22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kol ve bacaklarda şişliği hafife almayın

Kol ve bacaklarda şişkinlikle kendini gösteren lenf ödem ya da halk arasında bilinen adıyla fil hastalığı, hastaları sosyal, fizyolojik ve psikolojik olarak etkiliyor. Tedavinin geciktirilmesi hastalarda daha ciddi sorunların gelişimine neden olabiliyor

Kol ve bacaklarda şişliği hafife almayın
A+ A-
DOÇ. DR. FEHMİ KATIRCIOĞLU

Halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenf ödemin son yıllarda görülme sıklığında artış gözleniyor. Genellikle kol veya bacaklardan birinde, bazen de her ikisinde birden görülebilen şişkinlik hastalığın tipik bulgusudur. Estetik görüntüyü bozması ve günlük yaşamı olumsuz etkilemesi nedeniyle hastaları sosyal, fizyolojik ve psikolojik olarak etkiler. Teşhis edildiği andan itibaren tedavi süreci başlatılarak hastalığın yol açtığı şişliklerin ortadan kaldırılması hedeflenir. Tedavinin geciktirilmesi hastalarda daha ciddi komplikasyonların gelişimine zemin hazırlayabilir.

Lenf ödem, bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenf bezlerinde oluşan tıkanmalara bağlı ortaya çıkar. Hücreler arası boşlukları dolduran sıvının miktar olarak dengede kalabilmesi için sürekli olarak süzülmesi ve kan dolaşımına karışması gerekir. Lenf sıvısı olarak adlandırılan bu sıvı lenf sistemi tarafından kontrol edilir. Lenf bezleri, kanalları veya düğümlerinde oluşan hasarlara ve doğumsal anomalilere bağlı olarak hücreler arası sıvı miktarının dengesinde bozulmalar oluşabilir. Lenf bezlerinde oluşan tıkanıklıklar lenf sıvısının boşaltılmasını olumsuz etkileyerek kol ve bacaklarda sıvı birikimine, dolayısıyla da şişliklere neden olur. Bu durum fil hastalığı olarak adlandırılır. Lenfatik sistemin düzgün çalışmaması sonucunda oluşan lenf ödem kronik uzun süreli bir durumdur. Belirtilerin ortaya çıkışından sonra kısa bir süre içerisinde teşhis edilerek tedaviye başlanmaması durumunda hastalık kötüleşebilir.

ETKİSİ GÜN İÇİNDE DEĞİŞEBİLİR

Lenf ödemin en belirgin semptomu olan şişlik, vücudun birçok bölgesinde ortaya çıkabilse de genellikle kol ve bacakları etkiler. Her zaman kullanılan giysiler, ayakkabılar, yüzük ve kol saatlerinin dar gelmesi lenf ödem hastalarında en yaygın görülen sorundur. Ortaya çıkan şişlikler hastalığın başlangıç aşamalarında geçici olabilir, gün içerisinde etkisi artıp azalabilir. Fakat tedavinin geciktirilmesi durumunda belirtiler ağırlaşarak oluşan şişlikler daha kalıcı ve rahatsız edici hale gelebilir.

Lenf ödeme bağlı olarak oluşan şişlikler, kişiyi çok fazla etkilemeyen değişikliklerden uzuvların hareket kabiliyetinin tamamını kısıtlayabilecek ciddi boyutlara kadar ulaşabilir. Belirtilerin şiddeti hastadan hastaya değişkenlik gösterir.

BİRİNCİ BASAMAKTA KONTROL

Kollarında veya bacaklarında şişlik sorunu yaşayan tüm bireylerin birinci basamak sağlık hizmeti verilen aile hekimliklerine başvurmasında fayda vardır. Burada yapılacak olan muayene ve takip sonucunda fil hastalığı şüphesi bulunan hastalar ayrıntılı tetkik ve uzman kontrolü için bir üst basamak olan hastanelere yönlendirilir. Çoğu durumda lenf ödem hastalığı alanında uzman bir hekim tarafından hastanın ayrıntılı öyküsünün alınması ve fiziki muayene yapılması sonucunda teşhis edilebilmektedir. Gerekli görülürse şişliğin belirlenebilmesi için etkilenen uzuvdan ölçümler alınarak değerlendirilebilir veya kan testleri de uygulanabilir. Lenf ödem teşhisinde kullanılabilen bir diğer teknik olan biyo-empedanstır. Vücudun belirli bölgelerine elektrot adı verilen küçük metal aygıtlar yerleştirilir. Bu küçük elektrotlar kişinin fark edemeyeceği hafif elektrik akımlarını vücuda vererek akımdaki değişimleri ölçer ve dokularda biriken sıvı miktarı hakkında bilgi verir. Bazı tıbbi görüntüleme teknikleri de fil hastalığının teşhisinde kullanılabilmektedir. Lenfosintigram adlı yöntemle özel bir tarayıcı yardımıyla vücuda radyoaktif olarak işaretlenmiş bir boyar madde enjekte edilir. Bu sayede boyanın lenf sistemi içerisindeki hareketleri incelenerek lenf tıkanıklığının olduğu bölgeler ve sıvı miktarı hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Manyetik rezonans (MR), bilgisayarlı tomografi (BT) ve ultrasonografi ise hastalığın teşhisinde yol gösterici olarak kullanılabilecek diğer görüntüleme teknikleridir. Yapılacak tüm bu incelemeler hastalıktan etkilenen bölgenin net bir şekilde görüntülenebilmesi ve buna uygun tedavinin belirlenmesi açısından çok önemlidir. Fil hastalığı teşhisi koyulan bireylerde hastanın yaşı, hastalığın düzeyi ve günlük hayatta neden olduğu olumsuzluklar bir arada değerlendirilerek lenf ödem tedavisi için süreç planlanır.

LENFATİK TEDAVİ

Lenf ödem hastalığının bugüne dek belirlenmiş net bir tedavisi yoktur. Fakat hücreler arasında sıvı birikimini en aza indirmek, lenfatik sistem içerisindeki sıvının akışını kolaylaştırmak ve teşvik etmek gibi amaçlarla tedavi uygulayarak hastalığın yol açabileceği ciddi sorunları önlemek mümkündür. Bu amaçla uygulanan tedavi, dekonjestik lenfatik tedavi olarak adlandırılır. Fil hastalığı tedavisi olarak tanımlayabileceğimiz bu uygulama lenf ödem hastalığının ortadan kaldırılmasına yönelik bir uygulama olmayıp lenf ödemin yol açtığı komplikasyonların kontrol altına alınabilmesini sağlar. Sıkıştırma (kompresyon) giysileri yardımıyla sıvının hastalıktan etkilenmiş olan uzuvdan uzaklaştırılması ve şişliğin azaltılması sağlanır.

CİLDİYE UZMANINDAN DESTEK ALINMALI

Tedavi sürecinde bir cildiye uzmanından da destek alınarak gerekli cilt bakımı ve temizliği yapılmalıdır. Bu sayede lenf ödemin şiddetini arttırabilecek enfeksiyonların söz konusu olduğu kişilerde bunlar ortadan kaldırılır, diğer bireylerde ise enfeksiyonlara karşı koruyucu tedavi uygulanır. Düzenli egzersiz ile etkilenen uzuvlardaki kasların sürekli çalıştırılmasıyla lenf drenajı daha iyi bir şekilde gerçekleştirilir. Hastanın yaşına uygun bir egzersiz planı belirlenerek buna uyum sağlaması önerilir. Manuel lenfatik drenaj olarak da adlandırılan özel masaj teknikleri yardımıyla lenfatik sistemdeki sıvı akımı uyarılarak şişliğin giderilmesi sağlanabilir. Tüm bu teknikler, hastanın günlük hayatını kolaylaştıracak ve daha konforlu bir yaşam sürmesini sağlayacaktır. Hastalığın yol açtığı estetik olmayan görüntü, birçok hastada psikolojik sorunları da beraberinde getirdiğinden hekim tarafından gerekli görüldüğü durumlarda hastalar psikiyatrist ve psikologlara yönlendirilmelidir.

BELİRTİLER

En temel lenf ödem belirtileri şu şekilde sıralanabilir: Parmaklar ve parmak araları da dahil olmak üzere kol ve bacakların bir kısmının veya tamamının şişmesi, ağrı ve rahatsızlık hissi, vücutta ağırlık ve sıkılık hissi, hareket kabiliyetinin kısıtlanması, derinin sertleşerek kalınlaşması (fibrozis), tekrar eden enfeksiyonlar, ciltte kıvrımların oluşumu, siğil benzeri oluşumlar, deriden sıvı sızması.

RİSK ETKENLERİ

Fil hastalığı temelde lenf sıvısının kan dolaşımına girmek yerine çeşitli nedenlerle deri altına yayılması sonucunda oluşur. En yaygın oluşum nedeni lenf bezlerinin kanser tedavisinin bir parçası olarak çıkarılmış olmasıdır. Kanser hastalarında kötü huylu hücrelerin oluşturduğu tümörlerin lenfatik damarları tıkaması sonucunda lenf sıvısının akışının engellenmesi ile de lenf ödem tablosu ortaya çıkabilir. Bunun dışında fil hastalığının oluşumunda rol oynayan etkenlir şunlardır:

Kanser sonrasında görülen ışın (radyasyon) tedavileri, bazı ameliyatlar sonucunda lenf yollarının hasara uğraması, mantar hastalıkları, travmalar, enfeksiyonlar, sivrisinekler aracılığıyla bulaşan parazitler, lenf sisteminin yapısına ilişkin kalıtsal hastalık ve anomaliler.

Primer lenf ödem: Vücutta bulunan lenf damarlarının yapısal anlamdaki bozukluklarına bağlı olarak gelişen nadir görülen ve kalıtsal bir durumdur. Milroy hastalığı, Meige hastalığı ve 35 yaşından sonra ortaya çıkan lenf ödem bu gruba girer.

Sekonder Lenfödem: Lenf bezlerinin veya damarlarının yapısında bozulmalara yol açan bu travma, operasyon veya hastalığa bağlı olarak gelişen lenf ödem türüdür. Bu hastalarda lenf sistemine ilişkin bozukluklar doğuştan olmayıp sonradan gelişmiştir.

Son Dakika Haberleri şişlik kol bacak ödem fil hastalığı Belirtileri risk