Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan özel açıklamalar: Lavrov'un mesajı önemli KKTC'yi güçlendirelim

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimde ve Ege adalarında yapılan kışkırtmalarda ABD’nin parmağı olduğunu söyledi. Tehdidin hem Türkiye’ye hem de KKTC’ye yönelik olduğunu belirten Tatar, KKTC’nin güçlendirilmesinin önemine dikkat çekti. Tatar Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un KKTC’nin adını vermesinin önemli olduğunu bildirdi. Tatar açılan Kapalı Maraş’a ilginin her geçen gün arttığını kaydetti.

Tatar'ın Aydınlık'a özel açıklamaları şöyle:

KIBRIS’TAKİ MÜCADELE

“Rum ve Yunanların hep kendilerine göre bir hayalleri vardı. Ege adalarından, Rodos, Girit, Kıbrıs, 12 ada... Bunları mümkün olduğunca kendi egemenliklerine alabilmek ve Türkiye'yi sıkıştırmak istiyorlar. Bizim Kıbrıs’ta verdiğimiz mücadele evet Kıbrıs Türkünün mücadelesidir. Ama aynı zamanda Türklük dünyasının mücadelesidir. Çünkü buranın kaybedilmesi Türkiye’nin güvenliğinde, hem denizlerde hem de hava sahasında, göklerde büyük zafiyet oluşturur.

ABD KIŞKIRTIYOR

“Ege adalarındaki gelişmeleri izliyoruz. Amerika'nın da parmağı var. Çünkü 400 milyar dolar borcu olan, büyük bir ekonomik sıkıntı içerisinde olan Yunanistan'ın böyle bir silahlanmaya, böyle bir yapılanmaya gücü yetmez. Demek ki destek görüyor, destek buluyor. Yunanistan açıkça uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor. Haktan, hukuktan, uluslararası anlaşmalardan, sözleşmelerden bahsedenler Kıbrıs’ta olduğu gibi Ege’de de uluslararası hukukun çiğnenmesine ses çıkarmıyor. 3 mildi, 6 mildi, şimdi 12 milden bahsediliyor. Türkiye’nin burnunun dibinde silahsız, askersiz olması gereken adalarda silahlar, cephaneler ve başka mekanizmalar kurulması bütün bu anlaşmalara terstir ve ihlaldir. Bunu kınıyoruz.

“Yunanistan’daki ABD üsleri, Ege’de adaların silahlandırılması hepsi Türkiye’ye tehdit. Bu aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de tehdit. Biz bunu böyle algılıyoruz.

YUNANİSTAN CAN SIKIYOR

“Biz Kıbrıs’ta İngiliz yönetiminden başlamak suretiyle Batı’nın tavrını hep gördük. Direnişimiz bir bakıma aynı tehlikeye karşı yapılan mücadeledir. Evet Yunanistan bunları yapıyor. Yunanistan can sıkıyor. İhlal ediyor. Ama arkasındaki Batılı güçler de maalesef bu haksızlığı körüklüyor. Buna isyan etmek lazım. Ben buna isyan ediyorum. Nasıl oluyor da bu kadar yanlışlık yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kimseyle bir derdi yok. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız, egemen ve kendi halkının refahı ve geleceği için çalışıyor. Bugün 5 milyon Suriyeliyi kendi içine alarak yaptığı insanlığı bütün dünya görüyor. Halbuki bu insanlar başka ülkelere gidemiyor.

FEDERASYON TARTIŞMALARI BİTTİ

“Yaşanan gelişmeler içerisinde Kıbrıs’ın statüsü ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşamsal pozisyonu çok önemlidir. Buranın güçlendirilmesi lazım. Biz onu yapıyoruz. Neden Kıbrıs’ın kuzeyinde ayrı bir Türk devleti? Çünkü federal temelli bir anlaşma bizi yokluğa sürükler, Türkiye’nin buradan dışlanmasına kadar giden yeni bir süreçtir. Yıllardır federasyon görüşmelerinden bir netice çıkmamıştır. Neden? Çünkü Rum tarafının federasyon anlayışıyla bizim anlayışımız arasında çok fark vardır. Onların federasyon anlayışı otoritelerini kuzeye dayayacakları, her şeyin serbest olduğu bir adada bizleri zaman içerisinde yok etmek.

SIFIR ASKER SIFIR GARANTİ

“Bütün müzakere tutanakları ortada. İstedikleri şey 'sıfır asker, sıfır garanti.' Diğer konularda yumuşasalar bile esas konu bu. Türkiye buralardan askerlerini çekecek, garantörlüğü de onlara göre ortadan kalkacak. Halbuki Türkiye bu konuda garantörlük hakkından vazgeçme niyetinde değil. Kıbrıs Türkleri de Türkiye'nin garantörlüğüne çok önem veriyor.

RUSYA’NIN TAVRI

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un KKTC'den bahsetmiş olması önemli bir durum. Onlar bizi tanımıyor olabilirler. Ama dünya nezdindeki siyasette, ayrı bir halka saygı duyulması, muhatap kabul edilmesi ciddi bir olay. Lavrov, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını vermiştir. Bu rastgele bir şey değildir.

“Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu Türk devletinin güçlendirmek ve buradaki pozisyonumuzu daha da geliştirmek Türkiye’nin siyaseti bakımından da önemlidir.

MUHALEFETİN TAVRI

“Bugün bizim bazı muhaliflerimiz AB ile yan yana bizim Türkiye'yle imzaladığımız ekonomik ve mali işbirliği protokollerini eleştiriyor. Geçen gün AB direktörü Maria N. ile yaptığım çevrimiçi konferansta bana bu zat Türkiye ile yaptığımız Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolünü sordu. Ben de kendisine 'Bu bizim yetkimizdedir, seninle bunu tartışmam' dedim. Ben egemen bir devletim. Benim hükümetim, parlamentom var. Türkiye Cumhuriyeti ile her türlü işbirliği içerisindeyiz ve olacağız. Bizim niyetimiz buranın her alanda güçlenmesidir. Burada daha yaşamsal, güçlü ve Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olan bir KKTC’yi yaşatmak, güçlendirmek hepimizin temel hedefidir. Ama tabi bu birilerin işine gelmiyor. Onların arzu ettikleri, buranın daha fazla AB'ye entegre olması, bizi federal çatıya götürebilecek bir süreç ve bağlarımızın Anadolu'dan, Türkiye'den bir bakıma koparılması. Biz o siyasetin arkasında değiliz. Bizim siyasetimiz kuzey siyaseti. Bizim siyasetimiz burayla birlikte oluşturulabilecek bir siyasi yapıdır.

ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

“Cumhurbaşkanlığı seçilmemden sonra çok şeylerin değiştiğini gördük. Kısa zamanda Türkiye ile çok sıcak ilişkiler geliştirdik. Her alanda çok olumlu ilişkiler kurduk. Şehit Teğmen Caner Gönyeli tatbikatına katıldım. Orada bu işbirliğinin ne anlama geldiğini bir kez daha gözlerimle gördüm. Denizlerimizde her türlü olayla, uyuşturucudan tutun, insan kaçakçılığı ve farklı birtakım tehlikelere kadar birlikte mücadele ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin İHA, SİHA'ları, İçişleri Bakanlığının Jandarması, Sahil Güvenlik Komutanlığının gemileri, askerleri ile KKTC’nin güçleri el ele verdiler, birlikte tehlikeleri önlediler. Bu denizlerdeki hakimiyetimize ve KKTC'nin kendi güvenliğine muazzam bir hizmet ve katkıdır. Ben bunu gördüm. Bu tatbikata Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü makamından insanlar, İçişleri Bakan Yardımcısı katılmıştır. Yunanistan Ege’de açık denizlerde sığınmacıların botlarını patlatıp ölüme terk ederken, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC onları kurtarma tatbikatı yaptı. Bunu tüm dünya görmelidir.”

TATBİKATA DOST İLGİSİ

“Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapan dost ülkelerin askeri ataşeleri oradaydı. Tatbikatı izleyip değerlendirdiler. Elbette bizim için güzel oldu. Çünkü KKTC sınırları içerisinde, deniz yetki alanlarında onlar da bu tatbikatta yer alarak bizim Türkiye Cumhuriyeti ile nasıl işbirliği içerisinde olduğumuzu onlar da gördüler. KKTC'yi mutlaka tekrar değerlendirme fırsatı buldular. Bizi belki tanımıyorlardı, ama bizim neden ayrı bir devlet olduğumuzu yerinde görmüş oldular. Biz de onlara gerekli misafirperverliği yaptık.”

LAVROV NE DEMİŞTİ?

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın Ukrayna'ya başlattığı askeri harekata ilişkin yaptığı açıklamada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne atıfta bulunmuştu. Lavrov şubat ayındaki konuşmasında KKTC için “sözde” ifadesini de kullanmamıştı. Lavrov şu ifadeleri kullanmıştı:

“Birleşmiş Milletler'in şu veya bu şekilde ele aldığı diğer herhangi bir ihtilafta (Minsk anlaşmaları BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır ve ilgili kararda Kiev, Donetsk ve Lugansk'ın ihtilafın tarafları olduğu açıkça belirtilmektedir), Batı, doğrudan diyaloga giren ülkelerin ilkesini reddetmez. Kıbrıs'a bakın. Kuzeyde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tek taraflı olarak ilan edildi. BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayı reddediyor, ancak kimse Kuzey Kıbrıs temsilcilerinin diyaloğun bir parçası olma hakkını inkâr etmiyor.”

KAPALI MARAŞ’A İLGİ ARTIYOR

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açılan Maraş bölgesine ilginin her geçen gün arttığını vurguladı. Tatar kapalı Maraş’la ilgili sorumuzu da şöyle yanıtladı:

“Burada bir siyaset var. Bir kere Maraş, KKTC sınırları içerisindedir. Karşı taraf ne söylerse söylesin bizi ilgilendirmez. 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı. Sebepleri de bellidir. Bu harekatla yeni sınırlar belirlenmiştir. Maraş farklı sebeplerden dolayı kapalı kaldı. Federal temelli bir anlaşma için çok çok uğraştılar. Ama hiçbir şey çıkmadı. Beklentileri, bir anlaşma olursa Maraş'ın iadesi. Bu konuşuldu. Ama böyle bir söz verilmedi. 47 yıl da kapalı kaldı. Ben Başbakan iken bu konuyu gündeme getirdim. Kapalı Maraş dediğimiz bölge esasında açık Maraş'ın yanında sadece sahil şeridi. Plaja baktığımızda, parklara baktığımızda çok değerli yerler. Gazimağusa'nın bir mahallesi gibi. Bu şekilde açılmasını önerdim. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu sürece destek verdi. Onların desteği çok önemli. Biz de devlet olarak bunun açılmasını öngördük. Belli aşamalardan sonra bugünlere geldik. Vakıflarımıza ait yerler maalesef İngiliz sömürge döneminde peşkeş çekilmiş. Ona buna dağıtılmış. Onlar da binalar yapmışlar, oteller yapmışlar. Dolayısıyla ihtilaf var. Bu ihlalleri çözecek olan kuruluş Taşınmaz Mal Komisyonu. Yabancı hakimler de var içerisinde. Buraya başvuranlar mutlaka sonucu alır.

KİMSEYİ MAĞDUR ETMEYİZ

“Bu da uluslararası hukuka uygun bir uygulamadır. Bizim orada yaptıklarımız uluslararası hukuku ihlal etmeden oradaki yapıyı insanlara açmak ki büyük ölçüde insanlara açtık. Bugüne kadar, pandemi ve burada uygulanan karantinalara rağmen 1,5 yılda 500 binden fazla insan orayı ziyaret etti. Pandemi sonrası turizm gelişiyor. Ziyaretçi sayısı daha da artıyor. Güney Kıbrıs'tan da oranın eski sakinleri olsun, orayı merak edenler olsun sürekli gelip geziyorlar. Oralarda 40-50 yılın atıkları temizlenmiş, şu anda asfaltlama çalışmaları var. Birtakım altyapı çalışmaları sürüyor. Bölge insanlara açılmıştır. Egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki devletin varlığına dayalı yeni siyasetimizin bir parçası olarak Maraş açılımını bizim lehimize bir gelişme olarak değerlendiriyorum.”