. Her iki isim için de ‘çatışma bölgeleriyle irtibatlı’ notu olduğu iddia ediliyor.
İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne saldırıda kullanılan teröristlerin, Türkiye’de faaliyet gösteren Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan’ın ekibinden olduğu iddia ediliyor. Saldırı öncesinde teröristlerin kullandığı araçlardan birinin Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin sözde yönetim kurulu üyesi Mahmud Muhammed’e ait olduğu basında da yer aldı.Haberlere göre diğer araç ise Enver Karakaş’ın… Karakaş’ın sosyal medya paylaşımlarında Hidayetullah Oğuzhan’ın başkanlık ettiği Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin eylemlerine çağrıda bulunduğu görülüyor. Karakaş ayrıca bu eylemlerin içinde yer alan Doğu Türkistan Vakfı Mütevelli Heyeti’nde de görev yaptı. Hidayetullah Oğuzhan’a iddiaları sormak için Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin internet sitesinde yer alan telefon numarasını aradık.Telefonu söz konusu yapının Genel Sekreteri Abdureşit Eminhacı açtı. Oğuzhan’a haberimizle ilgili soru sormak istediğimizi illettik. Eminhacı notumuzu Oğuzhan’a iletti ve “Çok yoğun olduğunu ve yanıt veremeyeceğini” söylediğini aktardı.
T24’ten Tolga Şardan, mahkemede Mahmud Muhammed ve Enver Karakaş hakkında “çatışma bölgeleri ile irtibatlı” saptamasında bulunulduğunu yazdı. Aydınlık’ın Türkiye’deki Uygurlardan ulaştığı kaynak, Mahmud Muhammed’in Irak Musul’a ve Suriye’ye adam gönderen isimlerle yakınlığına dikkat çekti. İki isim de kilise saldırısıyla olan bağlantıları nedeniyle soruşturma kapsamında tutuklu.
BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ!
Pakistan’da selefi eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye gelen ve NED (Uluslararası Demokrasi Vakfı)’nın verdiği para ile Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği’nin başkanı olan Hidayetullah Oğuzhan, AK Parti’nin ve İçişleri Bakanlığının koruması altında. AK Parti yetkililerinin bu tutumu “Türkiye’deki Uygurların ABD’nin kontrolüne girmesini önlemek için” diyerek savunduğu ifade ediliyor.
Oğuzhan’ın geçici oturma izni almaya ve Türk vatandaşlığına geçmeye yardımcı olmak adı altında Uygurlardan yüz binlerce dolar topladığı iddia ediliyor. Bir diğer iddia da Oğuzhan’ın, İçişleri Bakanlığının çeşitli projelerinden büyük gelir elde ettiği yönünde.
AK Parti yönetiminin onlarca Uygur örgütü içinden Hidayetullah Oğuzhan’ı seçmesinin nedeni de, ideolojik yakınlıktan kaynaklanıyor. Oğuzhan’ın, AK Parti’nin de kendini yakın gördüğü “Müslüman Kardeşler” örgütüyle yakın bağlantısı olduğu söyleniyor.
Sarıyer’deki kilise saldırısı ile bağlantılı olarak tutuklanan Mahmud Muhammed, Mahmud Damollam (Büyük din adamı) olarak biliniyor. ABD Dışişleri Bakanlığına bağlı Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosunun kayıtlarına göre Muhammed, Çin'in Sinciang eyaletinin başkenti Urumçi'de “tanınmış ve etkili bir imam”. Muhammed’in Urumçi’den Suriye’ye hangi tarihte geldiğini henüz bilmiyoruz ama Suriye’deki faaliyetlerinin Çin ve Suriye hükümeti nezdinde rahatsızlık yarattığı raporlarda görülüyor. İnsan Hakları ve Çalışma Bürosu’nun 2010 yılında yayımlanan 2009 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporu’nun Suriye başlıklı bölümünde, Muhammed’in “İslami araştırmalar için Suriye’de olduğu” belirtiliyor. Raporda yer alan şu ifadeler dikkat çekici: “Uygur Amerikan Derneği, Çin hükümetinin Suriye hükümetine Mahmud Damollam’ı Çin'e iade etmesi için baskı yaptığına ve burada olası bir siyasi misillemeyle karşı karşıya kaldığına inanıyordu. 10 Haziran'da güvenlik görevlileri, Mahmud Damollam'ı ailesiyle birlikte gözaltına aldı haziran ayı sonlarında güvenlik güçleri aileyi serbest bıraktı ve onların Türkiye'ye gittikleri bildirildi.”
DİJİTAL MATERYALLER İNCELENİYOR
ABD Dışişleri Bakanlığının Uygur Amerikan Derneği’ne dayandırdığı rapora göre Mahmud Muhammed, 2009 yılında ailesi ile birlikte Türkiye’ye geldi. Bilgiler, Muhammed’in Türk vatandaşlığına kabulünün ise 2016 yılında olduğu yönünde. Mahmud Muhammed (Damollam), Hidayettullah Oğuzhan’ın başkanlığını yaptığı Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin yönetim kurulu üyesi. Bu kayıt dışı yapının Arap Dünyası Koordinatörü. Mahmud Muhammed, 1976 Sinciang Urumçi doğumlu, evli ve 5 çocuklu. Muhammed’in “Doğu Türkistan İslami Partisi ve DEAŞ/ÇB iltisaklı şahıslar ile irtibatlı” olduğu da yazıldı. Muhammed’e ait dijital materyallerin incelenmeye devam ettiğini de belirtelim.
Enver Karakaş ise 1975 Sinciang Hotan doğumlu. Mahmutpaşa’da esnaf. Evli ve 5 çocuklu. Karakaş, hakkında da “çatışma bölgeleriyle iltisaklı” bilgisi var. Mahmud Muhammed ve Enver Karakaş’ın araçlarının 5-7 Ocak arasında saldırganlardan David Tanduev’in de içinde olduğu bazı şüpheliler tarafından Kayseri’ye giderken kullanıldığı tespit edildi. İddiaya göre Kayseri’de örgütsel toplantı yapıldı. Araçlar da bu toplantıya giderken kullanıldı. Her iki isim de kendilerini savunurken ekonomik sıkıntılar nedeniyle araçlarını kiraya verdiklerini saldırıyla ilişkilerinin olmadığını söyledi. Savcılık, 2 Şubat’ta aralarında Muhammed ve Karakaş’ın da olduğu 9 şüpheliyi “tasarlayarak adam öldürme”, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarındanmahkemeye sevk etti, 8 şüphelinin tutuklu yargılanmasına 1’inin ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verildi.
TÜRK ORDUSU İLE SAVAŞIYOR
Hem resmi kaynaklar hem de Aydınlık’ın ulaştığı kaynaklar Mahmut Muhammed’in Doğu Türkistan İslami Partisi (DTİP) ile irtibatlı olduğunu gösteriyor. DTİP, bölgede başlayan çatışma sürecinin ardından 2011’de Suriye’ye taşındı. Örgüt, 2016 Ağustosundaki Fırat Kalkanı Harekâtı’nda PKK ve DEAŞ ile birlikte Mehmetçiğe kurşun sıktı. Bu harekâtta 67 askerimiz şehit oldu. 2018’de İdlib’de yaşanan gerginliğin ardından Türkiye ve Rusya, Soçi’de İdlib anlaşması imzaladı. Türkistan İslam Partisi, Türkiye-Rusya anlaşmasını tanımadığını ilan etti, İdlib anlaşması gereği M4 karayolunda yapılan Türk-Rus ortak askeri devriyelerine sık sık saldırı düzenledi. Bu saldırıların birinde 27 Mayıs 2020’de bir askerimiz şehit edildi.
SURİYE’DEKİ KAMPLARDA ASKERİ EĞİTİM
Güncel ismiyle Türkistan İslam Partisi, 2012 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından terör örgütleri listesine eklendi. BM raporunda yer alan bilgilere göre Çin’de bağımsız bir “Doğu Türkistan” kurmayı hedefleyen örgüt El-Kaide ve Özbekistan İslam Hareketi isimli terör örgütleriyle yakın ilişkili. 7 Nisan 2011 tarihinde yapılan bilgi güncellemesinde Türkistan İslam Partisi hakkında şu ifadeler yer alıyor: “Son yıllarda, Türkistan İslam Partisi, teröristleri eğitmek için Çin dışında üsler kurdu ve otobüs, sinema, mağazalar, pazarlar ve oteller bombalama dahil olmak üzere terör eylemleri, komplolar yürütmeleri için Çin'e üyelerini gönderdi. Ayrıca suikast ve kundaklama saldırılarını da üstlendi ve yurtdışındaki Çin hedeflerine terör saldırıları düzenledi.”
Türkistan İslam Partisi, eski CIA Başkanı ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun kararıyla 20 Ekim 2020'de, ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmıştı.
EN TEHLİKELİ GRUPLARDAN BİRİ
Türkiye Cumhuriyeti, Türkistan İslam Partisi’ni terör örgütü olarak tanıyor. Suriye’deki cihatçı terör örgütleri arasında bombalı araç saldırıları gibi yöntemlerle en tehlikeli gruplardan biri olarak gösterilen grup, daha çok Suriye'nin kuzeybatısındaki Cisr-el Sugur ve Cebel Zaviye ormanları ile İdlib merkezde konuşlanmıştı. Türkistan İslam Partisi Suriye kanadı askeri sorumlusu İbrahim Mansur, 2014’te Türkistan İslam Partisi Türkiye Teşkilatı kurucu üyelerinden Ümit Erdoğan’a verdiği röportajda, Afganistan’da toparlanarak kuvvetlendiklerini söyledi. Anadolu Ajansı’nda da Ümit Erdoğan imzasıyla yayınlanan röportajda Mansur, Suriye’deki savaşa katılma sebeplerini şu sözlerle açıkladı: “Birincisi buradaki zulüm gören Suriye halkına cihad ile yardım etmek bizim boynumuza bir farz. Ondan başka hem Doğu Türkistan'daki zulmü yok etmek ve Türkistan’daki cihadı güçlendirmek için, Türkistanlı Müslümanlara askeri eğitim vermeye ihtiyacımız var.” Türkistan İslam Partisi'nin sözde lider yardımcısı Abdusselam Türkistani de, 21 Şubat 2023’teki röportajında Suriye’deki eğitim kamplarından birinin sorulması üzerine, “Askeri okulların sağladığı avantajlardan feragat edecek değiliz. Askeri okullar silahlı mücadelemiz için gereklidir. Modern muharebeyi bilmek ve öğrenmek elbette cihadın gereklerinden biridir.” yanıtını verdi.
OĞUZHAN’IN EKİBİYLE BAĞLANTILI
Gelelim Türkiye’de Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği ve Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (DTSTKB) adı altında faaliyet yürüten Hidayetullah Oğuzhan’la ilişkilerine… DTSTKB’nin resmi bir kaydı olmadığını da ekleyelim. Doğu Türkistan Vakfı (DTV)’nın internet sitesinde yer alan habere göre Enver Karakaş, 2021 yılında DTV Mütevelli Heyeti’ne alındı. Ayrılıkçıları yakından izleyen bir Uygur, Aydınlık’a Karakaş’ın, Oğuzhan’ın başkanı olduğu DTSTKB ve Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği’nin aktif üyesi olduğunu söyledi. Karakaş, sosyal medya hesapları üzerinden DTSTKB’nin eylemlerinin duyurularını yapıyor. Muhammed ise Oğuzhan’ın başkanı olduğu derneklerin yöneticisi. Arap dünyası koordinatörü sıfatıyla çeşitli ülkelerde konferanslar veriyor. Uygur Ulemanlar Birliği Başkan Vekili… Aydınlık Oğuzhan, Muhammed ve Karakaş’ın birlikte çekildiği fotoğrafa da ulaştı. (sayfanın üstünde) Ayrılıkçı hareketin DEAŞ’la bağlantısı olduğunu öne süren kaynak, “Suyun başı kirli” ifadesini kullandı.
DOLKUN İSA İLE YANYANA
Oğuzhan, ayrılıkçı açıklamalarıyla tanınıyor. Hidayetullah Oğuzhan Kasım 2022’de Avrupa Birliği Parlamentosu’nda düzenlenen ‘Uygur Forumu’na da katıldı. Oğuzhan “Doğu Türkistan halkının tek arzusu, egemen ulusluğu yeniden kurmaktır.” diyerek açıkça bölünme çağrısında bulundu. Oğuzhan Türkiye’ye giriş yasağı bulunan Dolkun İsa ile de bu forumda buluştu.
AYRILIKÇI DERNEKLERE DESTEK
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) Uygur ayrıklıkçılığına destek verdiği de ortaya çıkmıştı. YTB Başkanı Abdullah Eren, 8 Şubat’ta TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonuna bilgi verdi. Eren, “Toplu keyfî gözaltılar Çin’in yapmış olduğu; çok sayıda Uygur soydaşımızla görüşüyoruz, tabi bunun hepsini kamuoyuna deklare etmiyoruz, çok büyük mağduriyetler yaşanıyor. Türkiye'deki Uygur dernekleriyle çok yakın çalışıyoruz, Uygur gençlerine burslar veriyoruz. Derneklerde insan hakları birimleri oluşmaya başladı.” ifadelerini kullandı.
ABD’DEN 4 YILDA 3 MİLYON DOLAR FON
ABD, Çin’i sıkıştırmak için Uygur bölücülerini kullanıyor. Rabia Kadir, Rushan Abbas, Ömer kanat, Nuri Türkel, Salih Hudayar, Kuzzat Altay gibi Doğu Türkistan bölücülerine kucak açıyor. ABD Fedaral bütçesinden, Dünya Uygur Kongresi, Uygur Amerikan Derneği, Uygurlar İnsan Hakları Derneği, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği, Uygular için Kampanya gibi teşkilatlara CIA’nın taşeron kuruluşu National Endowment For Democracy (NED) üzerinden büyük ekonomik destek veriyor. NED’in raporlarında yer alan bilgilere göre Uygur bölücülüğüne 2014-2018 yıllarında 3 milyon dolar fon sağlandı.
AYDINLIK DEAŞ BAĞLANTISINI YAZMIŞTI
Aydınlık, 24 Aralık 2020 tarihinde yayımladığı “CIA'nın Türkistan İslam Partisi'ne verdiği görev” başlıklı haberinde, ABD’nin Türkistan İslam Partisi teröristlerini, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın kesişimi olan Fergana Vadisi üzerinden Suriye’ye taşıdığını duyurmuş, DEAŞ ile Uygur ayrılıkçısı Türkistan İslam Partisi’nin bağlarını ve bölgede terör faaliyetlerindeki rolüne ışık tutmuştu.
PERDELEME KAMPANYASI
Geçen hafta “Çin Uygur Türklerine soykırım yapıyor” yalanı yeniden piyasaya sürüldü. Zafer Partisi, DEM Parti, HÜDA PAR, FETÖ aynı cephede toplandı. Aydınlık 12 Şubat'ta "Saldırganlarını perdeleme kampanyası" başlığıyla konuyu gündeme getirdi.