Köyler yıkılacak, köylüler kış ayazında evsiz kalacak: Vatan Partisi Muğla'dan tepki geldi!
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı 6 mahalledeki çok sayıda köy evi hakkında 'yıkılma' kararı alındı. Kış ayında, mahalle sakinlerini evsiz bırakacak karara Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Av. Emre Aykın'dan tepki geldi.
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Akbük, Kıran, Kuyucak, Sarnıç, Turnalı, Obrukalan mahallerinde çok sayıda köy evi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı talimatıyla Menteşe Belediyesi araçları tarafından "kaçak" gerekçesiyle yıkılıyor. Kış ayında, mahalle sakinlerini evsiz bırakacak karara Vatan Partisi'nden tepki geldi.
Köylünün hakkını savunmak için ilk günden itibaren mücadele eden Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Av. Emre Aykın, "Kış ayında yapıların yıkılması için baskı kurmak, yapıların varlığı ve oluşumunda güven veren idarenin hukuki ilkelerine sığmakta mıdır?" ifadelerini kullandı.
Aykın'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Toplum barışını ve huzurunu, ahlak ve adalet anlayışını, yurttaşı ile birlikte bütünleşen, üreten, kalkınan idari yönetim tavrını var edip korumakla ancak baki kalabileceğimiz ortadadır. Tüm bu denklemin çatısını da Hukuk Devlet’i oluşturmaktadır. Anayasa’mızda dokunulmaz ilan edilen amir madde hükmünde düzenlenen Hukuk Devleti ilkesine yerelden ulusala bir bütün olarak sahip çıkılması zorunluluktur.
"Muğla halkı, yerel ve ulusal sebeplere bağlı sorunları yiğitçe göğüslediği bir dönemin içindedir. Giderek vahşileşen hatta savaşı kapımıza kadar getiren neoliberal sistemin doğurduğu yıkıcı sonuçlara karşı omuz omuza vereceğimiz günlerin içindeyiz. Komşumuz açken, tok yatamayacağımız, birlikle kuvvet doğuracağımız günlerden geçiyoruz.
'SORUMLULUK HİSSETMEDEN İZLİYORLAR'
"Böyle bir dönemde; Menteşe ilçemizin Akbük, Kıran, Kuyucak, Sarnıç, Turnalı, Obrukalan mahallerinde ruhsatsız olduğu belirtilen yapıların yıkım işlemlerine şahit olmaktayız. Yıkımları yapan yerel yönetim, Bakanlık müfettişlerinin takibinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün talimatını uyguladıklarını belirtiyor. Bu bilgilendirmeye bağlı kalırsak İl İdaresi, yerel yönetim ile halkı karşı karşıya bırakmış durumda, bu karşılaşmayı da sorumluluk hissetmeden izliyor. Menteşe Belediyesi yıkım mağdurlarının beklentisini karşılayacak şekilde talimat merkezlerine direnemiyor, talimat merkezleri ise sanki talimattan sorumlu değillermiş gibi denklem dışında kalarak yerel yönetimi hedef gösteriyor. Devlet idaresi kutsi ciddiyeti ile bağdaşır şekilde hareket etmeye ve karar almaya mecburdur. Türkiye’nin İdari Teşkilatlanması ve Yönetimine 'iyi yönetişim' ilkesi hakimdir. Bu ilke, 'katılımcılık, etkinlik, adillik, hukuka bağlılık, tutarlılık, saydamlık ve hesap verebilirlik' unsurlarını barındırır. Bunlara uyulmaması düşünülemez.
"Bir yanda; mesken ve tarımsal faaliyet yapılarına yıkım kararı alınan köylülerin taşınmazlarının Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi ve sit alanları içinde kalması ve imar düzenlemesi olmaması, bu nedenle bir kısım yapıların ruhsata bağlanamaması ve bir kısmının da yapı kayıt belgelerinin iptali ile meşru zeminini kaybetmesi söz konusu iken; diğer yanda da üretimin, tarımın, köyün, köylünün, orman sınırının dolayısıyla ormanların, barınma hakkının dolayısıyla da yaşama hakkının korunması zorunluluğu söz konusu. Kamu yararları çatıştığında üstün kamu yararından yana idari tavır ve karar alınır.
KÖYLÜLERİMİZ SORUYOR
"Hukuk devletinin en temel unsurlarından biri de 'hukuk güvenliği' ilkesidir. Buna göre; yurttaş, idari yönetimden aldığı hizmet, yaptığı iş ve işlemlerin bilinebilir ve öngörülebilir olması hakkına sahiptir. Bu konuda idari yönetimin eksikliği ya da kusuru yurttaşın yaptığı iş ve işlem ile aldığı hizmet konusunda 'kazanılmış (müktesep) hak' doğurur. Bir başka ilke de 'idareye duyulan güven' ve 'eşitlik' ilkesidir.
"Tüm bu hukuki ve bilimsel tespitlerin huzurunda köylülerimiz soruyor:
"1- Siyasi çekişmelerin devletin devamlılığı prensibi karşısında önem arz etmediği koşulda, yıllardır bakanlık ve il idaresi denetim ve gözetiminde inşa edilen veya hali hazırda var olan yapılarımızı ortadan kaldırmak için, bitmesini, içinde yaşanmasını, anılar ve yaşanmışlıklar biriktirilmesini, barınma ihtiyacının bu yapılara bağlanmasını mı beklediniz? Yıkmak yetkisi elinizde iken yapılmamasını sağlamak elinizde değil miydi? Yapılmasına engel olmamak bir hak doğurmasa da, köylüden bu şekilde hesap sormaya cevaz verir mi?
'VATANDAŞA KURULAN TUZAK'
"2- Sadece bu bölge içinde mi yıkım kararları verilmektedir? Eğer değil ise, koşulsuz ve doğrudan bu bölgedeki yıkım kararlarına yönelmek, idareye duyulan güvene ve eşitlik ilkesine aykırı düşmeyecek midir?
"3- Anayasa’nın değişmez amir hükmüne güvenle hukuk güvenliğine sığınan yapı kayıt belgesi sahiplerine idare olarak hak tesis eden belge düzenleyip, karşılığı bedeli geri verilmeyecek şekilde tahsil etmekle, öngörülebilir ve bilinebilir bir sonuç ve güven tesis edilmemiş midir? Bu bir kazanılmış hak tanımına karşılık gelirken, yurttaşı yapı inşa tarihi beyanı üzerinden adeta bir doğruluk testine yönlendirmek 'vatandaşa kurulan tuzak' niteliğinde değil midir? Bu idarenin ciddiyetine uygun mudur? Yapı kayıt belgeleri iptal edilir iken, resmi ve idari bir teyit sağlamayan, denetimi resmen mümkün olmayan Google şirketinin sağladığı görüntü verilerinin dayanak alınması yürütme ve yargı erkinin yapı ve işleyişine uygun düşer mi?
'HUKUKİ İLKELERE SIĞMAKTA MIDIR?'
"4- Yıkım kararlarının alınmasının ve uygulanmasının sorumlusu olan talimat merkezi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, bu talimatlarını hukuka dayandırıyorsa, orman sınırı köylülerini koruyan Anayasa’nın md.170, konut hakkını düzenleyen md.57, yaşama hakkını koruyan md.15, tarımı ve çiftçiyi koruyan md.45 amir hükümlerinin düzenlendiği Anayasa ile bağlı değil midir?
"5- Anayasa önünde herkes eşit iken, sermaye sahiplerine kıyı şeritleri, kıyılar, koylar, sit alanları, orman sınırına taşkın yapıları, korunan ekolojik alanlar hukuki kılıfı içinde teslim edilir iken; Kurtuluş Savaşı’nı dahi görmüş köy yapılarının da içinde olduğu bu yerlerde, köylülerin, köyü, üretimi, tarımı, ormanı koruduğu alanlardaki yerleşimleri öncelik kazandı da kış ayazında can ve mal güvenliğini yok sayarcasına yıkımla mı cezalandırılıyor? Kış ayında yapıların yıkılması için baskı kurmak, yapıların varlığı ve oluşumunda güven veren idarenin hukuki ilkelerine sığmakta mıdır?
'YIKIM BASKISININ ARKASINDA DURACAK MISINIZ?'
"6- Peki Menteşe Belediyesi’ni halk ile karşı karşıya getirip bu yıkımlara zorlayanların yıkım işlemlerinin ertelenmesine yahut bir çözüm bulunmasına yönelik herhangi bir sözü, çabası, önerisi, itirazı var mıdır? Yoksa, bugün kendilerine gelen köylümüzü dinlemekle yetinip, yerel yönetimi hedef göstermekle yine konunun dışında mı kaldılar?
"7- Sit alan statüsü, yıkım kararlarına dayanak alınır iken; köylülerin yapılarının sit alana kamusal zarar oluşturup oluşturmadığı, orman, tarım, ekonomik üretim gibi kamusal yararlar karşısındaki durumu tartışılmış mıdır? Sit alan statüsü, başkaca daha elzem alanlarda düşürülür ve kaldırılır iken yaşadığımız bölgede bu konu bilirkişilerce incelenmiş midir? Anayasal eşitlik ilkesi huzurunda bu konuda Roma Dönemi kalıntıları üzerindeki Bodrum Mandarin Oriental evlerini ve emsallerini rüçhanlı ve ayrıcalıklı yapan nedir?
"8- Bu şartlar altında İl İdaresi halen, 08/01/2025 günü köylünün evinin, ailesinin, malının, canının kış ayazına atılacağı, köylünün depoladığı tarımsal üretiminin ve teçhizatlarının zayi olacağı yıkım baskının talimatının arkasında duracak mı? Arkasında durursa, bu işin sorumlusunun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İl Müdürlüğü olarak bilinmeyeceğinin mi zannındadır?
'KURALLARA SIĞINMAMAYA DAVET EDİYORUZ'
"Bu sorular cevaplarını ararken; Vatan Partisi olarak Muğla’mıza da şunu soruyoruz, il idaresi ve yerel yönetimin uyum ve birlikteliğinde yurttaşı ile bütünleşip, katılımcı demokrasinin çarklarını işleterek işbirliği içinde köylüyü ve yurttaşı koruyucu tedbirler alıyor ve bu yönde akıl yürütüyor olması bir seçenek midir, yoksa zorunluluk mudur?
"İdareyi, bilim ve aklı manevi miras olarak Türk Milleti’ne bırakmış bir kurucu Önder’in bu mirasını hazmetmeye ve yıkım kararlarının kurulmasında ve uygulanmasında bu asil mirası ölçüt almaya, dogma, donmuş, kalıplaşmış kurallara sığınmamaya davet ediyoruz."