Komploya karşı bilimden taraf olmak
Komplo, sözlük anlamı olarak birine ya da bir kuruluşa karşı topluca alınan, o kimseyi veya kuruluşu güç duruma sokacak ‘gizli’ karardır.
Bilim ise yöntemle elde edilen ve uygulamayla doğrulanan, her zaman ve her yerde geçerlilik ve kesinlik nitelikleri taşıyan yöntemli ve dizgesel bilgidir.
Bu konuyu gündeme getirmemin nedeni, öncesi olmakla birlikte özellikle Kovid-19 ve sonraki süreçte sosyal medyada algı yaratmaya yönelik komplo teorilerinin hızla taraftar kazanmasıdır.
Bilim ve komplo birbirinin zıttır. Bilim deney ve kanıtlara dayanır; komplo kurgulara ve algıya dayanır.
Bilim yapmak emek ister, teori sürecinden yasalaşmaya uzun bir süreç gerekir, yıllarınızı alabilir. Komployu kitlelerin önüne sunmak için bir altyapı veya uzun bir zaman gerekmez. Herhangi bir konu için beş dakikada komplo teorisi öne sürebilirsiniz.
Bilim objektiftir, komplo sübjektiftir.
Bilim tarih boyunca insanlığı ileri götürmüştür, komplolar ilerlemenin önüne set çekmiştir.
Komploculuğun bilime üstün olduğu taraf, herkes tarafından kullanılabilir aynı zamanda pazarlanmaya açık olmasıdır.
Bugün ismi “History” (tarih) olan bir sözüm ona “belgesel” kanalının akşam kuşağında en çok izlenilen programlar, uzaylıların dünyada olduğu ve hükümetlerle ilişkiler kurduğunu iddia eden “Antik Uzaylılar” ve Hitler’in intihar etmediğini kaçarak Arjantin’de yaşadığını iddia eden “Hitler Arjantin’de” programları… Sırf bu bile komploların pazarlanmaya ne kadar açık olduğunun somut bir göstergesi değil mi?
Komploların sosyal medyada belli bir kesimi nasıl esir aldığını örneklerle anlatmaya çalışacağım.
Kovid-19’un Çin’de bir laboratuvarda üretilerek çıktığı iddiası… ABD menşeili bu komploya tahmin ettiğiniz gibi ilk liberaller ve Amerikancılar atladı. Cevabı bilim verdi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) virüsün hayvanlarda mutasyona uğrayarak insanlara geçtiğini açıkladı.
5G teknolojisinin Kovid-19 virüsüne sebep olduğu iddiasını ortaya atan komploculara da cevap yine bilimden geldi. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda 5G teknolojisinin insan sağlığına bir zararı tespit edilemedi. Komploculuğun teknoloji düşmanlığına evrilişine şahit olduk bu süreçte….
ABD’deki liberal kapitalist ekonomi yüzünden binlerce insan hastanelerde yer bulamadığı için ölürken komplocular “Dünyayı yöneten satanistler sistemin çökmesini istiyorlar” diye iddia ediyor.
Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek “Dünya devrimler çağına giriyor” diyordu. Üretenin sözünün geçeceği bir dünya kuruluyor. Bu bile komplocuların ideolojik olarak nereye düştüklerini gösteriyor.
Gördüğümüz üzere bilim komployu her alanda yeniyor, fakat komplolar daha zahmetsiz olduğu için kalabalıkların aklında kalıcı oluyor. Bilimi takip etmeyen insanların aklında doğru bilgi değil bu üretilmiş yalanlar yer kaplıyor.
Komployla mücadele aynı zamanda ideolojik bir mücadeledir. Çünkü komplolar bir kişi veya bir kurumu başka bir kişi veya kurumun çıkarlarını savunmak için hedef alır. Komplolara sarılanlar bilerek veya bilmeyerek komplo odağının oyuncağı olur. Bilimde ise çıkacak her sonuç insanoğlunun faydası içindir. Bilime ve gerçeğe sahip çıkmak ilerlemenin gereğidir. Eşyanın tabiatıdır. Yüce önderimizin on yıllar önce söylediği gibi, “Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir.”