Kızıldeniz uzmanı açıkladı: İşte Husilerin avantajları

Yaşanan son gelişmelere göre Yemen Silahlı Kuvvetleri, salı günü daha önce ilan ettikleri Kızıldeniz planını uygulamaya yönelik operasyonlar yaptı. Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Saree yaptığı açıklamada, MSC UNITED adlı ticari geminin Yemen donanmasının uyarı atışlarını dikkate almaması üzerine füzelerle hedef alındığını belirtti. Saree ayrıca Yemen ordusuna ait insansız hava aracı (İHA) biriminin, “İsrail, Eilat'taki askeri bölgeleri ve işgal altındaki Filistin'in diğer kısımlarını hedef alan bir askeri operasyon” yaptığını duyurdu. Kızıldeniz denklemini yineleyen Saree, ordunun "İsrail tarafı dışındaki tüm destinasyonlara deniz taşımacılığının devam etmesini sağlamaya kesinlikle kararlı olduğunu" vurguladı.

Husiler son haftalarda Kızıldeniz'den geçen küresel gemiciliğe yönelik operasyonlarını artırmış, ticari gemileri Ümit Burnu rotasını kullanmaya zorlamıştı. ABD geçen hafta, Yemen açıklarındaki kritik Kızıldeniz geçiş noktalarını kullanan ticari gemileri “korumak” için uluslararası bir deniz görev gücü kurulduğunu duyurmuştu. Birçok denizcilik şirketinin Kızıldeniz'den uzaklaşarak, sefer süreleri ile nakliye masraflarını artırmayı göze aldığı ve Ümit Burnu rotasını takip ettiği artık istatistiklere dökülmüş bir gerçek.

'HUSİLERE DESTEK ARTIYOR'

Red Sea Analytics International'ın kurucu üyelerinden Michael Horton, “Husilerin hem Yemen içinde hem de dışında halkla ilişkiler konusunda kazançlı çıktığını” belirterek, Yemen'de Husilere verilen desteğin, “bazı düşmanlar arasında bile” artmış durumda olduğunu belirtti. The Jamestown Foundation'ın uzmanı Horton, diğer pek çok Müslüman ülkede Husilerin, Filistin dışında “İsrail saldırganlığına karşı duran tek Müslüman grup" olarak görüldüğünü ifade etti.

Galaxy Leader'ın kaçırılmasıyla başlayan “yüksek profilli” operasyonlar silsilesinin pek çok Yemenli arasında “ulusal gururu körüklediğini” belirten analist, “Husilerin sofistike stratejik iletişim operasyonları tüm bu saldırıları yerel ve uluslararası kitlelerin dikkatine sunuyor.” ifadelerini kullandı. Yemenli kaynaklarla bizzat görüştüğünü belirten Orta Doğu ve Kızıldeniz uzmanı, gelişen popülaritenin “Husilere katılımları artırdığını” ayrıca “Yemenli işletmeler ve vatandaşlardan savaş çabalarına bağış akını olduğunu” dile getirdi. Horton'a göre Husi saldırıları aynı zamanda, Yemenli grubun “coğrafi erişimdeki başarısını” ve artık “bölgesel bir güç olduğunu” da gösteriyor.

HUSİLERİN ASKERİ GÜCÜ

Yemenli grubun “esneklik ve uyum sağlama” konusunda oldukça yetenekli olduğunu ve yaklaşık yirmi yıllık savaşın askerlerin savaşma kabiliyetini geliştirdiğini belirten analist, Husilerin bölgenin “belki de dünyanın” en iyi gerilla savaş güçlerinden biri olduğunu söyleyedi.

Uzmana göre Washington ve müttefiklerinin Husilere karşı aldığı önlemlerin maliyeti de giderek artıyor. Horton “ABD, maliyeti bin dolara kadar düşebilen İHA'ları etkisiz hale getirmek için çok sayıda milyonlarca dolarlık füzeyi harcamaya devam edemez. Husiler, birçoğu hedef alınması zor yoğun kentsel alanlarda bulunan ve haftada onlarca ila yüzlerce düşük kaliteli İHA üretebilen fabrikalara sahip.” gözleminde bulundu.
Yemenli grubun hava araçları üretiminde gerekli malzemeleri dışarıdan aldığını fakat neredeyse “tüm dron ve füzeleri Yemen'de monte ettiğini” belirten analist, Husilerin ayrıca “İHA tasarımlarını kendi özel ihtiyaçlarına göre modifiye etme ve uyarlama” kabiliyetine sahip olduklarını da söylüyor.

Yemenli grubun daha sofistike uzun menzilli İHA'larını ve füzelerini henüz kullanmadığını söyleyen uzman, Husilerin “tespit edilmesi zor etki mayınları da dahil olmak üzere çok sayıda deniz mayınına sahip olduklarını” belirtti.

'SUUDİLERİ VE BAE'Yİ VURABİLİRLER'

Yemenli grubun “asimetrik savaş” konusundaki “ustalığını” vurgulayan analist, ABD öncülüğündeki saldırılara Husilerin, “Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) enerji altyapısını vurarak karşılık vereceği” öngörüsünde bulundu. Horton'a göre Husilerin daha sofistike füzeler ve İHA'lar kullanması durumunda “ABD ve koalisyon savaş gemileri muhtemelen bu silahlara karşı kendilerini savunabilir fakat ticari gemicilik, özellikle de tankerler giderek daha savunmasız hale gelecektir. Babülmendep Boğazı, şimdiden pek çok küresel nakliye şirketine kapanmış durumda. Bu çevredeki çatışmaların daha da şiddetlenmesi Kızıldeniz'deki gemi trafiğinin aylarca azalması, hatta tamamen durması” anlamına gelebilir.