Kobani iddianamesindeki belgeler bireysel suçların ötesindedir: PKK ile HDP aynı örgüt
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı avukat Nusret Senem, Kobani iddianamesinde önemli deliller olduğunu belirterek, 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu iddianame ile birlikte HDP’nin kapatılması konusunda dava açmak zorundadır' dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014’te düzenlenen eylemlere ilişkin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski bazı HDP milletvekillerinin de aralarında bulunduğu 108 şüpheli hakkında hazırladığı iddianame gündemdeki yerini koruyor. Aydınlık’a konuşan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Nusret Senem de iddianamede önemli ayrıntılar olduğunu söyledi. Senem, “İddianamenin ortaya koyduğu kanıtlara göre HDP eşittir PKK. 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarının PKK/KCK talimatıyla, hatta KCK’lıların doğrudan HDP MYK toplantısına katılarak talimatı iletmeleriyle meydana geldiği ve Demirtaş’ın yaptığı çağrıların bizzat bu talimatlar doğrultusunda olduğunun kanıtları çıkmış oldu” ifadelerini kullandı.
‘BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI ÖNEMLİ’
Anayasa’nın 69. maddesi kapsamında HDP’nin terör eylemlerinin odağı haline geldiğinin inkar edilemez bir şekilde ortaya çıkmış olduğunu bildiren Senem şöyle konuştu:
“İddianamenin ortaya koyduğu kanıtlar, sosyal medyadan atılan mesajların ortaya koyduğu tek gerçek var. O da PKK ile HDP aynı örgüttür, HDP örgütün siyasi kanadını oluşturuyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu iddianame ile birlikte HDP’nin kapatılması konusunda dava açmak zorundadır. 2016 yılından itibaren Vatan Partisi olarak biz dört kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na, HDP’nin kapatılmasına ilişkin onlarca kanıtı ortaya koyduk. Bunları da dikkate alarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP hakkında en kısa sürede kapatma davası açmak zorundadır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin önceki gün yaptığı açıklama da, MHP’nin Siyasi Partiler Kanunu’nun 100. maddesi kapsamında başvuru yapmaya hazırlandığını gösteriyor. Bahçeli’nin açıklaması önemlidir.”
‘AİHM BÖYLE BİR KARAR ALAMAZ’
İddianamenin, AİHM kararı açısından da çok önemli olduğunu kaydeden Senem, şöyle sürdürdü: “AİHM öncelikle böyle bir karar alamaz. AİHM ancak bir hak ihlali olduğunu tespit edebilir. Oysa AİHM, bizim mahkemelerimiz yerine geçerek, haddini ve yetkisini aşarak, AİHM’nin içtihatlarına, anayasamıza aykırı olacak şekilde salıverme kararı vermiştir. Bu kararın uygulanması mümkün değil. AİHM’nin tutukluluk diye değerlendirdiği karar Kobani olayları nedeniyle Demirtaş’ın 2019 yılındaki tutukluluğudur. Bu tutuklulukla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda henüz karar verilmedi. Dolayısıyla o tutukluluğuyla ilgili iç hukuk yolları tüketilmemiş. Tüketilmemiş iç hukuk yolu konusunda AİHM karar alamaz, alsa bile o karar uygulanamaz. Bu iddianame, AİHM kararının da uygulanamayacağını ortaya koymuştur.”
‘ABD EMPERYALİZMİNİN BÖLGEMİZİ İŞGAL GİRİŞİMİYDİ’
Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı, TBMM eski Başkanvekili ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan da,
“6-8 Ekim olayları, ABD emperyalizminin bölgemize yönelik bir işgal girişimidir. Afganistan ve Irak’ta konumlanan güçler kendi maşaları olan DEAŞ, PKK ve FETÖ terör örgütlerini kullanarak Türkiye ve Suriye’de topyekun bir saldırı başlatmışlardır. Saldırının hedefi, Türkiye, Suriye, İran ve Irak’tan koparılacak topraklarda, Siyonizm’e kukla bir yapı kazandırmaktı. 6-8 Ekim’i planlayanlar ilk aşama olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin iradesini devre dışı bırakmayı öngörmüşlerdi” dedi.
‘ABD-KANDİL-HDP’
İşgal hareketinin bastırılmasından kısa bir süre sonra Vatan Partisi inceleme heyeti olarak bölgeye gittiklerini kaydeden Korkmazcan, şunları söyledi: “Başta Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır ve ilçeleri başta olmak üzere bölgede tam bir meskun mahal işgal girişimi yürütüldüğünü gördük. Yakma, yıkma, yağmalama hedeflerinin önceden belirlendiği ve seçilmiş cinayetler dahil terör eylemlerinin örgütlü bir disiplinle icra edildiği açıktı. 6-8 Ekim olaylarında düğmeye ABD askeri makamlarının bastığı ortadadır. Saha karargahı Kandil, uygulama aparatı genel merkezden belediyelere, gönüllü militanlardan tehditle toplanmış kalabalıklara kadar HDP’dir. İddianamede yer alan belgeler, itiraflar, cinayetler, terör eylemlerinin yayılım alanları ve zamanlamaları HDP’nin sorumluluğunu kanıtlamıştır.”
‘HDP İŞGAL VE SAVAŞ APARATIDIR’
HDP’nin, tıpkı Suriye’deki ABD terör organizasyonları gibi yabancı bir gücün işgal ve savaş aparatı olduğunu söyleyen Korkmazcan, şöyle konuştu: “Bu günlerde HDP, Türkiye’deki psikolojik savaş görevini yerine getiremez konuma düşmüştür. Onun bıraktığı boşluğu maalesef Millet İttifakı altında toplanan siyasi güçler yapmaktadır. HDP’nin bu aşamadan sonra sadece kapatılması değil iltisaklarının da araştırılması zorunluluğu doğmuştur. ABD’nin iç kargaşalıklar dolayısıyla artık açıkta kalan, disiplin dışına düşen birçok unsuru bölgemizde kaos yaratma planlarını daha da hızlandıracaklardır. Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak herkesin sadece terörle değil bir işgal girişimiyle yeni tip savaşla karşı karşıya olduğumuzu fark etmesinin zamanı gelmiştir.”
‘MİLLETVEKİLLERİ AÇIK TAVIR ALMAK ZORUNDA’
Bölücülükle ve emperyalist planlarla mücadele görevinin sadece güvenlik güçlerine ait olmadığını ifade eden Korkmazcan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“TBMM’de görev yapan bütün milletvekillerinin, bütün siyasi partilerin bu konuda açık bir tavır almaları zorunluluğu vardır. Bu görevin en kısa zamanda yerine getirileceğini umut ediyoruz. Bizim aylar önce ‘HDP kapatılsın’ diyerek başlattığımız kampanya yurtiçi ve yurtdışında binlerce vatandaşımız tarafından destek görmüştür. Bu destek ihmali görülen, geciken ve tavrını netleştirmeyen bütün siyasi çevrelere bir uyarıdır. Diyarbakır annelerinin ortaya koyduğu bütünleştirici irade başka hiçbir kanıt aramaya ihtiyaç bırakmamaktadır. Artık iddianamenin kanıtları karşısında bir muhalefet dayanışması adı altında yürütülen siyasi faaliyetlerde gerçek yüzleriyle halkımız tarafından teşhis edilecektir.”
9 HDP'Lİ VEKİLE KOBANİ FEZLEKESİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da yer aldığı 108 sanık hakkındaki Kobani iddianamesinin kabul edilmesinin ardından, olay tarihinde HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi olan milletvekilleri hakkında fezleke hazırlamak için harekete geçti. Bu kapsamda, HDP Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Hakkı Saruhan Oluç ile Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Van Milletvekili Sezai Temelli, Mardin Milletvekili Pero Dundar, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü hakkında, Anayasa'nın 83. maddesi gereğince milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezleke düzenlenecek. Bu isimler, Kobani olayları sırasında Türkiye genelinde yaşanan terör eylemlerinden "azmettirici" sıfatıyla sorumlu tutuluyor.