22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kırmızı derili yerlilerin beyazlara isyanında yeni dönem

Kırmızı derili yerlilerin beyazlara isyanında yeni dönem
A+ A-
LATİF BOLAT

Evo Morales ve yeni MAS iktidarı, ABD destekli Anez ve onun hükümetindeki bazı bakanları 15 ay önceki darbeden sorumlu tutup hapishaneye koydular. Buna karşılık, özellikle de Amazon kıyılarındaki Santa Cruz bölgesinde yaşayan daha Avrupalı Bolivya şehirlerinde, Morales iktidarına karşı direniş geliştirilmeye çalışıldığı gözlemleniyor.

Tam bir sene önce, Türkiye’de koronavirüsün ilk görülmesi haberini aldığımızda Bolivya’daydık. Latin Amerika hâlâ sıcak yaz aylarının mahmurluğu ile koronavirüsten haberdar bile değildi henüz. Ama yine de eczanelerin önünde uzun kuyruklar oluşmaya başlamıştı. Hatta dönüş uçağında kullanmak üzere saf alkol almak isteyince, alkol satışlarının durduğunu söylemişti bir eczacı. Yani koronanın gölgesindeydik, Bolivya’nın Santa Cruz de la Sierra şehrinde. Nitekim sadece iki gün sonra da, Bolivya, Columbiya ve Meksika hükümetleri, buralarda yapacağımız konser ve konferanslarımızın tamamının iptal edildiğini duyurunca, biz de Türk Hava Yollarının en son uçağından bir bilet bulup Türkiye’ye “kaçmak” zorunda kalmıştık.

Şili’den Bolivya’ya geçtiğimizde bizi karşılayan Yoga merkezi sahibinin evine gitmiştik hemen. Santa Cruz şehrinin özel olarak geliştirilmiş bir bölümündeki villalardan biriydi arkadaşımızın evi. Yaklaşık 200 bahçeli villanın olduğu bölgeye giriş, polisler ve özel güvenlikçiler ile korunmaktaydı. Giriş çıkışlar, havaalanlarındaki güvenlik makinalarının da olduğu, çok sıkı şekilde kontrol edilmekteydi. Böyle bir lüks bölgeye yıllarca yaşadığımız Kaliforniya’da bile rastlamamıştık doğrusu.

YERLİ HALK İLE AVRUPA KÖKENLİLERİN FARKI

Giriş kapısına vardığımızda, içerden dışarı çıkmak üzere onlarca kişinin kuyrukta beklediğini ve polis tarafından didik arandığını görünce garibimize gitti. Bunlar, bu villalarda bakıcı, hizmetçi olarak çalışan yerli halktan hizmetlilerdi. Hepsi de ufak tefek, oldukça koyu tenli, siyah düz saçlı kişilerdi. Bu villalardan birinin sahibi olan arkadaşım ve tüm villa sahipleri ise, sanki daha az önce Londra uçağından inmişçesine bembeyaz ve sarışındılar. İşte o anda Bolivya’da ne olup bittiğini anlamaya başladım desem yalan olmaz.

Yıllardır Latin Amerika devrimleri üzerine araştırma yapmış, Arjantin’den Peru’ya İspanyol ve Avrupa sömürgecilerinin yüzyıllardır yaptıklarını oldukça ayrıntılı şekilde kavramış biri olduğumu düşünüyordum. Ama bu giriş kapısındaki kalabalık ve oradaki ortam, birdenbire durumu daha da açıklayıverdi bize. Güya bu yerli hizmetlilerin bu villalardan yaptıkları hırsızlıkları önlemekti bu sıkı kontrolün amacı. Sınıf farklılıklarının bu derece koyu renklerle belirlendiği bir başka yer görmemiştik o ana dek.

TÜM LATİN AMERİKA’NIN SÖMÜRGECİ GEÇMİŞİ

Aslında bu sömürgeci tarihin yankıları, ta kuzeydeki Meksika’dan Orta Amerika’ya ve oradan da Şili ve Arjantin’in en güney ucundaki Patagonya’ya kadar açıkça gözlemlenebilir. Genellikle yönetici sınıf ve para ile ilgili sınıflar hep Avrupalı görünümlü beyazdırlar. İşçi sınıfı, küçük esnaf, madenciler, hizmetler sınıfındakiler, yani kısacası nüfusun çok daha büyük bir kısmı ise ilk bakışta fark edebileceğiniz bir şekilde yerli halktandırlar.

Belki de o nedenle, misafirleri olduğum Bolivyalı arkadaşıma Che Guevera’nın Bolivya’da öldürülmesi konusunu açtığımda oldukça rahatsız olduğunu ve Che’yi kötüleyen bir şekilde aceleyle sohbeti sonlandırdığını hatırlıyorum. Belli ki kendisi de bir Avrupalı aileden gelen Arjantinli Che Guevera’nın, Bolivya’daki yerli halk için yapmayı planladığı devrimleri pek de tutmuyordu bu kesim.

KAYIP CENNET ‘SHANGRİ LA’: BOLİVYA

Bolivya, bir yandan Amazon ormanlarına diğer taraftan muhteşem And dağlarına yaslanan ve adeta efsanelerdeki kayıp ülke “Shangri La” gibi bir yer idi bizim için. Hemen her köşesinde bir sürpriz ile karşılaştık kaldığımız sürece. Dünyanın en zengin ‘gümüş” madenlerinin olduğu yerdi buralar. Hatta Bolivyalı dostlarımız “İspanyol krallığının Bolivya’dan çaldığı gümüşlerle, La Paz’dan Madrid’e gümüşten bir köprü yapılabilirdi” diye tarihte olan bitenlerden şikayetlerini belirtmişlerdi. Bu yaklaşık 10 bin kilometrelik bir köprü olurdu, eğer mümkün olsaydı! Hele de yeni teknolojilerde kullanılan “litium” madeninin dünyada en zengin kaynaklarının Bolivya’da bulunması, ülkenin ekonomisini ve potansiyellerini de oldukça arttırmıştı.

Kendisi de bir yerli kabileden gelen Evo Morales ve partisi MAS (Sosyalizme Doğru Hareket) yaklaşık on senede, Bolivya’yı karanlıklardan çıkarıp gelişmekte olan dünya haritasına yerleştirmişlerdi. Ama bunu yaparken hem yerli halkın gücünü arttıran, hem de beyaz sermayenin gücünü daraltan politikalar uyguladıkları için Bolivya’nın geleneksel hakim sınıflarının tepkisi gecikmedi. ABD’nin de destekleri ile, aynen Venezuela’da Hugo Chavez’e yapılanlar gibi, Evo Morales’e karşı da harekete geçildi. Morales’in Başkanlık süresini bir 4 yıl daha uzatma eğilimini bahane edip, Bolivya ordusunu işin içine katarak, 2019 Kasımında bir karşı devrim yapıldı. Bu karşı devrime direnen MAS partisinden 30 göstericiyi de katledip, sarışın bir Fransız’a benzeyen Jeanine Anze Chavez’i sözde “geçici” başkanlığa getirdiler. 3 ay içinde seçimler yapılacaktı. Ama yapılacak her seçimi Morales’in kazanacağı belli olduğu için, sürekli ertelediler ve nihayet, 3 ay içinde yapılması gereken seçim tam bir sene sonra yapılabildi. Eğer MAS ve Morales’in taraftarları mücadele etmeselerdi bu seçim kesinlikle yapılmazdı.

AMERİKANCILARIN BÖLÜCÜLÜĞÜ

Şimdi ise, Evo Morales ve yeni MAS iktidarı, ABD destekli Anez ve onun hükümetindeki bazı bakanları 15 ay önceki darbeden sorumlu tutup hapishaneye koydular. Buna karşılık, özellikle de Amazon kıyılarındaki Santa Cruz bölgesinde yaşayan daha Avrupalı Bolivya şehirlerinde, Morales iktidarına karşı direniş geliştirilmeye çalışıldığı gözlemleniyor. Hatta Santa Cruz şehrindeki arkadaşlarımız, sosyal medyadan sürekli olarak o bölgenin Bolivya’dan ayrılıp bağımsız bir devlet haline gelmesi propogandasını yapmaya başladılar. Belli ki, ABD ve yerli işbirlikçileri, Bolivya’nın yasal hükümetine karşı yeni taktikler geliştirmekteler. Yakında “Santa Cruz Kurtuluş Ordusu” gibi bir yapı ile karşımıza çıkıp bağımsız bir bölge devleti isterlerse hiç şaşmayalım.

ABD bolivya Latin Amerika