Yandex
25 Mart 2025 Salı
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kızılca günden çıkışın temsili: Asya’da Nevruz coşkusu

Binlerce yıldır kutlanan Nevruz bolluğun, bereketin, paylaşmanın sembolü olarak görülüyor. Türk kültüründe Ergenekon Bayramı olarak da kutlanan Nevruz, aynı zamanda zorlukları aşmanın temsili. Ekrem Ataer ve Mehmet Dağıstanlı ile Nevruz’u konuştuk

Kızılca günden çıkışın temsili: Asya’da Nevruz coşkusu

Gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart’ta kutlanan ve yeni gün anlamına gelen Nevruz, bütün Asya halklarının ortak bayramı olarak kabul ediliyor.

Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan Nevruz, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ne göre de yeni yılın başlangıcı olarak görülüyor.

Tarihsel olarak Nevruz’un geçmişi 2 bin yıl önceye kadar dayanıyor. Türk kültüründe Nevruz, Ergenekon Bayramı olarak da adlandırılıyor.

Yeni yılın başlangıcı", "baharın müjdecisi" ve "doğa bayramı" olarak kabul gören Nevruz Bayramı, asırlardır devam eden gelenekleriyle Adriyatik'ten Çin'e geniş bir coğrafyada kutlanıyor. Kutlamalarda her ulus kendi kültür değerleriyle Nevruz’u renklendiriyor, canlandırıyor.

Türk dünyasında "zorlu geçen kış mevsiminin ardından doğanın baharla başlayan canlanması ve yeni bir başlangıcın simgesi" olan nevruz kutlaması, binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan renkli ritüellerle sürüyor.

Türklerde baharın gelişinin kutlanması geleneğinin, Çin kaynaklarına göre milattan öncesine dayandığı, bu kaynaklarda Hunların milattan önce 3. yüzyılda bahar aylarında şenlik düzenlediği belirtiliyor. Nevruz’da hem yardımlaşma, dayanışma hem de yılın bolluk ve bereket içinde geçmesi için dualar ediliyor.

BEREKET YENİ GÜN İLE TEMSİL EDİLDİ

Kızılca günden çıkışın temsili: Asya’da Nevruz coşkusu - Resim : 1

Bugünden baktığımızda Nevruz’un anlamı nedir? Müzisyen-Yazar Ekrem Ataer, Nevruz’un Üretim Devriminin habercisi olduğunu söyledi. Ataer, Nevruz’un, yeni umutları, yeni kazançları imgelediğini kaydederek şu ifadeleri kullandı:

“Yeni umutlar, yeni kazançlar, yeni bereketler ‘Yeni Gün’ ile imgelenmiştir. Tarım toplumları için doğanın uyandığı gün aynı zamanda yeni bir yılın da başladığı gündür. Tarih boyunca insanlık tohumun toprakla kavuştuğu ya da ürünün hasat edileceği süreçlerde şenlikler, kutlamalar yapmıştır. Kısacası yılın başladığı gün ya kazmanın toprağa vurulduğu, üretimin başladığı ya da orakla ekinin biçildiği gündür. Eski Babil’de Akit kutlamaları yılın ilk ayı kabul ettikleri Nisan ayının ilk 12 gününde kutlanır... İbrâniler ise birinci, altıncı, yedinci ve dokuzuncu ayların ilk gününü yeni yıl sayarlar. İsrâiloğulları’nın, kökeni Ken‘ânîler’e kadar uzanan yedi günlük Fısıh (Mayasız Ekmek) bayramı da yılın ilk ayındaki arpa hasadına denk düşen süreçtir. Tarımsal faaliyetlerin sonunu ifade eden Sümer kökenli bir festival olan Zagmug’un da (Babil Nevrûzu) hasat bayramı olduğunu biliyoruz.”

ZORLUKLARIN AŞILDIĞI GÜN

Türk kültüründe Nevruz’un Ergenekon’dan çıkışı da simgelediğini kaydeden Ataer, Nevruz için, “Tek bir tohumdan hayatı yeşertmek bir ulusun varlık yokluk savaşı olarak daha derin bir anlam derinliği kazanmıştır.” dedi. Ataer, sözlerini şöyle tamamladı:

“Nevruz Türkler ’de yalnız tarımla bağıntılı değildir. Devletin zorlu süreçlerini, Ergenekon’da olduğu gibi yeniden doğuşlarını anlatan efsanelerine de kaynak olmuştur. Nevruz kutlamalarının bir diğer adı da ‘Ergenekon Bayramı’dır. Bu isim geçmişten günümüze kadar hâlen çeşitli Türk boyları arasında canlılığını korumakta, aynı zamanda milletin destanların gücüyle birbirlerine olan güven bağını güçlendirmektedir. Ergenekon da böyle bir gelenektir. Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türkî’sinde naklettiği Ergenekon menkıbesi, eski Çin kaynaklarının verdiği tarihî olayların bir yankısıdır. Ergenekon ve Bozkurt Destanlarında ‘Yeni Gün’ bir şekilde yoktan var olma, tekten çok olma anlamı yüklenmiştir. Tek bir tohumdan hayatı yeşertmek bir ulusun varlık yokluk savaşı olarak daha derin bir anlam derinliği kazanmıştır. Demiri dövmek, ateşten geçmek hep bu anlam bütünlüğünün parçalarıdır.”

İNSANLIĞI BİR ARAYA GETİREN BAYRAM

Kızılca günden çıkışın temsili: Asya’da Nevruz coşkusu - Resim : 2

Yazar ve Tiyatrocu Mehmet Dağıstanlı, “Nevruz Bayramı, Türklerin önemli bayramlarından bir tanesi. Nevruz Bayramını ‘Babam Nevruz’da geldi’ romanında dillendirmiştim. Nevruz Bayramı Türklerin binlerce yıldan beri kutladıkları barışı da simgeleyen, birleştiren, bir araya getiren bir özel bir bayramdır. Edebi eserlerde, sahne sanatlarında ve sinemada Nevruzu, barışın, güzelliğin İnsanların bir araya gelişinin mutluluğunu, huzurunu dillendirmek lazım, anlatmak lazım. Bütün dünyanın Nevruz Bayramı kutlu olsun.”

nevruz Asya
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız