12 Ocak 2025 Pazar
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kongre, strateji, siyaset ve öncelikler

Türkiye cephesinde yer alan bütün millî kuvvetlerle 'Üreticilerin Millî Hükümeti'ni kurmak önümüzdeki siyasal görevdir. Ak Parti ve MHP’nin Türkiye cephesindeki kararlı ve eylemli duruşu geleceğimiz açısından çok değerlidir ve ihtiyaçtır.

Kongre, strateji, siyaset ve öncelikler
A+ A-
Özgür Bursalı / Vatan Partisi Genel Sekreteri

Savaşlarda yalnız haklı tarafta olmak yeterli değildir. Strateji, siyasetler, mevzilenme ve görevler arasında öncelik hiyerarşisini yapabilme kabiliyeti savaşın sonucunu belirler.

Türkiye, 2014 yılı Mart ayında Vatan Partisi önderliğinde Silivri Duvarları'nın yıkılmasıyla ve arkasından 24 Temmuz 2015 günü Ak Parti Hükümeti'nin “PKK’yı Hendeklere Gömme Harekâtı”nı başlatmasıyla yeni bir döneme girdi. Bu tarihsel atakla başlayan süreç, Türkiye’yi Atlantik sistemine bağlayan zinciri kırmamız anlamına geliyordu. Türk devleti ve milleti, 1945 yılından başlayarak kurulan “Atlantik Sistemi”ne karşı ayağa kalktı. PKK, hendeklere gömüldü. ABD’nin yanıtı 15-16 Temmuz 2016 darbe girişimiyle geldi. NATO’nun mazlumlar kampındaki tek üyesi olan Türkiye, ABD Gladyosu'nu ezen ve hapislere tıkan ilk NATO ülkesi oldu. Bu dünya çapında başarının ardından Mehmetçik, 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı’na başladı ve güney sınırımızdaki “ABD-İsrail Koridoru”nu yardı.

AK PARTİ KONGRESİ'NİN YAPILDIĞI ORTAM

2014 yılından beri devam eden bu süreci Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan, “İkinci İstiklâl Savaşımız” diye isimlendirerek Atatürk önderliğindeki Birinci İstiklâl Savaşı mirasına da göndermede bulundu.

Başında ABD’nin bulunduğu Atlantik sistemi ile Türkiye’yi cephe cepheye getiren bu süreç, bugün Doğu Akdeniz’de ve Fırat’ın doğusunda kritik bir aşamaya geldi. Olay ciddîdir ve yedi yıldan beri silahlar konuşuyor.

Ayrıca Türkiye’nin 1980 sonrası girdiği Batı sistemine bağlı borçlanma ekonomisi, bir önceki Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak tarafından “sürdürülemez” olarak ilan edilmişti. Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, bu sürecin devamı olarak üretim ve istihdama odaklanan bir ekonomi reform paketini de ilan etti. Bu gelişmeler Türkiye’yi dolarla baskılamak isteyen, birtakım ekonomik şantajlarla üretim-istihdam rotasından saptırmak isteyen iç ve dış unsurları harekete geçirmiş bulunuyor.

Gelinen aşamada, Türkiye’yi içeren ve dışarıdan kuşatmak isteyen tehlikelere karşı en ciddi, kararlı ve tutarlı olmamız gereken, bir dönemin içerisine girdik. Mevzi, 2. İstiklal Savaşı ve Üretim Devrimi mevziisidir. Atılacak bütün adımların bu mevziiye uygun olması, Türkiye için bir varlık yokluk meselesidir. İşte Ak Parti 7. Olağan Kongresi, 24 Mart 2021 günü bu ortamda yapıldı.

TÜRKIYE’NİN VE HÜKÜMETİN TEMEL GÜNDEMİ

2014 sonrası sürece iktidar makamında liderlik eden Ak Parti Hükümeti'nin bu önemli başarıları ve önümüzdeki dönemin görevlerini kongreye yansıtması beklenirdi. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşması Türkiye’nin bu hayati sürecin üzerine odaklanmadı. Devletçe ve milletçe kazanılan zaferler ve içinde bulunduğumuz tehditler, Türkiye’nin ve Ak Parti iktidarının önüne daha ağır sorumluluklar getiriyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye, ABD ve müttefikleriyle burun buruna gelmiş durumdadır. Ekonomik bunalım, ülkemizi Üretim Devrimi rotasına sokarken, sıcak para ekonomisinin köklü alışkanlıkları sancılı bir süreç içinde aşılmaya çalışılıyor. İçerde Biden tayfası Tayyip Erdoğan’ı devirme projelerinde hiç olmadığı kadar pervasız ve kuralsız harekete geçmiş bulunuyor. Tüm bu tehdidin odağı olan hükümetin öncelikli olarak gündemini bu toplam manzaraya uygun belirlemesi gerekirdi.

ÖNCELİKLER HİYERARŞİSİ

Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, konuşmasının odağına Ak Parti’nin 19 yıllık icraatlarına, ulaştırma, çevre, şehircilik, sağlık, spor, eğitim ve kültür gibi alanları yerleştirdi. Güvenlik ve dış politika başlıklarında ise Türkiye’nin saydığımız dünya çapında tarihsel başarıları ve varlık yokluk mücadelesi, büyük mücadelenin ağırlığı ve etkisi oranında yansıtılamadı.

Dış politika başlığında ülkemizin yurtdışı temsilcilik sayısının artışı, misyon ağının genişlemesi gibi konular anlatıldıktan sonra, PKK-YPG’ye karşı mücadele, Libya bağlamında attığımız önemli adımlar ve Karabağ’ı işgalden kurtarma sürecindeki rolümüz sadece birkaç cümleyle geçildi. Ayrıca Doğu Akdeniz’de, namlu namluya bir ateş hattının ortasındayken, “Tüm ülkelerle ilişkileri dengede götürme” teziyle, sürecin doğasına ve sahadaki gerçekliğe uygun olmayan genel doğrular ifade edildi.

ABD’nin Türkiye’yi “haydut devlet” ve “sözde müttefik” olarak ilan ettiği koşullarda, yine ABD’nin merkezin baskı ve tehditlerine karşı direnen başta Rusya, İran ve Suriye olmak üzerine Doğu Akdeniz’de tehdidi dengeleyecek bir ittifak potansiyelinin devreye sokulması Türkiye’nin en önemli gündemidir ve düğümü çözecektir. Karabağ zaferi de Astana sürecinin kazanımları da bölgede Kürdistan referandumunun bertaraf edilmesi de kongre konuşmasında kurulan cümlelerin tersine, Batı Asya’da gerçek dostlarla inşa edilen ve başarı getiren modelle gerçekleşmiştir.

MİLLETİN AKLINA VE YÜREĞİNE KAZINMASI GEREKEN

19 yıllık bir iktidarın elbette icraatlarını ve diğer alanlardaki başarılarını anlatma hakkı vardır. Ancak özellikle bu koşullardaki iktidar partisinin Genel Kongresi, temel programının, siyasetlerin ve mücadele gündeminin, en berrak şekilde topluma ve dünyaya ilan edildiği yegâne yerdir. 2. İstiklal Savaşı veren bir Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Türkiye ve dünyada bu dikkatle izlenmiştir. Bu bakımdan öncelikler saptanması, o öncelikler içinde de doğru hiyerarşi yapılarak, mücadele programı içeren mesajlar verilmesi hayati önemdedir. Değerini küçültmek için söylemiyoruz. Ancak savaşı inşa edilen dev yapılar, köprüler, spor sahaları ve bu icraatların rakamsal ifadeleri belirlemeyecek. Bu anlamlı hizmetler milletimizin gündelik hayatına işlenebilir. Ancak milletin yüreğine ve bilincine kazınması gereken 2. İstiklal Savaşı ve Üretim Devrimi mücadelesinin esasları ve kararlılığıdır.

ERİYEN KONGRE KÜLTÜRÜ

Savaşın kurmayları ve kadroları da savaşın gereklerine uygun olmalıdır. Doğru mevzilenme, ortak kararlılık, aynı zamanda savaşan milletimizin ruh halini komuta etme sorumluluğunu getirmektedir. Türkiye bu varlık yokluk savaşından zaferle çıkacaksa, doğru stratejik görevler için doğru kadrolarla, kenetlenen ve ayağa kalkan milletin desteğini alarak, iç cepheyi birleştirerek çıkacaktır. Aksi halde coşkusuz, tavırsız bir topluluk ortaya çıkar. Kongre katılımcıları da sürecin ruhuyla tam anlamıyla hemhal olamayan bir manzara ortaya koyuyordu.

Türkiye’de siyasi partiler uzunca bir süredir kurultay değil, bir çeşit gösteri ya da şölen yapıyorlar. Tribünler, amigolar, taraftar besteleri, karşılıklı sloganlar, ışık oyunları vb… Program ve siyaset geliştirmek, Türkiye’nin ve partinin görevlerini tespit etmek, fikir hayatını en yetkili organda derinleştirmek ve ciddi tartışmalar yürütmek gerçek bir kurultayın asli görevlerindendir. Aynı zamanda bu perspektif, bir partinin Merkez organlarından belde örgütlerine kadar tüm kadrolarını eğitmek ve donatmak için çok önemli bir fırsattır. Bu köklü ve tarihsel kurultay kültürünün Vatan Partisi dışında neredeyse tamamen aşındığını üzülerek tespit ediyoruz. Elbette coşku, sevinç, sloganlar kurultayın olmazsa olmazıdır. Ancak bunlar dahi içerikli, siyasal amacı, hedefleri, ortak davanın ruhunu besleyecek biçimde kurgulanmalıdır.

2. İSTİKLAL SAVAŞI'NIN TARİHSEL SORUMLULUĞU

Türkiye cephesinde yer alan bütün millî kuvvetlerle “Üreticilerin Millî Hükümeti”ni kurmak önümüzdeki siyasal görevdir. Ak Parti ve MHP’nin Türkiye cephesindeki kararlı ve eylemli duruşu geleceğimiz açısından çok değerlidir ve ihtiyaçtır. Bu cepheyi doğru tahkim etmek, başarılı rotayı doğru strateji, siyasetler ve önceliklerle pekiştirmek Türkiye’nin geleceği için hayati önemdedir. Yeniden Atlantik kampına dönme, Biden senaryolarına teslim olma, sıcak para ekonomisine bağlanma seçeneklerinin şansı sıfırdır. Tarihin akışı, tarihi yapacak özneyi ve liderliği süreçle buluşturacaktır.

Savaşlarda yalnız haklı tarafta olmak yeterli değildir. Strateji, mevzilenme ve görevler arasında öncelik hiyerarşisini yapabilme kabiliyeti savaşın sonucunu belirler. Vatan Partisi, hayatın mecburiyetlerini saptadığı için doğru programı geliştiriyor, doğru stratejiyle mevziyi tahkim ediyor. Bu cepheyi genişletmek, cephedeki siyasi rakiplerle dostlukla mücadele etmek ve cepheyi güçlendirmek tarihsel sorumluluğuzdur. Bu bilinçle Türk Milletinin 2. İstiklal Savaşı’ndan zaferlerle çıkacağını biliyoruz. Umut ve güven doluyuz.

Son Dakika Haberleri