KKTC Dışişleri Bakanlığı'ndan Birleşmiş Milletler'e tepki: Ada'daki varlığınızı gözden geçiririz
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'taki Barış Gücü misyonunun görev süresini 6 ay daha uzattı. KKTC Dışişleri Bakanlığı, kendi rızalarının alınmamasına tepki gösterdi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG)'nün görev süresini, 31 Temmuz 2021'e kadar uzatma kararı aldı. Kararın KKTC makamlarına danışılmamasını eleştiren KKTC Dışişleri Bakanlığı, "İyi niyetimiz ve yapıcı tutumumuz sayesinde BMBG'nin KKTC topraklarındaki faaliyetlerini sürdürebildiğini hatırlatmakta fayda görüyoruz" dedi. BM'nin en uzun süreli faaliyette bulunan Barış Gücü misyonlarından biri olan UNFICYP, 1964'ten bu yana Ada'da görev yapıyor ve Barış Gücü'nün görev süresi her 6 ayda bir uzatılıyor.
DIŞİŞLERİ'NDEN TEPKİ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs'ta konuşlu Barış Gücü'nün görev süresini 6 ay uzatan 2561 (2021) sayılı BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının 29 Ocak'ta kabul edildiği hatırlatıldı. Açıklamada, "Geçmişte de vurguladığımız üzere, BMBG'nin Ada'daki varlığına dair Kıbrıs Türk tarafının rızasının yine alınmamış olması önemli bir eksikliktir ve BM'nin barışı koruma operasyonlarına ilişkin temel ilkelerini dahi göz ardı etmektedir. BM'nin, BMBG'nin görev süresini devletimizin rızasını aldıktan sonra uzatmasını bekliyoruz. Bunun yanı sıra makamlarımızın iyi niyeti ve yapıcı tutumu sayesinde BMBG'nin KKTC topraklarındaki faaliyetlerini sürdürebildiğini hatırlatmakta fayda görüyoruz" ifadesi kullanıldı.
BMBG'nin KKTC topraklarındaki faaliyetlerinin doğru bir zeminde yürütülebilmesini teminen, KKTC makamları ile BM arasında yasal bir düzenleme yapılması yönündeki haklı talepte ısrarcı olmaya devam edileceğinin altı çizilen açıklamada, bu talebin karşılanmaması durumunda, BMBG'nin KKTC'deki faaliyetlerine ilişkin iyi niyete dayalı tutumun gözden geçirilebileceği belirtildi. Açıklamada, "BM Genel Sekreteri 8 Ocak 2021 tarihli İyi Niyet Misyonu raporunda, iki taraf arasında ortak vizyon olup olmadığının tespit edilmesini amaçlayan 5+BM formatında gayrıresmi bir toplantı öngördüğünü ifade etmekte ve herhangi bir çözüm önerisine atıf yapmamaktadır. Kıbrıs Türk tarafı, bu formatta ve bu amaçla gerçekleştirilecek bir toplantının uygun bir zamanda yapılmasını desteklemektedir. Kıbrıs Türk tarafı, egemen eşitliğe dayalı iki devlet temelinde bir anlaşma modelini müzakere etmeye hazırdır ve ancak egemen eşitlik temelinde yapılacak müzakerelerin bir sonuç getireceğine inanmaktadır" ifadesine yer verildi. BMGK'nin söz konusu kararında BM Genel Sekreteri'nin görüşlerini göz ardı ederek başarısızlığı defaten ispatlanmış sözde çözüm önerisine (federasyon) atıfta bulunulmasının kabul edilemez olduğu vurgulanan açıklamada, 50 yılı aşkın bir süre boyunca müzakere süreçlerinde iki taraf arasında görüşülmüş ve bugüne kadar hiçbir sonuç elde edilememiş bir modelde ısrar etmenin, Ada'daki statükonun devamına hizmet etmek anlamına geldiği belirtildi. Açıklamada, Rumların "Kıbrıs Cumhuriyeti" kisvesi altında hareket etmesine, Kıbrıs Türk halkının da haksız izolasyonlar altında yaşamasına neden olan geçmiş müzakere süreçlerinin artık sona erdiği ve Kıbrıs Türk halkının boşa harcayacak on yıllarının olmadığının bilinmesi gerektiği kaydedildi.
'DİYALOG ÇAĞRISI ŞARTTIR'
BMGK'nin Ada ve bölgede giderek artan gerginliğin nedenini Kıbrıs konusunda bir anlaşmaya varılamamış olmasına dayandırmasının da kabul edilemez olduğuna vurgu yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Doğu Akdeniz'deki gerginliğin nedeninin, Rum tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin paylaşım ve işbirliğinden uzak, kışkırtıcı faaliyetleri olduğu açıktır. Doğu Akdeniz bölgesindeki olumsuz tırmanışın ortadan kaldırılması, Kıbrıs Rum tarafının bölgedeki doğal gaz kaynaklarının eşit sahibi olan Kıbrıs Türk tarafı ile işbirliği yapmasından geçmektedir. Gerilimin sonlandırılması gerektiğini gerçekten düşünmesi halinde, BMGK'nin Ada'daki iki tarafa, karşılıklı bağımlılık yaratacak ve var olan derin güven krizini ortadan kaldıracak işbirliği, diplomasi ve diyalog çağrısı yapması şarttır." Açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının KKTC topraklarının bir parçası olan Kapalı Maraş'a ilişkin kararları uluslararası hukuka saygı çerçevesinde aldığı belirtilerek "Ada'daki statükonun sembolü haline gelen Maraş konusunda yapmakta olduğumuz açılımın olumlu bir gelişme olarak görülmesi gerektiğini düşünmekteyiz" ifadelerine yer verildi. Kıbrıs Türk tarafının, enerji, askeri ve diğer alanlarda, Ada'nın eşit ortakları olarak KKTC ve Kıbrıs Rum yönetimi makamları arasında doğrudan temas ve etkin işbirliği mekanizması tesis edilmesinin mümkün olduğunu düşündüğü kaydedilen açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının bu düşüncesinin BM Genel Sekreteri'nin raporlarındaki çağrılarla da uyumlu olduğu ve bu işbirliğinin önündeki yegane engelin Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmekten uzak davranışı ve başta BM'nin bunu teşvik edici politikası olduğu vurgulandı.