Konteynerde eczane olmaz!
Hatay’da eczaneler hala konteynerlerde hizmet vermeye çalışıyor. Kışın yağıştan su sızdıran konteyner eczanelerde, elektrik ve jeneratör sorunundan ısıtma ve soğutmaya, ilaçların sağlıklı saklanabilmesine kadar onlarca sorun yaşanıyor...
Hatay Eczacılar Odası Başkanı Reşat Menderes Akgöl, Aydınlık’a konuştu. Akgöl ile bir senenin muhasebesini yaparak, eczacının halini sorduk, dertlerini dinledik. Şubat depreminde büyük felaket yaşamış, annesini, babasını ve kız kardeşini kaybetmiş. Görevi başında dimdik ayakta… Başsağlığı diledik, acısını paylaştık. Deprem esnası ve sonrasını konuşmaya geçtik:
“Bütün Hatay’da 608 eczanemiz vardı. Tekrar açılanlarla beraber şu an sayımız 546. En büyük hasarı Antakya, Defne daha sonra Kırıkhan ve Samandağ ilçelerimiz aldı. Tabi eczanelerimiz de bu bağlamda çok büyük hasar aldı. Aynı sıkıntılar orada da cereyan etti ama bu konuda Türk Eczacılar Birliği çok büyük bir organizasyona imza attı. Hatay’ın toplam 7 noktasında sahra eczanesi açtık. Sahra eczanelerine Türk Eczacılar Birliği tarafından çadırlar temin edildi. 6 Şubat’tan Mayıs ayının başına kadar 3 ay boyunca Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gönüllü eczacılar, ecza kooperatifleri, Türk Eczacılar Birliği hepsi maddi ve manevi destekle bağışta bulundular.
“Türkiye'nin dört bir tarafından gönüllü eczacılar ilaç bağışladılar ve koordineli bir şekilde organize olunup bu sahra eczanelerine ilaçlar dağıtıldı. Halkımızın, vatandaşlarımızın bütün ilaçları ücretsiz karşılandı. Hiç bir vatandaşımız ilaçsız kalmadı. Çünkü sahra eczaneleri el birliğiyle ayakta durdu.
GÖNÜLLÜ ECZACILAR BÖLGEDE
“Türkiye'nin her bir tarafından gönüllü eczacılar bu sahra eczanelerinde görev aldı. 3 günlük, 5 günlük vardiya sistemiyle çalıştılar bizlerle beraber. Mesela İstanbul'dan 3 ay boyunca her 4-5 günde bir ekip geldi. İstanbul Eczacı Odası’nın müthiş bir desteği vardı. Tabii Ankara'sından Manisa'sına, Antalya'sından Trabzon'a kadar tüm Türkiye'deki tüm eczacı odaları el attı bu işe! Aydın’dan, Konya'dan gelenler oldu. Aslında tüm Türkiye'deki eczacı odaları, gönüllü eczacılarını bu şekilde seferber etti ve buraya geldiler. Zor şartlarda o sahra eczanelerinde gönüllü eczacılık yaptılar. Burada suyun olmadığı, tuvalet ve duş, yani banyo ve gıda sorununun yaşandığı o günlerde çok büyük bir fedakârlıktı bu yapılanlar.”
KONTEYNER ECZANELER
Mayıstan sonra yaşananları soruyoruz Reşat Bey’e. Anlatıyor bizler için: “Olağanüstü hal koşullarında bizim ‘geçici hizmet noktaları’ dediğimiz konteynerlerde eczanelerimizi hayata geçirmeye başladık. İlk etapta 20-25 adet eczanemiz açıldı. Sonra gittikçe sayımız arttı. 40’a, 60’a, 80’e ve bu günlerde de 120’lere çıktık. Konteyner Eczanelerimiz en çok Antakya ve Defne’de bulunuyor. Betonarme yapılarımızın hızla tekrar yapılması lazım. Çünkü konteynerden hizmet vermek çok zor. Isı farkı çok oluyor. Kışın soğuk, yazın aşırı sıcaklarda klimalar kışın ısıtmıyor, yazın ise soğutmuyor. Kışın yağmurdan su akıtıyor. Yazın sıcaktan durulmuyor. Klimalar yetmiyor. Elektrik sorunu oluyor. Eczacımızı jeneratör çalıştırmak zorunda kalıyor. Jeneratör klimayı çalıştırmıyor. Çok daha büyük kapasiteli jeneratörler lazım. Altyapı yetmiyor. Antakya'yı siz de gördünüz. Depremden dolayı üst yapı yani şehrin üstü dümdüz durumda. Üst yapı bu kadar kötüyken alt yapının kötü olmaması mümkün mü?” Geleceğe dönük beklentileri, yapılması gerekenleri, eksiklikleri soruyoruz:
“Toparlanmamız devletimize bağlı. Devletimizin olağanüstü bir katkısı olmadan kısa sürede toparlanamayız. Büyük bir güç aktarımı gerekiyor. Ulaşım her şehrin olduğu gibi bu şehrin de belkemiği. Havalimanımız bir an önce açılmalı. Yollarımız kötü durumda. Belediye Otobüslerinin sayısı az. Konteyner Kentler arası mesafeler uzak. Arabası olmayan vatandaşlarımız hastanelere, eczanelere nasıl ulaşacaklar? Belediyelerin üzerine büyük görevler düşüyor.”