Kovid-19 yalnızlığa katalizör oldu
Kovid-19 virüsü beyinde yarattığı tahribatla, psikolojik rahatsızlıkların gün yüzüne çıkmasında tetikleyici rol oynuyor. En belirgin olanı ise sosyal izolasyonla daha da belirginleşen yalnızlık hissi
CAN ÇAKIR
Avusturya’nın en çok okunan gazetelerinden Der Standard, Kovid-19 ile artan yalnızlığa mercek tuttu. Farklı araştırmaların sonuçlarının derlendiği haberde, yalnızlığın yol açtığı psikolojik sorunlara yönelik önemli bulgulara değinildi. Karin Bauer imzalı haberde, yalnızlık hisseden kişilerin daha sağlıksız yaşadıkları belirtildi. Brigham Young ve North Carolina Üniversitelerinin araştırmalarına atıf yapılan haberde Bauer, sosyal izolasyonun daha yüksek ölüm riskine yol açtığı gibi alkol ve sigara kullanımı ile obezite riskini de artırdığına dikkat çekti.
GENÇLER VE YAŞLILARDA YOĞUN GÖRÜLÜYOR
Yalnızlık sorunun özellikle Kovid-19 salgının ilk döneminde arttığını Viyana Üniversitesi de doğruluyor. Salgınla ilgili bir araştırma sonuçlarının paylaşıldığı haberde, 2020’deki ilk kapanmada Avusturyalıların yüzde 43’ünün kendilerini bazı günlerde yalnız hissettikleri bilgisi paylaşılıyor. Protestan kilisesine bağlı yardım ve bakım şirketi Diakonie ise toplumun yaklaşık yüzde 20’sinin kendini sürekli olarak yalnız hissettiğini belirtiyor. Yalnızlık sıkıntısı yaşayanlara yönelik de bilgi veren Karin Bauer, özellikle gençlerde ve yaşlılarda yalnızlığın fazla olduğuna dikkat çekiyor.
‘KORONA İÇ FAKTÖRLERİ DIŞA ÇIKARDI’
Aydınlık Avrupa, yalnızlık sorununu, Almanya’nın Bielefeld kentinde görev yapan Psikoterapist Prof. Dr. Ayhan Anıl ile konuştu. Anıl, yalnızlık ve yalnızlıktan kaynaklı depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların endojen ve eksojen sebepleri olduğuna dikkat çekiyor: “Psikolojik rahatsızlıklar esas olarak endojen, yani biyolojik faktörlerden dolayı ortaya çıkar. Nitekim korona döneminde daha da artan depresyon, panik bozukluklar, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), psikoz ve daha nice sorun, endojen sebeplerle alakalı.” Kovid-19 virüsünün sinir hücrelerini de hedef aldığına dikkat çeken Anıl, salgın döneminde birçok psikolojik sorunun daha da gün yüzüne çıktığına işaret etti. Prof. Dr. Anıl’a göre sinir hücreleri ve beyinde yarattığı tahribat ile Kovid-19 virüsü; stres, ekonomik zorluklar, işsizlik, kötü muamele, dışlanma, aşağılanma, doğal afet travmaları, büyük hayal kırıklıkları, sevdiklerini kaybetmeler gibi dış, yani eksojen faktörler, endojen faktörleri de tetikliyor: “Altta yatan esas belirleyici, endojen bozulmuşluklardır. Bu endojen faktörler eğer zaten varsa ancak o zaman bu eksojen faktörler ortaya çıkacak hastalıklarda tetikleyici, güçlendirici ve var olan yangına benzin dökücü katkı sağlar.”
PSİKOLOJİK SORUNLAR UZUN KOVİD ETKİSİ OLABİLİR
Psikolojik sorunların Kovid-19’un uzun etkilerinden olduğunu Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma da gösteriyor. Prof. Dr. Ulrich Stangier ve ekibinin aralık ayında yayınladıkları bir araştırma, salgından dolayı izolasyonun mağara sendromu diye adlandırılan davranışlara yol açtığını ortaya koyuyor. Buna göre insanlar, sosyal temas yerine kendi yaşam alanında kalmayı tercih ediyor. Bu durumun bir motivasyon ikilemine yol açtığını belirten Frankfurtlu psikologlar, insanların kendini toplumdan soyutlayan bilinçli yaklaşımlarının normalleşmeden sonra da sürebileceğine işaret ediyor. Frankfurt Üniversitesi Psikoloji Enstitüsü ayrıca Kovid-19 virüsünün uzun dönemdeki etkilerini de inceliyor. İyileştikten sonra da birçok psikolojik şikayetin görüldüğüne dikkat çeken Dr. Şehriyar Kananyan, birçok virüste görülen etkilerin, Kovid-19 bulaşmasının ardından daha yüksek olduğunu belirtiyor. Unutkanlık, odaklanma sorunları, korku, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi şikâyetlere dikkat çeken Kananyan, yürüttükleri araştırmanın mart ayına kadar süreceğini belirtiyor.
