Kızılçam Türk çamıdır küllerinden doğar
Prof. Dr. Doğanay Tolunay anlattı: Yangın çok çok şiddetli olmadığı takdirde kızılçam kozalakları yanmaz. Yangından sonra kozalaklar açılır, içindeki tohumlar külün içine düşer, ilk sonbaharda çimlenir. Bir sonraki sonbaharda veya ilkbaharda, metrekarede onlarca fidan görebilirsin…
Çanakkale’deki orman yangını üzerine bölgede yoğun olan kızılçamın kolay yanması gündeme getirildi hatta onları kesip yerine zeytin dikelim denildi.
Çanakkale'deki ormanların Akdeniz'dekine benzer bir bitki örtüsü var: yalancı makilik ve kızılçam. Bunlar çabuk tutuşuyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği, Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Kızılçam ve makilik kendi kendine tutuşmuyor. Buradaki yangının nedeni insanlar, insanların çeşitli faaliyetleri.” dedi. Tolunay şöyle sürdürdü: “Kızılçam günah keçisi yapılıyor. Kızılçamın uluslararası literatürdeki adı ‘Türk Çamı’dır. Bu, Anadolu'nun bir doğal ağaç türüdür. Ege, Akdeniz iklim şartlarına, o, toprağın olmadığı, taşlık kayalık alanlara uyum sağlamış, hatta orman yangınlarına en iyi uyum sağlamış ağaç türüdür. ‘Kızılçam çıradır, yanıyor’ gibi eleştiriler hatalı.”
Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sorularımızı yanıtladı:
KURAĞA YANGINA UYUM SAĞLAMIŞ
-
Kızılçam yangına uyumludur dediniz. Biraz açabilir isiniz?
Ege, Akdeniz bölgesinde milyonlarca yıldan beri iklimin sıcak ve kurak olması nedeniyle sürekli yangın çıktığı için kızılçam ağaçları, yandıktan sonra hemen birkaç sene içinde orada, o toprakta yeniden fidan verecek şekilde uyumlu hale gelmiş. Kızılçam ağaçları yansa da yangın çok çok şiddetli olmadığı takdirde ağaçların kozalakları yanmaz. Hatta yangından sonra kozalaklar açılır. Kozalakların içindeki tohumlar külün içine düşer. O kül aynı zamanda besin kaynağıdır, yangından sonraki ilk sonbaharda, külün içine düşen tohumlar kolayca çimlenir, altı ay içinde, bir sonraki sonbaharda veya ilkbaharda, metrekarede onlarca fidan görebilirsin. Sekiz on yıl içinde de orada beş altı metre boylarında kızılçam ormanları gelir. Yani kızılçam ormanları yangın sonrasında sadece korunarak bile kendini toparlayabilir. Aynı şeyi örneğin Karadeniz Bölgesi'ndeki ağaç türleri için, kayın için, karaçam için, sarıçam için söyleyemiyoruz. Ağacın tohumları yanıyorsa bunlar yangın sonrasında yok oluyor. Ama kızılçam ağacı yansa da kozalakları ve kozalakların içindeki tohumlar yanmıyor.
BİTKİ TOHUMLARI DA UZUN YILLAR ÇÜRÜMEDEN KALABİLİYOR
Sadece ağaçlar değil, oradaki diğer bitki örtüsü de yangından sonra hemen kısa sürede çimlenecek şekilde uyumlu hale gelmiştir: orada binlerce seneden beri devam eden o sıcak şartlar, sık sık yangın çıkması nedeniyle o yönde evrilmiştir. Bitki örtüsünün tohumları da çoğunlukla toprak içinde uzun yıllar çürümeden kalabiliyor.
Oradaki bitkilerin bazıları soğanlı yumrulu bitkiler, çimlenmeyi sağlayan organlar toprağın içinde kalıyor. Bazı kısımları yansa da kökler yangından zarar görmediği için yangın sonrasında söküm vererek kısa sürede alanı kapatabiliyor.
Eğer bir bitki türünün bu gibi özellikleri yoksa, birkaç yangından sonra bir daha gençleşemediği için yok olup gidecektir.
2021 yılı yangınlarından sonra bölgenin çoğu yerinde tekrar Kızılçam ormanları geldi. Yeterince tohum olmayabilir ağaçlarda. Böyle durumlarda biz ormancılar devreye giriyoruz. Çevreden, yanmamış ormanlardan tohum toplayarak yanmış alanlara atıyoruz. Bunu yapamıyorsak, B planı olarak ağaçlandırma çalışması yapıyoruz.
ZEYTİNLİKTEN ÇOK ORMANA İHTİYACIMIZ VAR
“Zeytin bir orman bitkisi değildir. Ülkenin zeytine de ihtiyacı var ama ormana daha fazla ihtiyacı var. Orman alanlarımız, dünya ortalamasının altında.
“Zeytin alanlarında biyolojik çeşitlilik ormanlara göre daha azdır, tuttuğu karbon daha azdır. Bir sürü ekosistem hizmeti ormanlar daha fazla yaratılır, üretilir. Orman, bahçeden farklı bir kavramdır. Oralarda en uygun ağaç türü de Kızılçam’dır.”
CUMARTESİNE KADAR ELİMİZ YÜREĞİMİZDE
-
Rüzgârla ilk altı saatte 15 kilometreye yayılan bir yangından söz ediyoruz. Rüzgâr gece biraz hafiflemiş ama 70 kilometreye varan hızla estiği söyleniyor. Bakan, ‘Şu anda (dün sabah) 40 kilometre civarında’ diye açıkladı, ‘Öğleden sonra da 60 kilometre hızla esecek.’ Nem yüzde 19. Bu durumda ne yapmak lazım? Bakan, yangını bin 500 hektara hapsettik dedi ama öğleden sonra olağanüstü bir şey olmazsa durumu, fotoğrafı göreceğiz, dedi. Bu noktada ne yapılabilir?
Çanakkale Boğazı'nın etkisiyle bölgede çok şiddetli rüzgâr esiyor ve zaman zaman da yön değiştiriyor. Daha da kötü bir haber, Cumartesi gününe kadar da bu şiddetli rüzgârın devam etmesi olasılığı var Meteoroloji’den alınan bilgilere göre. Yani önümüzde iki üç gün daha bu şiddetli rüzgâr devam edebilir.
Sahada çok sayıda helikopter ve uçak var. Bunlar yangının büyümesini, ilerlemesini durduruyor. Ama yangını söndürmek için mutlaka, yangının ilerleme hızına bağlı olarak ve ilerleme yönünde, yangının önünü kesecek, yanıcı bitki örtüsünün, ağaçların, makiliklerin kesilerek en az 100, 150 metre genişliğinde bir ağaçsız alan oluşturulması gerekiyor ve şu anda zaten bu yapılıyor.
ORMAN İÇİ TARLALAR YANGININ HIZINI KESTİ
“Yangının neden çıktığı henüz belirlenmedi ama orman alanı içinde parçalı tarım arazilerinin olması yangın tehlikesini arttırır. İnsan faaliyeti var. Ancak Çanakkale'de bu parçalı yapı sayesinde yangın çok hızlı ilerlemiyor. Tarım alanları hasat edildiği için çok fazla yanıcı madde yok.”
BİRKAÇ KİLOMETRE AĞAÇSIZ ALAN…
-
Bu bin 500 hektarlık bir alanı bu şekilde izole etmek, zaman almayacak mı?
Bin 500 hektarın tamamında değil, yangının ilerleme yönünde çalışma yapılıyor. Şu anda Kuzeydoğu yönünde ilerliyor. Kuzeydoğu yönünde şu anda 7 tane iş makinesi birkaç kilometre uzunluğunda ağaçsız bir alan oluşturmak için çalışılıyor.
-
Soğutma da önemli, değil mi?
Özellikle şiddetli rüzgârlarda o korlar alevlenip yeni yangınlar çıkartabilir. O bin 500 hektarlık alanın önemli bir kısmı yandı ama iki üç gün boyunca orada o soğutma çalışmaları, arazözlerle devam edecek. Ta ki artık emin olunana kadar.
RÜZGÂR BÜTÜN PLANINIZI BOŞA ÇIKARTABİLİYOR
-
Rüzgârın yön değiştirmesi gibi riskler var. Ne tür riskler var şimdi?
Rüzgâr sık sık yön değiştiriyor. Müdahale planını ona göre belirliyorsunuz, uçakları, yer araçlarını, yan ekipleri yangının ilerleme yönüne göre konuşlandırıyorsunuz. Rüzgâr tam tersi yönde esmeye başladığı an yangın başka yere yöneliyor, sizin bütün savunma stratejiniz boşa çıkmış olabiliyor. Hatta kontrol altına aldığınızı düşündünüz yangın tekrar büyüyebiliyor. Çanakkale'de de durum şu anda bu. Kısmen kontrol altına alındığı yerler var. Ama rüzgârın yön değiştirmesiyle birlikte yeni alanlara sıçrayıp tekrar büyüyor yangın.
-
Ekipmana ve takviyeye ihtiyaç var mı sizce?
Şu anda çok ciddi sayıda uçak ve helikopter yangına müdahale ediyor. Ekipman ve insan gücü konusunda sıkıntı yok.
-
Çok teşekkür ederiz.
AĞAÇ DEĞİL İNSAN SORUMLU
“Yangının suçlusu insanlar, insan faaliyetleri. Vatandaşların bilinçli olup kritik zamanlarda ormana yakın yerlerde ateş yakmaması, anız yakmaması gerekiyor. Yine enerji nakil hatları gibi tesislerin ormandan geçirilmemesi gerekiyor.
“Yangınlarda tüm Türkiye, söndürülmesine odaklanıyor. Bu yangın neden çıkmış, çıkmayabilir miydi, çıkmaması için neler yapılması gerekirdi? Bunlar tartışılmıyor. Daha dikkatli olarak önleyebiliriz. İstediğiniz kadar uçağınız, helikopteriniz, işçiniz, arazözünüz olsun, söndürülmesi oldukça güç oluyor.”
MAHALLEDE EĞİTİM
“Türkiye'de afet kültürü oldukça düşük. Orman yangınları, seller, depremler… Afetlerin biri bitiyor, biri başlıyor. Afetlerle ilgili mahalle bazında sürekli olarak eğitimler yapılacak. Bir kere de değil. Nasıl davranılacak? Nasıl kaçacaksınız? Nasıl müdahale edeceksiniz?
“Çanakkale'de 2020 yılında balya makinalarından yangın çıkmıştı, birkaç yıl o bölgede balya makinası sahiplerine eğitimler verildi, bildiğim kadarıyla kesildi… Bu sene Balıkesir'de balya makinesinden yine yangın çıktı… Yaz ayları öncesinde her yıl, çiftçilere, arıcılara, orman içinde yaşayan insanlara, buralardaki işletme sahiplerine tekrar tekrar anlatılmalı.”