Köşeye sıkışan Netanyahu gittikçe hırçınlaşıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkesinin Gazze'ye saldırıları sona erdiğinde Filistin devleti kurulmasına yönelik hiçbir hamleyi kabul etmeyeceğini ve Ürdün Nehri'nin batısındaki tüm toprakların İsrail'in güvenlik kontrolü altında olacağını Beyaz Saray'a ilettiğini açıkladı.

Netanyahu'nun perşembe akşamı yaptığı bu açıklamalar, Başbakan'ın ABD'nin İsrail-Orta Doğu politikasını net bir şekilde reddettiğini gösteriyor. Biden yönetiminin özellikle Arap ülkeleriyle “kalıcı ateşkes” formülleri üzerine görüştüğü, mühim ilerlemeler kaydedildiği fakat elde edilen sonuçların daima Netanyahu engeline takıldığı biliniyor. Beyaz Saray'ın İsrail Başbakanı'na karşı “sabrının tükendiği” ise bilinen bir başka gerçek.

GEREKÇELERİNİ SIRALADI

Binyamin Netanyahu ulusal çapta yayınlanan basın toplantısında İsrail'in “HAMAS'a karşı kesin bir zafer” elde edene kadar saldıracağının sözü vererek Filistin devletini reddettiğini çünkü bunun “egemenlik fikriyle çatıştığını” ifade etti. Başbakan konuya ilişkin olarak, “30 yıldır tutarlı biçimde basit bir şey söylüyorum: Bu çatışma bir devletin var olmamasıyla ilgili değil, bir devletin var olmasıyla ilgili.” şeklinde konuştu. Son zamanlarda sıklıkla söylediği gibi savaşın “daha uzun aylar” alacağını belirten Netanyahu, “Benim liderliğimdeki İsrail, HAMAS'a karşı tam zaferden daha azına razı olmayacak.” dedi.

SON PERDEYE DOĞRU

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Kirby, Netanyahu'nun konuşmasının ardından gazetecilere verdiği demeçte, ABD'nin iki devletli çözüm için çalışmaya devam edeceğini ve savaş sona erdiğinde İsrail'in Gazze'yi yeniden işgal etmesinin söz konusu olamayacağını söyleyerek karşılık verdi. Biden'ı “hayal kırıklığına uğratan” bir başka neden de Netanyahu'nun siyasetinin Suudi Arabistan'dan gelen, iki devletli çözüm karşılığında Orta Doğu'da İsraille “normalleşmeyi” ve Tel Aviv'i “tanımayı” öngören adımları baltalayacak olması. İsrail Başbakanı'nın pozisyonu – özellikle Gazze'de savaş sonrası duruma yönelik somut önerileri tartışmayı reddetmesi ve rehineler üzerine tutumu – hem kendi iktidar koalisyonunda gerilimi yükseltiyor hem de iki devletli çözümü destekleyen Avrupa'nın İsrail'e karşı tutumunu değiştirebilir gibi görünüyor.

Diğer yandan rehine aileleri senatörlerin de katılımıyla Amerikan Senatosunda basın toplantıları düzenleyip her şeyin suçlusu olarak Netanyahu'yu gösteriyor ve Beyaz Saray'dan her gün İsrail Başbakanı aleyhine kamuoyu oluşturmaya yönelik sızıntılar yapılıyor. ABD basını “artık” Netanyahu'nun kaderinin tümüyle savaşa bağlandığını yazıyor.