23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Körfezde'ki kırılmayı astana süreci başlattı

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin F35 alımını iptal etmesinin yankıları sürüyor. Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, BAE başta olmak üzere Körfez ülkelerinin ABD’den uzaklaştığı ve Asya cephesi içinde yeni arayışlara girdiğini belirtiyor

Körfezde'ki kırılmayı astana süreci başlattı
A+ A-
Orçun Göktürk

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin en son Afganistan yenilgisiyle ayyuka çıkan çöken hegemonyası, başta bölgemizde olmak üzere bütün dünyada gelişen ve yükselen devletler için yeni bir durum ortaya çıkarıyor. Bazı uzmanlar bunu “Yeni Uluslararası Düzen” olarak nitelendiriyor.

Geçen günlerde BAE’nin ABD ile 23 milyar dolarlık silüh anlaşmasını iptal ederek F35 alımını dondurması, gündemde konuşulan en başat konulardan. BAE dışişleri bakanının kasım ayında Suriye’yi ziyaret etmesi, BAE’nin Çin ve Rusya ile artan ilişkileri, Türkiye ile tekrar başlayan diplomatik süreç de tüm bu sürecin parçası. Tüm bu gelişmeleri Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, gazetemiz için değerlendirdi. BAE’ni Doğu Akdeniz ve Libya başta olmak üzere bölgesel gelişmelerde bugüne kadar ABD’den farklı bir politika izlemeye başladığını söyleyen Erenel şöyle devam ediyor:

‘KIRILMA NOKTASI SURİYE’

“Trump’ın son dönemiyle başlayan ve Biden ile de devam eden ABD’ nin Körfez’den yavaş yavaş elini çekmesi, Uzakdoğu’da Çin üzerine ve Karadeniz’e odaklanması üzerine BAE de farklı arayışlara girdi. Çünkü BAE bölgede kendini güvensiz hissetmeye başladı. Bu da BAE’nin ABD yanlısı bir politika izlemesinden ziyade daha çok aktörlü, diğer öne çıkan ülkelerle de ilişkileri kırılgan bir yapıya sokmayacak şekilde hem Rusya ve Çin ile hem de bir yandan İngiltere ile daha farklı bir diplomasi uygulamaya başladı.

“Bunun kırılma noktası Suriye’de oldu. ABD’nin Suriye’de Beşar Esad yönetimini tanımamaya yönelik politikasına karşı BAE’nin orada tekrardan Suriye ve Esad ile ilişkilere başlaması, Arap Birliği’ne yeniden Suriye’yi dâhil etme çabası bunun temel noktası oldu. Arkasından Çin ile olan ilişkileri dikkate almak lazım. BAE kendisini yalnız hissedince İran gibi bir ülke ile karşı karşıya kaldı. Bir yandan da Yemen politikası üzerinden Suudiler ile köprüleri attılar. Katar ile de ilişkileri sorunlu. Bütün bu gelişmeleri dikkate aldığımızda BAE’nin kendini yalnız bir konumda bulmasına karşı bir çabası olduğunu görüyoruz.”

ÇİN’LE ARTAN İLİŞKİLER

“2018’de Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in BAE’yi ziyareti ile Çin’le ilişkiler daha da arttı ve Abu Dabi yakınlarında bir limanın işletmesi Çin’e verildi. Çin’in artan ticari yatırımı, karşılıklı turist anlaşmaları, BAE’de 2017’den beri 200 okulda Çince öğretiminin başlatması gibi gelişmelerin hepsini dikkate aldığımızda ABD’nin arzu etmediği bir tablo ortaya çıkmış oldu.”

‘ABD’YE TARİHİ DERS’

“İsrail de bir yandan BAE ile ilişkileri sürdürürken diğer yandan bu ülkenin ‘İkinci İsrail’ olmasının önüne geçmek istiyordu. İsrail bu yüzden F35’lerin BAE’ye verilmesinin önüne geçmeye çalışıyordu. Amerikan kaynaklarının BAE’nin Suriye’de ABD karşıtı politikalar izlediğini saptaması, Çin ile liman anlaşması, İran ile son aylarda artan ilişkiler, ABD ve İsrail’in bölgedeki siyasetlerine ters adımlardı. Nihayetinde BAE rest çekti ve ABD’ye dünyadaki verilmiş en büyük derslerden biri diyebileceğimiz bir hamle yaparak uçak anlaşmasını iptal etti. Herkesin gıpta ile baktığı ve sahip olmak istediği F35’leri elinin tersiyle itti.

“Irak ve Afganistan yenilgisi sonrası BAE’nin bile çıkıp ‘sizin uçaklarınızı istemiyoruz’ demesi ABD’nin hegemonyasının net olarak eridiğinin de bir başka işareti. Bunun yanında BAE’nin Fransa’dan 80 adet Rafael uçak talebini de bu açıdan değerlendirmeliyiz. ABD’nin biliyorsunuz AUKUS ittifakı Fransa’yı dışta bırakmıştı. Fransa burada Körfez’de etkisini artırıyor ve ABD ile İngiltere bunu istemiyor.”

TÜRKİYE, İRAN VE RUSYA’NIN ETKİSİ

Erenel, BAE’nin değişen politikasının tekil bir örnek olmadığını, Körfez ülkelerini yeni bir yönelişe girdiğini şöyle belirtiyor:

“Rusya, İran ve Türkiye arasındaki Astana Süreci burada belirleyici oldu. Bütün ülkeler şuna baktı: Bu ‘üç benzemez’ ülke irade koydu ve bir süreç başlattı. Astana’nın dünyadaki etkisi büyük oldu. Çok farklı bir yapı oluşturuldu ve önemli sonuçlara ulaşıldı. Bunu diğer Arap ülkeleri de gördü ve böyle bir mekanizmanın bölgede ABD ve NATO’ya rağmen işlediği ortaya çıktı. Körfezdeki jeopolitik kırılmanın çıkış noktası Astana’dır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimini de buna eklememiz lazım elbet. Çin’in özellikle dış politikada ülkeleri asimile etmeme, egemenliğe saygılı diplomasisi, Batı gibi sömürü politikası izlememe, içişlerine karışmama ve emperyal güç olarak değil de tam tersi, silahlı kuvvetlerle gelmemesi, bu tarz bir siyaset izlemesi etkili oldu. Bu da Körfez ülkelerini, ABD kaynaklı krizleri ortadan kaldırırken Astana ülkelerini ve Çin’i dâhil ederek bir çözüme girmelerine yol açtı. Bölgedeki gelişmelerin daha barışçıl ve refaha yönelik geliştiği söyleyebiliriz.

Rusya Türkiye İran Körfezde'ki kırılmayı astana süreci başlattı Astana süreci