23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

KKTC’nin yayınladığı 9 Mayıs 'AB Günü' mesajı-2: Beşler’in ve Almanya’nın sözleri

TUGAY ULUÇEVİK / EMEKLİ BÜYÜKELÇİ BÜYÜK BRİTANYA

KKTC’nin yayınladığı 9 Mayıs 'AB Günü' mesajı-2: Beşler’in ve Almanya’nın sözleri
A+ A-

DIŞİŞLERİ BAKANI STRAW (24 NİSAN 2004): “… Kıbrıs Türk toplumunun çözüm için bu kadar açık farkla yüksek oy vermesinden memnun oldum. Sonuç, son yıllarda Kıbrıs Türk toplumunda ne kadar köklü bir tavır değişikliğinin gerçekleştiğini göstermektedir. Kıbrıslı Türklerin dünyada tecrit edilmiş durumlarına son verme, Kıbrıslı Rumlarla yeniden birleşmiş bir adada yaşama ve ortak güvenlik ve refahlarının geleceği için en iyi garanti olan Avrupa Birliği'ne birlikte katılma isteklerini çok iyi anlıyorum. Bunun bizim de hedefimiz olduğunu ve nihai olarak gerçekleşmesi için çalışmaya devam edeceğimizi bilmelerini istiyorum...”

BAŞBAKAN TONY BLAIR (18 MAYIS 2004): “Kuzey Kıbrıs'ın tecridini sona erdirmek için artık harekete geçmeliyiz… Bu, ticaret ve seyahat üzerindeki yaptırımların kaldırılması demektir. Bu aynı zamanda halen dağıtılmak üzere ayrılmış bulunan AB fonlarının gerçekten dağıtıldığından emin olmamız anlamına da geliyor."(2)

KKTC’nin yayınladığı 9 Mayıs 'AB Günü' mesajı-2: Beşler’in ve Almanya’nın sözleri - Resim : 1
Annan Planı sonrası Kıbrıs haritası böyle olacaktı.

FRANSA

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ AÇIKLAMASI (25 NİSAN 2004): “… Fransa, Komisyonun Aralık 2002 tarihli Kopenhag Avrupa Konseyi sonuçlarına uygun olarak adanın kuzey kesiminin ekonomik kalkınmasını teşvik etmek ve onu Birliğe yaklaştırmak için uygun önlemlerin alınmasını önermesini umuyor...”(3)

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ

DIŞİŞLERİ BAKANI COLIN POWELL’IN AÇIKLAMASI (26 NİSAN 2004): “Açıkçası çok hayal kırıklığına uğradık. Önemli bir fırsatın, tarihi bir fırsatın kaçırıldığına inanıyoruz. AB bugün toplanıyor. Kıbrıslı Türklere yardım etmeye nasıl devam edeceklerine dair bazı açıklamalarda bulunacaklarını düşünüyorum. Pozisyonumuzu gözden geçiriyoruz. Avrupalı ​​meslektaşlarımızla uyumlu bir şekilde hareket ediyor olduğumuzdan emin olmak için Avrupa Birliği'nin eylemlerini de dikkate alacağız.”(4)

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ RICHARD BOUCHER(5) (26 NİSAN 2004:) “Bu çözüme oy veren cesur Kıbrıslı Türklere ancak övgü ifade de edebiliriz... Yeni bir müzakere plânı yok; yeniden müzakere yok! Anlaşma bu...”

6 MAYIS 2004:

  • SORU: “…New York'ta Bakan Powell, Mehmet Ali Talat'ı 'Başbakan' olarak adlandırdı. Neyin (Başbakanı)?”

BOUCHER: “…ABD tanıma politikasında şu ya da bu şekilde bir değişiklik yok….”

SORU: “O halde yanlışlıkla mı söylendi? Doğru mu?”

BOUCHER: “Hayır. Tanımlayıcı bir terimdi.”

1 HAZİRAN 2004:

“Kıbrıs Türk tarafının tecridini hafifletmek için elbette adımlar araştırıyoruz. Geçen hafta Kıbrıs büyükelçimiz, Kıbrıslı Türklerin vizelerinin geçerliliğini uzatmaya yönelik olan ve özellikle ABD’ne gelebilecek öğrencilerin seyahatini kolaylaştırmaya matuf attığımız bir adımı açıkladı…Atabileceğimiz diğer adımlara da bakacağız ve bunları uygun zamanda duyuracağız.”

17 HAZİRAN 2004:

“BMGS’nin 28 Mayıs 2004 tarihli raporunun yararlı, güzel bir rapor olduğunu düşünüyoruz… Sanırım (ABD) vizelerinin uzatılması Kıbrıs’taki büyükelçimiz tarafından Mayıs sonunda duyuruldu. İnsanların turist pasaportlarını kullanarak giriş çıkış yapmalarına yönelik diğer izinleri de tezekkür etmekteyiz. Bunlar atacağımızı söylediğimiz adımlardır. Kıbrıslı Türklerin tecridini hafifletecek adımlardır. Ve bu adımlar kesinlikle onların izolasyonunu kolaylaştıracaktır.

(“Sizce bu adımlar izolasyonu mu hafifletecek yoksa çatışmaya doğru atılan bir adım mı olacak?” sorusuna cevaben)

“Seyahat neden çatışma yaratsın? Seyahatin, insanların izolasyonunu hafifleteceğini ve dünyayla ve özellikle Avrupa ile etkileşimlerini kolaylaştıracağını ve Avrupa'nın bir parçası olma hedeflerini sürdürmelerine yardımcı olacağını düşünüyoruz… Bu iyi bir şey."

8 TEMMUZ 2004:

“AB'nin attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ada’nın nihai olarak yeniden birleşmesini desteklemeye yardımcı olabileceği için, özellikle Kuzey'den doğrudan ticaretle ilgili olarak uygulanacak tedbirleri dört gözle bekliyoruz. Avrupa Birliği ile koordinasyon halindeyiz ve AB'nin yaptıklarıyla uyumlu ve onlarla işbirliği ve koordinasyon içinde çok çeşitli politika ve programları gözden geçirmeye devam ediyoruz.”

BMGK’NİN 22 EKİM 2004 TARİHİNDEKİ TOPLANTISINDA ABD DELEGESİ’NİN YAPTIĞI OY AÇIKLAMA KONUŞMASI:(6)

“Raporun (BMGS’nin 28 Mayıs 2004 tarihli raporu), Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs'ta bir çözüme varmak için mümkün olan her şeyi yaptığına ilişkin değerlendirmesini desteklemeye devam ediyoruz... Raporun 93. paragrafında yer alan, (KKTC’ni) tanınma amacı taşımadığı yönündeki tavsiyesine desteğimizi yineliyoruz. Güvenlik Konseyi, Kıbrıslı Türkleri tecrit etme ve gelişmelerini engelleme etkisi olan gereksiz kısıtlamaları ve engelleri ortadan kaldırmak için tüm devletleri hem ikili hem de uluslararası kuruluşlarda işbirliği yapmaya teşvik etmelidir. Genel Sekreterin, böyle bir hareketin Güvenlik Konseyi'nin 541 ve 550 sayılı kararıyla tutarlı olacağı yönündeki değerlendirmesine de katılıyoruz. Konsey’in, Genel Sekreter’in Kıbrıs'taki İyi Niyet Misyonu hakkındaki raporunu (28 Mayıs 2004) bugüne kadar onaylamamış olmasından üzüntü duyuyoruz ve Güvenlik Konseyi'nin bunu yapmasını dört gözle bekliyoruz…”

RUSYA FEDERASYONU

Önce Rusya’nın Kıbrıs uyuşmazlığına hangi açıdan baktığını ve yaklaştığını kısaca hatırlatmakta fayda görüyorum:

Kıbrıs adası tarihin akışı içinde güçler arası rekabete ve çatışmaya sürekli konu ve sahne olmuştur. NATO’nun ve Varşova Paktı’nın teşekkül etmeleriyle birlikte Avrupa’da ve hattâ dünya çapında “dehşet dengesine” dayalı olarak oluşan “iki kutuplu” güvenlik düzeni çerçevesinde de Kıbrıs adası Doğu-Batı stratejik dengesinin Akdeniz’deki başlıca unsurlarından biri haline gelmiştir.

ABD ve İngiltere, Ada’nın genel olarak NATO’nun, özel olarak kendi nüfuz alanları içinde kalmasını sağlayacak politikalar uygulamaya başlamışlardır. Bu iki devlet, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Kıbrıs’a ilişkin ihtilâfa, hem kendi öz çıkarlarının korunup kollanması hem de NATO içinde tesanütün devamının sağlaması saik ve maksadıyla yaklaşmışlardır. 1960 Kıbrıs Antlaşmalar sistemi bu yaklaşım ve politikaların mahsulü olmuştur.

Gerçekten de, 1954 sonlarında BM Genel Kurul’unda uluslararası siyasetin ve diplomasinin gündemine giren Kıbrıs ihtilâfı, ABD ve İngiltere’nin ortak önderliğinde NATO çerçevesinde yürütülen temaslar ve Türkiye ile Yunanistan arasında BM zemininin dışında Zürih’te yapılan ve son aşamada İngiltere’nin de Londra’da iştirak ettiği müzakereler sonucunda 16 Ağustos 1960’da Lefkoşa’da Antlaşmaların imza edilmesiyle çözüme kavuşturulmuştur. Sovyetler Birliği titizlikle bu sürecin dışında tutulmuştur.

Sovyetler Birliği’nin ve günümüzde de Rusya’nın Kıbrıs sorunu hakkındaki politikalarına ise, temelde “sıcak denizlere ulaşma” tarihi emel ve hedefleri, bununla bağlantılı olarak, Doğu Akdeniz’deki stratejik çıkarlarının korunması ve Ada’da komünist ideolojiyi esas alarak kurulmuş olan Rum AKEL Partisi vasıtasıyla elde ettikleri siyasî tesir imkânlarının korunması amacı şekil vermiştir. Kıbrıs uyuşmazlığının NATO ve AB için bir çıban başı olarak kalmasını sağlayacak şartların yaratılması da dünyanın halihazır konjonktüründe Rusya için başlıca tercih olduğu belli olmuştur.

Çünkü, Rusya, BMGK’nin veto yetkisine sahip Daimî Üye'si olarak belirli ölçüde Kıbrıs sorununda söz sahibi olmasına rağmen, müzakere sürecinde çözüm şeklini etkileyebilecek konumda olmadığının; sunulan plânların Batılı mutfaklarda Batı’nın damak tadına da cevap verecek kıvam ve lezzette pişirilip kotarıldığının farkındadır. Rusya BMGK’deki tutumunu bu farkındalıkla şekillendirmektedir.

Bu değerlendirmemizin somut bir misalini Rusya’nın Annan Plânı hakkında sergilediği tutumda görmüş bulunuyoruz. Şöyle ki:

İçinde Rusya’nın da bulunduğu G-8 toplantısı 20 Haziran 1998 günü Köln’de yapılmıştır. O zaman Bonn’da Büyükelçi idim. BMGS Kofi Annan’ın Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne dair sonradan literatüre Annan Plânı olarak geçen girişiminin genel çerçevesi ve temel unsurları o toplantının sonunda yayınlanan Bildiri ile belirlenmiştir. Bildiri’de “G-8 üyeleri Kıbrıs müzakere sürecine tam ve sürekli destek vermeyi taahhütle, sonucunu kasım ayındaki AGİT Zirve toplantısına bildirebilmeyi ümit ederler.” ifadesi yer almıştır. Böylece Rusya’nın da onayını alan bu Bildiri, BMGK Belgesi olarak yayınlanmıştır.(7)

G-8’in oluşturduğu çerçeve BM Güvenlik Konseyi tarafından 29 Haziran 1999 tarihinde kabul edilen 1250 sayılı kararın metnine aynen dercedilmiştir.(8)

1250 sayılı referans alınarak Annan Plânı üzerinde BMGS’nin iyi niyet görevi çerçevesinde yürütülen müzakere sürecinin takvimi, AB’ne katılacak “Kıbrıs” dahil 10 yeni üye ile Katılım Antlaşmalarının törenle Atina’da imza edileceği 16 Nisan 2003 tarihinden önce anlaşmaya varılması beklentisiyle düzenlenmiştir. Öngörülen bu tarihten önce anlaşma ortaya çıkamadığı için Katılım Antlaşması “Kıbrıs Cumhuriyeti” ile imza edilmiştir. Katılım Antlaşması’nda üyeliğin 1 Mayıs 2004 tarihinde başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Annan Plânı üzerinde uzatmalı olarak devam edilen müzakerelerde 2004 Mart ayı sonunda mutabakat hasıl olduğu açıklanmıştır.

Kıbrıs Katılım Antlaşması’nın 1 Mayıs 2004 Cumartesi günü yürürlüğe gireceği dikkate alınarak çözüm anlaşması üzerindeki referandumlar için Nisan ayının son cumartesi günü olan 24 Nisan 2004 tarihi belirlenmiştir.

İngiltere çözüm antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte BM’nin antlaşma hükümleri çerçevesinde yerine getirmesi gerekecek işler ve işlemlere dair ABD’nin ortak sunucu olduğu bir karar tasarısını Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur.

Referanduma sunulacak antlaşma metninde “Birleşmiş Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” askersizleştirilmesi öngörülüyor; Ada’ya silâh satışı ve sevkiyatı yasaklanıyor; yasağın ve antlaşmanın güvenlikle ilgili hükümlerinin uygulanması bakımından mandası yeniden belirlenecek BM Barış Gücü’ne de sorumluluk ve görev veriliyordu.

İngiltere ve ABD karar tasarısı Antlaşma’nın yürürlüğe girmesi halinde Kıbrıs’taki BM “iyi niyet” misyonu ve Barış Gücü tarafından üstlenilecek görevlerin plânlanmasına dairdi. BMGK’nin 21 Nisan 2004 tarihinde yaptığı toplantıda söz alan Rusya Delegesi, BMGS’nin Kıbrıs sorununa ilişkin iyi niyet görevini ve sorunun BMGK kararlarına dayalı ve Kıbrıs’taki iki toplumun açıkladıkları iradeye uygun âdil çözümü için BMGS’nin sarfettiği çabaları sürekli olarak desteklediklerini vurgulayarak şunları ifade etmiştir:

“Rus heyeti, bugün Konsey'de oylanacak olan karar taslağı üzerindeki çalışmanın yapılandırılma biçimini derin esefle karşılamaktadır. Bu çalışma Kıbrıs sorununun âdil çözümü için Ada’da yeni bir BM Barış Gücü’nün faaliyetine dair parametrelerin belirlenmesi ve silâh ambargosunun uygulanması hakkında ciddi kararların yazımını gerektirmektedir. Böyle teknik ve hukukî bakımdan karmaşık bir karar çok kapsamlı ve dikkatli bir tahlil gerektirir. Halbuki, karar tasarısının sunucuları diğer Konsey üyelerinin görüşlerini almayı ihmâl ederek ve esasen tartışmadan da vazgeçerek karar taslağını oylanmak üzere Konsey’e sunmuşlardır. Bu karar taslağının referandum arifesinde bu kadar hızlı bir şekilde kabul edilmesine sadece Konsey üyelerinin çoğunluğunun değil, uyuşmazlığın çözümüyle doğrudan ilgili tarafların da karşı çıkan görüşler ifade etmiş oldukları olgusuna Konsey’in dikkatini çekiyoruz. Bu koşullar altında, Rus tarafının, gelecekte tüm taraflarca kabul edilebilir olan Güvenlik Konseyi kararlarının alınmasını temin edecek karşılıklı saygı esasına dayalı normal çalışma ortamını sağlama amacıyla ve teknik gerekçelerle karar taslağını veto etmekten başka seçeneği bulunmamaktadır.”

24 Nisan referandumlarından 3 gün önce Rusya’nın Annan Plânı’nın mimarlığını yapan İngiltere’nin ABD ile birlikte sunduğu karar tasarısına kullandığı veto, GKRY’deki komünist kökenli AKEL Partisi için bir işaret fişeği olmuştur. AKEL’in yüzde 40’ı aşan red oylarının diğer karşı oylara katılmasıyla referandumda çözüm plânı yüzde 76 oyla reddedilmiştir.

Rusya Federasyonu’nun kuruluşundan sonra BMGK’de kullandığı ilk üç vetonun ikisi Kıbrıs konusunda olmuştur: 1. Kıbrıs BM Barış Gücü’nün bütçesine ödeme yöntemi (1993); 2. Bosna- Hersek (1994); 3. Kıbrıs Annan Plânı (2004).

Rusya, Annan Plânı üzerindeki referandumların bilinen sonuçlarından sonra BMGS Kofi Annan’ın hazırladığı yukarıda da zikrettiğimiz 28 Mayıs 2004 tarihli raporun BMGK’de görüşülüp onaylanmasını engellemiştir.

BMGK’NİN 22 EKİM 2004 TARİHİNDEKİ TOPLANTISINDA RUSYA FEDERASYONU DELEGESİ’NİN YAPTIĞI OY AÇIKLAMA KONUŞMASI:(9)

“Rusya Federasyonu, BMGK kararları, özellikle 1251 (1999) sayılı karar ve BMGK’nin diğer kararları uyarınca Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm bulunmasına yardım etmektedir. İki Kıbrıs toplumu arasındaki ekonomik ilişkiler de dahil olmak üzere, müzakere sürecinin yenilenmesi için elverişli bir ortamın oluşturulmasının önemi konusunda hemfikiriz. Bu bağlamda, BMGK’nin 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarının hükümlerine kesinlikle uymalıyız.”

Rusya Federasyonu’nun atıfta bulunduğu 1251 sayılı kararda “Kıbrıs sorununun çözümü, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü korunan, tek egemenliğe, tek hukukî kişiliğe sahip bulunan, içinde tek vatandaşlığın olduğu, iki toplumlu ve iki kesimli bir federasyon çerçevesinde ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tarif edilen şekilde siyasî bakımdan eşit iki toplumu ihtiva eden bir Kıbrıs Devleti’nin üzerinde kurulmalıdır ve böyle bir çözüm bütün halinde veya kısmî olarak herhangi bir ülkeyle birleşmeyi ve taksimin ve ayrılmanın her şeklini yasaklamalıdır” hükmüne yer verilmektedir.

Zikredilen 541 ve 550 sayılı kararlar münhasıran KKTC’nin ilânı hakkındadır. KKTC’nin ilânının “hukuken geçersiz” olduğu vurgulanmış; ilân kararının geri alınması istenmiş ve uluslararası topluma KKTC’nin tanınmaması çağrısında bulunulmuştur.

ÇİN

ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ İNTERNET SİTESİNDE KIBRIS KONUSUNDA YER ALAN 17 MAYIS 2004 TARİHLİ BİLGİ NOTU:(10)

Çin her zaman Kıbrıs’ın bağımsızlığına, egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve bağlantısızlığına saygı gösterilmesini, Kıbrıs sorununa ilişkin BM kararlarının ciddiyetle uygulanmasını ısrarla istemiştir. Çin hükümeti Kıbrıs sorunundan derin kaygı duymaktadır ve BMGS’nin sorunun çözümüne yönelik tüm çabalarını desteklemektedir. İki toplumun, BMGS ile işbirliği içinde hiçbir çabayı esirgemeden müzakereler yoluyla farklılıklarını tedricen azaltmalarını ve ilgili BM kararları temelinde karşılıklı güven tesis etmeye, en kısa zamanda kabul edilebilir çözümler bulmaya çalışmalarını ümit ediyoruz.

ALMANYA

DIŞİŞLERİ BAKANI FİSCHER’İN AÇIKLAMASI (24 NİSAN 2004:) “Alman Hükümeti, Kıbrıs'ta bugün yapılan referandumda Ada’nın sadece Kuzey kesiminde "evet" oyu alınmasından üzüntü duymaktadır. Ada’nın Güneyindeki vatandaşların Annan Planı'nın sunduğu yeniden birleşme büyük fırsatını değerlendirmemiş olması hayal kırıklığı yaratmıştır. Ne yazık ki, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs şimdi 1 Mayıs'ta Avrupa Birliği'ne katılamayacaktır.”(11)

ŞANSÖLYE SCHRÖDER'İN TÜRK-ALMAN TİCARET VE SANAYİ ODASI'NIN AÇILIŞ TÖRENİNDE YAPTIĞI KONUŞMA (KÖLN-27 NİSAN 2004):(12)

“… Avrupa Birliği'nin yakın çevresindeki en büyük sorunlardan biri bugüne kadar Kıbrıs meselesiydi.

Bayanlar ve Baylar, uzun süredir Ada'nın yeniden birleşmesi ve yeniden birleşmiş bir Ada'nın AB'ye katılmasının çoğunlukla Türkiye yüzünden başarısızlıkla sonuçlanacağı iddia ediliyordu. Ancak günümüzde son zamanlarda elde edilen sonuçları incelememiz gerekiyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye katılmasını sağlayacak çok makul bir plan hazırladı. Birçoğu bunun Türkiye yüzünden dağılacağına inanıyordu.

Çok az insan bunun başkaları yüzünden başarısız olabileceğini düşündü ve yazdı. Başbakan Erdoğan, kendileri yüzünden başarısızlığa uğramaması için gerekli adımları atacaklarını söylemişti. Bunu, son Türkiye ziyaretim sırasında Başbakan Erdoğan ile yaptığımız görüşmeden ilk elden biliyorum.

Bayanlar ve Baylar, sonuçlar çok açık. Ülkenin arzu edilen yeniden birleşmesi ve yeniden birleşmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye katılması Kıbrıslı Rumlar yüzünden başarısız oldu. Bu durum için hepimiz üzgünüz. Bu aynı zamanda Türkiye'nin izlediği politikayı da takdir etmemiz gerektiği anlamına geliyor."

DEVAM EDECEK

DİPNOTLAR:

(1) Athens News Agency: Daily News Bulletin in English, 04-04-26 (hri.org)

(2) Blair Promises Support for Cyprus and EU - Son Dakika Flaş Haberler (hurriyet.com.tr)

(3) What the World said After the Referanda / Rep. of Turkey Ministry of Foreign Affairs (mfa.gov.tr)

(4) Remarks with Danish Foreign Minister Per Stig Moeller (state.gov)

(5) What the World said After the Referanda / Rep. of Turkey Ministry of Foreign Affairs (mfa.gov.tr)

(6) S/PV/5061 https://documents-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/PRO/N04/566/83/PDF/N0456683.pdf?OpenElement

(7) 24 Haziran 1999 tarihli ve S/1999/711 simgeli BMGK Belgesi

(8) S/RES/1250 (1999)

(9) S/PV/5061

(10) Problem of Cyprus (mfa.gov.cn)

(11) Volksabstimmung auf Zypern: Große Enttäuschung – n-tv.de

(12) Cologne Alliance – Istanbul Teilnahme am Gründungsakt der "Türkisch-Deutschen IHK" - Cologne Alliance - Istanbul (koeln-istanbul.de)

What the World said After the Referanda / Rep. of Turkey Ministry of Foreign Affairs (mfa.gov.tr)

KKTC Birleşmiş Milletler Avrıpa Birliği