Korona, Favoriten ve MİT ajanı
Başka ülkelerde olduğu gibi Kovid ile mücadele Avusturya‘nın da gündeminin birinci konusudur, 8 Şubat’a kadar da sürecek olan kapanmaların üçüncüsü de duyuruldu. 21 Ocak tarihli resmi gazetelerinde alınan önlemlere dair çıkarılan yasa bile yayımlandı. Kapanmanın dördüncüsü de kapıda olduğunu Avusturyalı beklemektedir. Nisan ayına kadar kapanma olacağı benzer, sonrasını bekleyip, göreceğiz. Sağlık sektöründe çalışanlar ikinci aşılarını vurulmaya başladılar. “Arta kalan” aşıları yakınlarına yaptıran başhekimler, yerel siyasetçiler tepki çekmeye başladılar.
Toplumun önemli kesimi için aşılama umut olurken, aşırı sağcılar başını çektiği bir kesim Kovid-19 konusunda inkar politikalarını sürdürüyorlar. Kapanma önlemlerini kabul etmiyorlar. Maske, mesafe kurallarını tanımıyorlar. Ocak ayı ortalarında kapanma önlemlerini on binlerce aşırı sağcı Avusturyalının katılımı ile protesto ettiler.
Koronadan olmasa da ocak ayında tepki çeken bir siyasetçi daha oldu. Bu siyasetçi Avusturya Halk Partisi’ni çalışma bakanıydı, o tepkiler sonrasında çalışma bakanlığı koltuğundan oldu. Neden doktora çalışmasıydı. Hanım siyasetçi, doktora tezini Slovakya’nın başşehri Bratislava’da bir üniversiteye ısmarlamış. Anlaşılan doktora yazan kişi Almancaya anadili kadar hâkim olamadığından tez çok basit ortaokul bile düzeyinde olmayan bir dille yazılmış olduğu ortaya çıkmıştı. Olayın ortaya çıkmasından bir-iki gün içinde istifasını Avusturya başbakanına sunması tezin satın alınma bir çalışma olduğunu da onaylamış oldu. Koronalı günlerin karanlığında bakan hanım Avusturyalıların gülümsemelerini sağladı ve konuyu mizaha dönüştürenler de oldu.
Bakan hanımın istifası ve yerine getirilen çalışma bakanı gündemden bir hafta içinde kaybolurken, Kovid Avusturyalı'nın hayatını sarsmaya devam etti. İşsizlik oranı en yüksek seviyeye ulaştı. Evden ve kısa süreli çalışma biçimleri günlük iş hayatının merkezine oturdu. Küresel salgın her gün kendisini daha sert hissettirirken, diğer konular kısa süreliğine de olsa gündemde zaman zaman kendinden bahsettirmektedir. Bunlardan birisi benim yıllar yılı yaşadığım Viyana’nın Favoriten mahallesi hep gündemde diri tutuluyor. Son olarak 31 Aralık gecesi otuz kadar yabancı gencin mahallenin merkezi olan Reuman Meydanı’nda mağazaların camlarını, kapılarını kırıp, talana kalkışmaları mahallemizi yine gündeme taşıdı. Bir taşkınlık veya benzeri olay duyulduğunda cevap aradığımız soru hep, “Acaba aralarında Türkler de var mı” olmaktadır. Daha önceki olaylarda olduğu gibi 31 Aralık gecesi talancı ve saldırı eyleminin içinde gençlerimizin bulunmaması Avusturya’da yaşayan biz Türkleri sevindirdi.
KAMERALAR YERLEŞTİRİLDİ
Yılbaşındaki bu saldırı sonrasında Viyana eyalet ve federal hükümet yetkilileri kafa kafaya verip, mahallemiz Favoriten’in sorunları ile ilgili çareler aradıkları basına yansıdı. Bu çare, mahallenin kalbi sayılan Reuman Meydanı’na kameralar yerleştirmek oldu. Kameraların konulması, bakımı ve kontrolüne ait fiyatların dile getirilmesiyle video kameraları plan olarak rafa kaldırıldı gibi. Mahallemizde yeni bir olaya kadar 31 Aralık gecesinden sonra çareler arama gündem dışına itilmiş durumda.
Mahallemizin de gündemden düşmesi sonrasında yeni bir konu dikkat çekiciydi. Bu konu, sürekli gündemde diri tutulmak istenen Türkiye karşıtlığıyla açıklanacak, Avusturya siyasetçilerini MİT ajanına öldürtmek emrinin verilmiş yalanıdır. Daha önce bu sayfalarda konuyu yazmıştık. Eski bir MİT ajanı olduğunu iddia eden kişi elini kolunu sallayarak İtalya’dan Viyana’ya gelip, açıklamalarda bulunduktan sonra teslim olmuştu. Kendisini eski bir MİT ajanı olarak tanıtan ve İtalya’dan geldiğini belirten şahıs, isimlerini de belirterek Avusturya’da bazı politikacıları öldürmek için görevlendirilmiş olduğunu Avusturya polisine anlatmıştı. Sonra da kimliği bile açıklanmayan bu kişinin açıklamaları sonucunda unutulmakta olan siyasiler yeniden gündeme getirilmişti. Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçiliği'nin talebine rağmen ne bu kişiye ne de suikast planına ait ciddi herhangi bir açıklama yapılmamıştı. Ocak ayının ortalarında basına yansıyan haberlere göre Türkiye kökenli İtalyan vatandaşı bu şahıs 2020 yılının Eylül ayında gözaltına alınmış ve aynı yılın Aralık ayının sonuna doğru serbest bırakılmış. Serbest bırakıldıktan sonra ise sınırdışı edilmiş. buna rağmen ülke içinde mi dışında mı diye sorular da sorulmaktadır.
Suikasta uğrayacaklardan ve kendisini sürekli gündeme taşımayı bilen Yeşiller Partisi eyalet milletvekili sözde suikast ile ilgili dava açmış. Hanım milletvekili, sınırdışı edilen sözde suikastçinin mahkeme günü duruşmaya gelip gelemeyeceğini merak etmekte. Onun bu merakı da Avusturya’nın ciddi gazetelerinden birisi olarak lanse edilen gazetede yer buldu. Elini kolunu sallaya sallaya “İtalya’dan geliyorum, eski bir MİT ajanıyım, beni MİT bazı kişilere suikast düzenlemek için görevlendirdi” diyen kişinin açıklamaları sonrası Türkiye karşıtı haberler yorumlar yapıldı ve Türkiye aleyhinde kamuoyu yaratıldı. Buna sebep olan kişi sonra da hiç birşey olmamış gibi ortadan kayboldu. Bir açıklama da yapılmadan gündemden silinip gitti. Avusturya makamları konuyla ilgili açıklama yapacağa da benzemiyor.