Kilo kaybı, halsizlik ve kanser
Günümüzde giderek artan kanser olguları, toplumsal yaşamın kabul edilebilir gerçeği olmuştur. Kanser son yıllarda her iki kişiden birinin hayatına kendisi ya da bir yakını nedeniyle giriyor.
Kanserde ortak belirtiler; nedensiz kilo kaybı, geçmeyen halsizlik ile yorgunluk ve yüksek ateş olarak karşımıza çıksa da bazen sessizce gelebiliyor. Başarıyla tedavi edilmesinde, erken teşhis ve doğru tedavi planlaması önemli rol oynuyor.
YÜZLERCE TÜRÜ VAR
Kanser, vücudun bir veya birden çok organ veya bölgesini etkileyen 200’den fazla hastalık grubunu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Belirli bir doku veya organdaki hasarlı hücrelerin kontrolsüz bir biçimde üreyerek, bir kitle veya tümör oluşturmasıdır. Kansere neden olan kesin bir etken olmasa da, kanser riskini artıran birçok faktör bulunmaktadır. Bu risk faktörlerinden en önemlileri; sigara, obezite, sanayileşmenin getirdiği bazı kimyasal maddeler, hareketsiz yaşam, UV ışınları ve bazı enfeksiyonlar olarak sıralanabilir. Birçok hastalığı taklit edebilen kanserin belirtileri de farklı hastalıkların belirtileriyle benzerlik gösterebilmektedir. Çoğu kanser türü oldukça sinsi ilerlemekte ve ancak son evrede belirti vermektedir. Bazı kanserler de bulundukları organa göre bulgularla ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra kanserin, hangi organa yerleşmiş olursa olsun, vücutta neden olduğu genel şikayetler de bulunmaktadır. Bunlar hemen her kanser tipinde görülen; halsizlik, ani kilo kaybı, iştahsızlık, ateş gibi belirtilerdir. Düşük doz toraks tomografisi sigara içenler için hayat kurtarıcı olabilir.
ÖLÜM EMİR DEĞİL
Kanserin erken teşhis edilmesi için yapılan taramalar sayesinde erken evrede tespit edilen çoğu kanser türü, hayati kayıplara neden olmadan tedavi edilebilmektedir. Yaygın olarak yapılan tarama testleri; serviks yani rahim ağzı kanseri için yıllık smear testleri, meme kanseri için yıllık mamografi, kolorektal kanserler için gaitada gizli kan, endoskopi, kolonoskopi, akciğer kanseri için düşük doz toraks tomografisi ve prostat kanseri için PSA testidir. Çok sık görülen bir kanser türü olan akciğer kanseri için yapılan düşük doz toraks tomografisi özellikle sigara içen veya akciğer kanseri açısından riskli grupta bulunan kişilere yapılması oldukça faydalı olan bir taramadır. Kanser birçok bölümün işbirliğiyle, multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Cerrahi yöntemler ve bununla birlikte radyoterapi de kanser tedavisinde başarılı sonuçlar elde etmenin anahtarlarııdır. Sistemik tedavi kısmını oluşturan; kemoterapi, akıllı ilaçlar ve son 5 yılın öne çıkan tedavi yöntemi immunoterapi de tedavide oldukça önemlidir. Tedavilerin kanser türüne ve evresine göre farklı uygulanması gerekmektedir. Bazı hastalarda küratif denilen tedaviler, bazı hastalarda ise sadece palyatif yani hastanın sağ kalım süresini uzatmaya ve kansere bağlı şikayetlerini azaltmaya yönelik tedaviler uygulanmaktadır. Kanserle mücadelede en önemli nokta, tedavinin kişiye özel olarak planlanması ve uygulanmasıdır.
HASTA YAKINLARININ GÖREVİ
Tedavide başarılı sonuçlar elde etmek için medikal uygulamaların yanı sıra; hasta ve hasta yakınlarının olumlu düşünmeleri ve tedaviden vazgeçmemeleri de büyük önem taşımaktadır. Kemoterapi sonrası bulantı kontrolünde bile hasta psikolojisi çok önemlidir. Psikolojik destekle hastanın ve hasta yakınlarının tedavi sürecine olumlu yaklaşması, tedaviden vazgeçmemesi, tedavinin devamlılığına ve başarılı olmasına büyük katkı sağlamaktadır. Kanser tedavisinde başarıyı olumlu yönde etkileyen bir diğer etken, hasta-hasta yakını ve onkoloji ekibinin iletişiminin kuvvetli olmasıdır. Hastanın merak ettiği tüm soruları cevaplandırması, tedavi süresince nelerle karşılaşacağını anlatılması hastanın tedaviyi daha çok benimsemesini sağlamaktadır.
KORUNMAK MÜMKÜN
Kanser, sağlıklı yaşam kurallarına uyulduğu sürece önlenebilir bir hastalıktır. Kanserden korunmak için dikkat edilmesi gerekenlerin başında, dengeli beslenmek ve hareketli bir yaşam tarzına sahip olmak gelmektedir. Bu amaçla; Akdeniz tipi beslenme alışkanlığıın kazanılması önemlidir. Kırmızı eti azaltıp haftada 2 porsiyonla sınırlamak, daha çok balık, zeytinyağlı yemekler ve sebze yemekleri tercih etmek, meyve, baklagiller, süt ve süt ürünlerinden zengin bir beslenme programı oluşturmak gerekmektedir. Günde en az yarım saat hafif tempolu yürüyüş gibi egzersizlerle hayata hareket katılmalıdır. Bunların yanı sıra sigardan tamamen uzak durulmalı, alkol tüketimi ise sınırlandırılmalıdır.